Color Of Your Soul : Yoonseok

5: Kırmızı

: Sıcak , ateş , kan , şehvet , aşk , samimiyet , güç , heyecan ve agresifliktir, teşvik edicidir.

Kırmızı'm:

Şükürler olsun ki hiç birine ona aşıkmış gibi baktığını görmedim, ki görmüş olsaydım bu günlüğü sana asla yazmazdım Hoseok. Sana ve her kararına saygım sonsuz, Çünkü biliyorum, ben yaşasaydım ve seninle olsaydım da sen benimle olmayı hak etmiyorsun bebeğim.

Son nefesine kadar en iyisini hak ediyorsun, o yüzden bebeğim, sev ilk önce kendini, sonra da seni kendisini sevebildiği kadar çok seven birisini doya doya sev, sanki ben hiç var olmamışım gibi.

Ama ister miydin bilemiyorum, tüm her şeyimi önüne sermiş ben; sana adamışken tüm benliğimi, arar mıydı gözlerin bir başka uvuz, başka bir nefes?

Düşünmeni istiyorum Hoseok, dokun şimdi en yasaklı yerlerine, yaramaz çocuklarız biz, seni tüm günahlarımın en safı yapmak isterdim hep ancak dönüştürürdüm seni bir kez uzansam kasıklarına, iblisin ta kendisine.

Kıvransam şehvetle, ellerin bedenimin en çok sevdiği yerlerde geziyor, adını vermiyorum, gözlerin o kadar iyi biliyor ki orayı her gözgöze geldiğimizde yolları kesişiyor, fark etmedim mi sanıyorsun?

Sayfaların başına döneyim, pembeye; masumiyeti simgeliyor demiştik, oysaki nasıl kirletiyorum hem seni, hem bedenin,.

  pembeliklerime dönelim, sen seviyorsun o tonu, tiz sesimde de buluyorsundur o tınıyı, hoşuna gidiyordur eminim.

Kanatıyorsun, akışını sağladığın her yerimden kanlar akıyor, ne olduklarını çözümleyemedim karmaşık sıvıların arasından dudaklarını buluyorum, orada tanıdık bir tat buluyorum, sen de seviyorsun biliyorum.

Titriyorum, Gözlerim kararmıyor, her yeri kırmızı görüyorum.

Hızlanıyoruz, bana doyabilir miydin?

Tüm fevri haraketlerimin arasında seni usulca sürmemi dilemez miydin?

Ben de öyle düşünüyordum oysaki,

Kırmızı aşkın değil , nefretin belirtisiydi en son gördüğümde , gözlerinde..

İngilizce sınavı olacağımız gün, sen ve  yanında neden gezdirdiğini asla anlayamadığım sikik arkadaşların bizim sınıfımıza gelmiş, gereksizce gürültü yapıyordunuz.

Benim sıramın etrafında dolanıyor, eşyalarımın teki ayrı bekiri ayrı yerlerde sürükleniyor, ben ise dün gece geçirdiğim atağın hala etkisindeyken nefes nefese okula geliyorum. 

Ve inan bana, o kadar perişan bir haldeydim ki o an senin orada olup beni en çirkin halimle görmen gram sikimde olmamıştı.

Size en sakin halimle "kalkar mısınız ? Ders çalışacağım" demiştim, sınava çalışamamıştım çünkü, ölümün ucundan dönmüştüm Hoseok, nefes almak için kalkıp açmaya çalıştığım camın önünde bayılmış bir halde uyandım, tanrı aşkına.