Yüzüne vuran güneş ışınları sayesinde uyandı genç çocuk. Uykusunun iyice açılmasını beklerken aklına dün olanlar gelmişti. Hızlı yatakta doğrularak yan tarafına baktı. Karşısında bomboş bir yatak vardı.
Daha fazla sıkmadı kendini, ağlamaya başladı. Kaybedecek bir şeyim yok demişti, oysa o kadar çok şeyi vardı ki.
Kendi gibi, gururu gibi.
Yine aynı şeyleri yaşamanın, yine terk edilmenin acısıyla saçlarını çekti. Ona güvenmişti, onu gerçekten sevdiğini hissetmişti.
Taeyong içli içli ağladığı sırada tüm acılarını dindirecek bir ses duydu. Düşündüğü gibi olmamıştı, sevgilisi onu bırakmamıştı.
"Taeyong?"
Sarışın hızla yataktan kalkmış ve aynı hızda ona sarılmıştı. Ağlaması şiddetlenirken Jaehyun da ona sımsıkı sarıldı. Neden olduğunu sormadı, ihtiyacı varsa onun kolları arasında ağlayabilirdi
Göğsünde küçülen bedenin saçlarını okşadı ve yumuşak bir öpücük bıraktı. Neden ağladığını düşündü. Kabus görmüş olabilir miydi?
Çocuğun ağlaması azaldığında uzun olanın yüzüne baktı. Jaehyun onu bu şekilde kediye benzetmişti. Gözleri sulu ve uykudan yeni kalktığı için hafif şiş olan yüzü ile çok sevimliydi Taeyong.
"Yanağını uzatır mısın?"
Jaehyun ikiletmeden yanağını uzattığında Taeyong parmaklarının ucuna basarak yanağını öptü. Parmak ucuna basması diğerine oldukça sevimli gelmişti.
"Sen gittin diye korktum. Beni bıraktın sandım."
Sonunda ağlama sebebini anladığında gamzeleri belli olacak kadar gülümsedi ve Taeyong'un yüzünü elleri arasına aldı.
"Seni asla bırakmayacağım dedim."
Taeyong kafa sallayıp son bir kere daha sarıldı. Jaehyun'un kokusu onu rahatlatıyordu, tek oksijeni o olsun istedi. Sürekli aynı kokuyu hissetmekten asla bıkmazdı.
"Bu arada aşağıda kahvaltı hazırlıyordum, üzerine bir şeyler giy ve gel."
Jaehyun odadan çıktıktan sonra üzerine birkaç beden büyük beyaz bir tişört giymişti. Altındaki şortu çıkarmadan banyoya adımlamış, işi bitince de mutfağa geçmişti.
Telefonla konuşan çocuğun arkasından yaklaşarak beline sarıldığında diğeri telefonda olmasını umursamadan kıkırdamıştı. Taeyong'un kendisine alıştığını görmek hoşuna gidiyordu.
"Dostum, neden gülüyorsun? Komik bir şey söylemedim ki."
"Sana gülmüyorum Johnny. Her neyse teklifini düşüneceğim, şimdi kapatmam lazım."
"Johnny kim?"
Telefonu kapatmasının ardından hala ona arkasından sarılan çocuğa doğru dönüp, dudaklarını öptü. Onun gülümsemesini görmek içini ısıtıyordu.
"Yakın bir arkadaşım. Seninle tanışmak istedi, bu akşam müsait misin?"
"Beni arkadaşınla mı tanıştıracaksın?"
Jaehyun, Taeyong'un heyecanını anlayarak elini tuttu ve kendisinden uzaklaşan sevgilisini yeniden yakınına çekti.
"Evet ve sadece onunla değil, sevgilisiyle de tanışacaksın. Çok iyi biri, eminim çok seveceksin."
Sohbetlerine masada devam ederek kahvaltılarını yaptılar. Doyduklarını hissettiklerinde masayı birlikte toplamışlardı.
"Tae, benim şimdi çıkmam gerekiyor. Kendine dikkat ve bir sorun olursa ara."
Üzerini giyinmiş kapıdan çıkmak üzere olan sevgilisine baktı Taeyong. Yakışıklılığı karşısında derin bir iç çekti.
"Gitmesen olmaz mı?"
"Babamın yanına uğramalıyım. Gitmek istemezdim, biliyorsun.
Küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzüp kafasını sallaması Jaehyun'a çok sevimli gelmişti. Sevgilisini kendine çekerek ona sıcak bir sarılma verdi.
"Akşam hazır ol tamam mı?"
Jaehyun'u onaylayarak biraz geriye çekildi. Sevgilisinin gözlerinin içine bakarak gülümsediğinde uzun olanın içi titremişti.
"Eğer sıkılırsam sana mesaj atabilir miyim?"
Kendisinden yaşça büyük ama aslında bir bebekle aynı düşüncelere sahip çocuğun yanağını okşadı. Kolları arasındaki bu çocuğun kendinden büyük olduğuna inanamıyordu. "Sormana bile gerek yok Tae, istediğin zaman yaz olur mu?"
"Ama seni alıkoymak istemiyorum."
"Senin için her zaman müsaitim ben."
Birkaç cümleden sonra Jaehyun sevgilisini son kez öpüp zor da olsa çıktı evden. Elinde olsa asla yanından ayrılmazdı ama babasının yardıma ihtiyacı vardı.
•••
"Nasıl olmuşum?"
Etrafında bir tur döndü ve beklentiyle 5 dakika önce gelmiş sevgilisine baktı. Ağzından güzel birkaç küçük kelime çıkmasını bekliyordu. Ama Jaehyun inat etmiş gibi konuşmuyordu.
"Bir şeyler söyle. Çirkin mi görünüyorum?"
"Çok güzel görünüyorsun, fazla güzel."
Aldığı iltifat karşısında utanarak eliyle birkaç saniyeliğine yüzünü kapattı. Bu şirin tavrı karşısında gülmek istedi Jaehyun ama henüz Taeyong'un giydiği yarım gömlek ve deri pantolonun etkisinden çıkamamıştı. Yaptığı makyajı saymıyordu bile.
"O halde çıkabiliriz."
"Bir dakika, bu şekilde çıkabileceğini mi sanıyorsun?"
Taeyong bir kolundaki ele bir de sevgilisine baktı. Ne demek istediği hakkında bir fikri yoktu. Neden böyle çıkamasındı ki?
"Güzel olduğumu söylemiştin, yalan mıydı?"
Suratı asılan çocuğun yarım gömlekten dolayı ortada olan karın kaslarına baktı bir süre. Bu şekilde çıkarsa katil olabileceğini düşünüyordu Jaehyun.
"Sadece bu bana göre biraz fazla. Şuna bak her yerin ortada." Derken gözleriyle etrafı tarayan çocuğun yarım gömleğine elini attı.
"Ama bunlar moda, herkes giyiyor."
"Sen herkes değilsin, giymene gerek yok."
İkili tartışmaya devam ederken sonunda ortak bir karar vermişlerdi. Taeyong'un da isteği üzerine hızla üzerine siyah bol bir gömlek geçirmiş ve birkaç düğmeyi açık bırakmıştı. Sevgilisiyle tartışmak istememiş bu yüzden üzerini değişmişti. Bir kıyafet yüzünden onu kıracak değildi.
"Böyle daha iyi." Diyerek çocuğun bir düğmesini kapatmış ve dudaklarına öpücük bırakmıştı. Arabaya binerek arkadaşının attığı konuma baktı Jaehyun. Bu restoranı biliyordu.
Gidecekleri yere kısa sürede varan ikili el ele içeri girmişti. Jaehyun etrafa kısa bir göz atıp aradığı kişileri bulduğunda kocaman gülümsedi. Sevgilisini arkadaşlarıyla tanıştırma düşüncesi onu mutlu etmişti.
Masanın önünde durduklarında Taeyong bakışlarını onlara doğrultmuş ve gülümsemişti. Ama gördüğü yüz karşısında nefesi yarıda kesilmişti.
"Ten?"
________________
Ne oluyor?×Maria'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUCKBUDDY × JaeYong ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | fuckerjae: Selam seks arkadaşım olmak ister misin? tylee: ? •Texting + Story #1 Taeyong [11.04.2021]