10

676 80 40
                                    

Chaeyoung gözlerini devirerek apartmanın kapısını açtı ve ellerini göğsünün altında bağlayıp öylece dikildi.

"Bu ne hal? Neden bir garip bakıyorsun?" Jaehyun, Chaeyoung'a sarıldı ve saçlarını okşadı.

Chaeyoung bundan hoşlanmıştı ama gülümsemesini bastırdı. Jaehyun ondan ayrıldığında kaşları tekrar çatılmıştı. "Soruyor musun cidden?"

Jaehyun onu yumuşatmak adına Chaeyoung'un elini tuttu ve koşmaya başladı. "Boş versene, hadi gidelim!"

Rüzgar saçlarını savururken Chaeyoung gülümsemeden edemedi. İstediği buydu; problemsiz, sade ve sevgi dolu bir ilişki. Köşeyi döndükten sonra caddeye çıktıklarında ikisi de ellerini çözerek dizlerine koydular ve eğilerek nefeslendiler.

"Biz neden koştuk?"

Jaehyun gülümsedi. "Tembellik yok. Biraz daha koşacağız."

Chaeyoung kendisini ardında bırakarak koşmaya başlayan çocuğa bakarak gözlerini kocaman açtı ve derin bir nefes alarak koşmaya başladı. Neden koştukları hakkında en ufak bir fikri yoktu ama caddede yayılan sesleri ve yanlarından geçerken silik silik gördüğü insanların 'deli olmalılar' bakışları onu eğlendiriyordu.

Jaehyun en sonunda temposunu azaltarak durduğunda Chaeyoung'a onunla birlikte durdu. "Geldik mi?"

Jaehyun soluklanarak kafenin kapısını işaret etti. "Geldik."

Chaeyoung, yanına giderek sevgilisinin sırtına kolunu attı. "Çok acıktım, hadi girelim."

Jaehyun başını salladı ve kafenin kapısını açıp önden sevgilisinin geçmesini bekledi. Karar vererek cam kenarındaki masalardan birine yerleştiler ve siparişlerini verdiler.

Chaeyoung siparişleri beklemekten sıkılarak kamerasını çıkarttı. En sevdiği kısıma gelmişti, eve gidince Jaehyun'un düşüncelerine bakacaktı. Bunun doğru olmadığını biliyordu ama nedensizce bu ona keyif veriyor, terapi gibi geliyordu. Arkadaşlarının fotoğrafını çekmezdi mesela. Fakat Jaehyun'un fotoğrafını çekmek için halden hale girerdi.

"Poz ver!" Jaehyun'un poz vermesini beklemeyerek deklanşöre bastı.

"Hey bu adil değil, poz vermiyordum!" Jaehyun kaşlarını çatarak dudaklarını büzdü.

"Ay çok çirkinsin," Deklanşöre bastı ve güldü. "O yüzden bu anı asla silinmemek üzere kayda alıyorum!"

Jaehyun göz devirdi ve ani bir ruh değişimi ile kameraya poz verdi. "Çekeceksen yakışıklı hallerimi çek."

'Sen hep yakışıklısın' diye içinden geçirirken tam tersini yaparak gözlerini devirdi. "Sen hep çirkinsin." Tam o sırada deklanşöre bastı.

Jaehyun kameraya elini uzatıp aşağı indirdi. "Fotoğraflarımı çekmeni an itibariyle yasakladım Park Chaeyoung."

Chaeyoung kameranın güç tuşuna basarak kapattı ve çantasına koydu. "Çok umurumdaydı zaten fotoğraflarını çekmek."

O sırada sipariş ettiği yemekler gelmişti. Chaeyoung'un gözleri parlayarak yemeklere odaklandığında Jaehyun gülümsedi. Aşık olduğu kız yemeklere aşıktı.

Chaeyoung soslu makarnadan bir çatal dolusu alıp ağzına attığında geriye yaslandı ve değişik sesler çıkartmaya başladı. "Çok mu lezzetli?" diye sordu Jaehyun çatalına makarna dolarken.

"Sadece lezzetli değil, bunlar harika dostum!"

Jaehyun sırıttı. "Ona şüphe yok, dostum."

Chaeyoung onu umursamayarak çatalına biraz daha makarna doladı. "Ağzımdan kaçtı işte, alışamadın mı hala?" Jaehyun'un dostum kelimesine vurgu yaparak konuşması bunu garipsediği anlamına geliyordu.

camera | jaerosé ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin