Soğuk kış günü sokakta neredeyse kimse yoktu.
Ebru ve yanında ilerleyen genç kararmış havada sessizce yürüyorlardı. Ebru endişeli ve biraz gergindi. Daha yeni tanıştığı biri ile beraber evine doğru ilerliyordu. Ablasının kayboluşu onda zaten büyük bir etki oluşturmuştu.
Kendisininde aynı şekilde ortadan kaybolabileceğini düşündükçe titriyordu. Boğuk çıkan bir sesle Ebru irkildi , bir an için düşüncelerinden sıyrılmıştı.
" Nerede oturuyorsun? "
Genç yan gözle Ebru'ya baktı. Ebru'dan uzun süre ses gelmeyince genç başının arkasını sıvazladı.
" Tamam o zaman , kaybolduğun için yolu bilmemen normal. "
Bunu dedikten sonra telefonunu cebinden çıkardı. İnternetten yardım almaları gerekiyordu. Telefondan siteyi açtı ve Ebru'ya uzattı. Ebru hızlıca bulunduğu mahallenin ismini yazdı. Hoparlörden bir ses yükseldi ve gidecekleri yolu gösteren harita şekillendi.
Yolu bulmaları tam yarım saatlerini almıştı bu sırada ise Ebru ve genç fazla konuşmamışlardı. Yolda karın yavaşça düşüşü dışında bir hareketlilik yoktu. Ebru bulunduğu çevreyi tanımaya başladığında yavaş yavaş endişesi geçti. Elindeki telefona bakmadan ilerliyordu.
Bu sırada gencin önüne birden siyah bir kedi fırladı. Genç şaşırarak önüne çıkan kediye baktı sonra Ebru bağırdı.
" Ah! Gece?! Burada ne işin var? "
Siyah kedi tüylerini biraz kabarttı ve esnedi. Mavi gözleri akşamın karanlığında araba farı gibi parlıyordu. Genç , bu kediden pek hoşlanmamıştı. İçine garip bir his oturdu.
" Bu kimin kedisi? "
Ebru eğilmiş ve kedinin kulağını okşuyordu. Gencin sorusuna hevesle cevap verdi.
" Bilmiyorum , ablam eve geldiğinde peşine takılıp gelmişti. Çoğunlukla evde durmuyor zaten. "
Genç tek kaşını kaldırdı. Kedinin boynunda bir tasma yoktu. Ama gereğinden fazla temiz gözüküyordu. Bunu umursamamaya çalıştı ve Ebru'nun önünden ilerlemeye başladı. Ebru ise elini çekti ve ilerlemeye başladı. Kedi de peşinden gidiyordu.
Ebru hafif tebessüm ediyordu. Genç adama baktı ve konuştu:
" Teşekkür ederim bayım..."
" Efe. Adımla seslenebilirsin. "
Ebru sessizce onayladı ve yanlarındaki kedi gıcık gıcık Efe'ye bakmaya başladı. Efe üzerine dikilmiş gözlerden rahatsız olmuş gibi Ebru'nun yanındaki kediye döndü.
" Neye bakıyorsun? "
Kedi onu umursamayıp başını başka yöne çevirdi. Efe'nin gözleri seğirirken Ebru bu duruma gülmüştü.
" Gece'nin bizim dili anladığını düşünmüştüm ama bu kadar olacağını bilmiyordum."
Efe homurdanmaya benzeyen bir sesle konuştu;
" Önceki sahibi buna ne öğretti böyle? "
Ebrunun keyfi yerine gelmiş ve az önce olanları unutmuştu. Eve gidene kadar Efe ve kedinin birbirlerine sinirle bakmaları devam etmişti.
Ebru evlerinin önünde durdu ve tekrardan teşekkür etti. Efe , bir süre durdu ve Ebru'nun alnına bir fiske attı. Ebru biraz geri sendeledi ve acı ile alnını ovuşturdu.
" ov ov ov , bu acıttı! "
Efe bu tepkiye gülümsedi. Ebru'nun farkındalığının düşük olduğunu fark eden Efe ona bunu uyarı niteliğinde yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pandora
Pertualangan- Bizi neden buraya topladın Bahar? Karavan küçüktü biz çoktuk, herkes boş bulduğu bir yere çöktü. Bahar hepimize tek tek baktı. Gözleriyle kapı ve pencereleri kontrol etti. Davranışları önemli bir konu hakkında konuşacağımızı gösteriyordu. Huzursuz...