12: ''Elimi Bırakma''

22 1 0
                                    

Hoseok, aylardır hiç eksilmeyen rutinine kaldığı yerden devam etmek için beklediği otobüs durağında, canını günlerdir sıkan düşüncelere dalmış haldeydi, berbat bir durumdaydı hatta.

Öyle kötü bir haldeydi ki, okula neredeyse saatler önce gidecekti, uyku uyuyamıyor ayakta kalmak için direnç uyguluyordu ekstra kendine. 

Bakıldığında, hatta Hoseok bile düşündüğünde herkesinkine benzer, basit bir hayatı vardı. Lise'de ortalama bir son sınıf öğrencisiydi. Her sabah evine yarım saatlik süren otobüsle gelir gider, gün içinde kendi sınıf arkadaşlarıyla arası güzel de olsa da eski ortaokul arkadaşlarının bulunduğu sınıfı daha çok ziyaret ederdi.

İşte onun, hayatında bazı şeyleri anlamdıramadığı, kendini sorguladığı, bir yandan çok hoş, bir yandan çok rahatsız hissettiği karma karışık duygulara sahip olduğu bir etken vardı, o da adının yeni yeni Yoongi olduğunu öğrendiği, güzel oğlandı.

Fakat onun aksine, eski sınıf arkadaşlarının tarafından, çelimsiz, ruhsuz, derslerde genellikle uyuyan, bundan önce defalarca kez sınıfta bayılmış, ezik bir insan kalıbına koyulmuştu, yoongi. Oysaki Hoseok, ilk defa hiçbir insanda deneyimleyemediği türden hislerle karşı karşıya kalmıştı onunla ilk göz göze geldiğinde.

Önüne düşen büyük gölge, düşünceleri arasında nefes almasını sağladığında gelen arabanın kendisininki olduğunu anlayıp telaşla otobüsüne binmiş, düşüncelerine ise kaldığı yerden devam etmişti başı cama yaslı haldeyken.

Bu okula sene başında gelmişti, daha iyi bir eğitim alma umuduyla, fakat aslında işler hiç yolunda gitmemiş, daha da boka sarmıştı. Öğretmenler, ne kadar düzeltmeye çalışsalar da sınıfların bu durumunu, bazı şeyler düzene öyle yerinde oturmuştu ki, el verip de düzeltemiyorlardı.

Okulun ilk haftası çok dışarı çıkmamış, sadece ortama ayak uydurmuştu. O haftanın son günü, son ders gerçekten sıkıntıdan kıvranıyorken, sınıfın kapısı çalmıştı sakince. İçeriye Yoongi, ufak adımlarıyla girmiş, öğretmeninden izin isteyip o haftada yapılacak bir seminerin bilgilendirmesini yapmıştı, yorgun bir halde.

O an Hoseok, Yoongi'nin uzun, siyah saçlarına, ufak beyaz teninde dolandı dakikalarca. Yumuşak ses tonuyla, hiçkimseyle göz teması kurmadan sunumunu yapmış, işi bitince de usulca ayrılmıştı sınıftan.

O an sınıftan ayrılmıştı elbet ama, Hoseok'a yeni dahil olmuştu, hiç farkında olmadan. 

Ders bitimi gelmiş, zil çalmış ve geldiği günden beri tek kelime etmeyen Hoseok koca sınıfta harıl harıl Yoongi'nin hangi sınıfta olduğunu öğrenmeye çalışmıştı. Günler sürmüş, saatleri onu düşleyerek geçmişti, cesaretini topladığındaysa onun sınıfının yolunu bulmuştu ayakları.

Teneffüs zili çalmadan oraya ulaştığında, ne diyeceğini bilmeden bodozlama girmişti sınıfa. İçine kapanık halinin saçını başını yolduğu dakikalarda, her zaman burnunun dibine giden Hoseok kendinden oldukça emin bir halde sınıfta gözlerini kestirirken, aradığı bedenden önce eski yakın arkadaşlarını görmüştü sınıfta.

Onun için büyük bir şok etkisi olsa da seneler sonra onları görmek, Yoongi'yi bulmak onun için o kadar önemli bir haldeydi ki, onun yanına toplaşan liselileri es geçip inatla sınıfa bakınıyor ama gözleri asla tatmin olamıyordu.

Color Of Your Soul : YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin