Merhabaaa! 👋🏻 (01.08.2021)
Ağustos ayı özel bölümüne hoş geldiniz.
Söylemeliyim ki; bu bölümü iki parçaya bölmek zorunda kaldım.
Çünkü totalde 5700 kelimeden fazla olmuştu ve tek sefer için fazla uzun ve sıkıcı olabileceğini düşündüm.
Sizi sıkmak istemem beybiler 😔 Sıkılınca söyleyin olur mu?😁
*
O halde... Hadi hemen başlayalım.
Bitirdiğinizde alırım bir yıldızınızı. 😁
*
Birce'nin Kuzeni Ceren'in Anlatımından;
"Tanrım! Beni bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum!"
YKS'ye girmiş ve 'eh işte fena geçmedi' seviyesinde bir sınav geçirmiş olduğum için rahatlıkla aileme en çok istediğim seyahat konusunda ısrarcı olabilmiştim.
Ben, Ceren Paksu, yarın öğleden sonra Seul'e uçuyordum.
Bu Seul işi için anne ve babamın başının etini yediğim yetmezmiş gibi bitmez tükenmez dil dökmelerimle Birce'nin annesini yani teyzemi de bıktırmıştım. En sonunda hepsi de 'nereye gidiyorsan git, yeter!' demişlerdi.
Seul'e gideceğimin haberini de Birce'ye annem vermişti. Onlar telefonda görüşürlerken Birce'nin o andaki yüzünün halini tahmin edebiliyordum.
Kesin bu haberden memnun olmamıştı.
Çünkü eminim ki benim oraya ne amaçla gittiğimi tahmin edebiliyordu; tabii ki dünyanın en tatlı varlığı Kim Taehyung ile tanışmak içindi. Bu nedenle memnuniyetsizliğini pek belli etmemeye çalışsa da annemi kıramamış ve gönülsüz de olsa beni misafir edeceğini söylemişti.
***
Beynimi çorbaya çeviren on bir saatlik direk uçuşun ardından Seul'e indim.
Valizimle birlikte, beni bekleme salonunda bekleyen Birce'ye doğru yürürken aklımda deli sorular dönüyordu, heyecanlanıyordum; acaba Jungkook'la mı gelmişti, yoksa yalnız mıydı? Jungkook'la aynı evde mi kalacaktım ben? Tanrım ben nasıl bir sevap işlemiştim de bu şekilde ödüllendiriliyordum? Her akşam Taehyung oppa da gelir bize katılır mıydı? Taehyung hayallerimdeki gibi miydi?...
Kalbim ağzımdan fırlayıp çıkacakmış gibi atıyordu.
Adımlarımı hızlandırmıştım.
Terminal kapısından çıkıp büyük bekleme salonuna ulaştığımda durup etrafa göz gezdirdim. Birce'nin buralarda bir yerde olması gerekiyordu. İndiğimden beri yüz defa aramıştı. Saniye saniye rapor vermiştim ona.
Görünürde kimse yoktu, en azından tanıyabileceğim kimse yoktu.
Çok geçmemişti ki yüzünde siyah maske, başında şapkası olan biri bana doğru yaklaşmaya başladı. O anda onun Birce olduğunu anladım.
Bu arada da içimden; "Bu da iyice idol havalarına girmiş hasbam!" diye geçirmekten kendimi alamıyordum.
"Ablacığım! Çok özledim seni!" Peh... Abarttığım kadar da özlememiştim. Ama toz pembe bir yalandan kimseye zarar gelmezdi, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Mine¹
Fiksi PenggemarŞu simsiyah saçlı bol küpeli idol çocukla tören boyunca en az altı kere göz göze geldik. Üzerimdeki fosforlu sarı yelek başımdaki baret; bir de alandaki tek Asyalı olmayan bendim sanırım, hepsi bir araya geldiğinde fazlasıyla dikkat çekiyordum anlaş...