1

4.8K 135 106
                                    


Türkiye bavulunu sürükleyerek lanetler okuduğu yokuşu en sonunda çıkabilmişti. Karşısındaki 5 katlı binaya baktı çok büyük değildi ve biraz eskiydi ama sevecen bir havası vardı.

Merak etmeyin Türkiye evden filan kovulmadı, şimdilik. Çoğu ülkenin gitmek zorunda olduğu okul çağı başlamıştı. Normal insanlara ayrılan okullar ve Ülkere ayrılan okullar olarak 2 çeşit okul bulunmaktaydı. Okullarda genellikle ülke yönetimi gibi dersler verilirken ülkeler arası dostlukta doğabilirdi veya tam aksi nefrette.

Türkiye hangi okulda okuyacağı belliydi ama ülke okulları az sayıda bulunduğu için kısa süreliğine bir yurtta kalması gerekiyordu ve kalacağı yurt tam karşısındaydı. Kalacağı yurt okula bağlı olmasada sadece ülkelere özel bir yurttu.

Sanki birisi "ben buraya sadece ülkelere özel bir okul yaptım ve bütün genç ülkelerin gelmesi zorunlu çünkü canım öyle istiyor" demiş ve başka bir salak- yani demek istediğim başka bir güzel insanda "o zaman okula yürüme mesafesinde olan bir yurt yapacağım ki ülkeler burda kalabilsin ama kesinlikle okula bağlı olmayacak burası, parayı veren burda kalabilir" demiş ve herkes bunu kabul etmişti.

Türkiye aklında geçen düşüncelere sırıttı ve bavulunu sürüklemeye devam etmeye başladı ama daha doğru düzgün bir adım atmadan yine durdu. Çünkü yurttan çıkan iki kişi ve onları seyretmekte olan kişileri gördü. Büyük olasılık o iki kişi kavga etmek üzereydi yoksa neden bir sürü seyircinin önünde birbirlerinin yakasına yapışırlardı ki? Dans etmek için mi? Kesinlikle yanlış cevap.

Türkiye önündeki iki salağ- pardon gelecekteki arkadaşlarını süzdü. Öbürsüne göre 2 cm daha kısa ve yakasına yapışılmış olan sanki kavgayı o başlatmış gibi gülümsüyordu, karşı taraftaki, havanın çok soğuk olmamasına rağmen biraz kalın giyinen kişi ise sinirden dağları tek eli ile yok edebilirmiş gibi gözüküyordu.

Türkiye ilk gününde bunların olması için hangi suçları işledim diye içinden feryat ediyordu.

Türkiye çok iyi ülkeleri tanımasada bu kişilerin kim olacağı hakkında fikir yürüttü ve Amerika ve Rusya olduklarından emin oldu.

Zaten Amerika'nın güneş gözlüklerine bakarak bile onun Amerika olduğunu anlayabilirdiniz. Adamın ismini gördüğünüzde hemen yanında güneş gözlüğü beliriyor resmen.

Türkiye daha çok bu sahneyi izlemek istemedi, eğer kavga edeceklerse benim olmadığım yerde etsinler diye düşünürken bavulunu sürüklemeye devam etti.

Kavga etmek üzere olan bu gençlerin çerçevesinde oluşan izleyici çemberinin etrafından geçmek üzereydi ki herkesin duyabileceği kadar yüksek olan ses herkesi Türkiye'ye bakmasını sağladı. Çember Türkiye'nin olduğu taraf ayrılmıştı insanlar ortadaki Amerika'nın ve Rusya'nın görebilmesi için kenara çekilmişlerdi.

Türkiye boş gözler ile Amerika ile Rusya'ya baktı tabi onlarda Türkiye'ye.

Yaklaşık yarım dakika süren bakışmadan sonra Türkiye sanki şimdi aklına gelmiş gibi telefonunu cebinden çıkarıp onu arayan kişiyi reddetti.

Telefonundan gelen Tokyo Drift müziği sonunda durmuştu ama Türkiye de yerin dibine girmişti. Kesinlikle bir daha telefonunu Azerin yanında bırakmamalıydı ya galerisi onun fotoğrafları ile dolardı yada zil sesi değişmiş olurdu.

Yurttan gelen pencere açma sesi bu sefer Türkiye'den gözleri alıp o tarafa çevittirdi. Yaklaşık 40'lı yaşlarında olan yaşlı kadın zemin kattaki hemen onlara dönük olan pencereyi açmış ve biraz iri olan kafasını ordan çıkarmıştı.

"Siz ne yapıyorsunuz orda?" Diye konuştu kadın sesi gür ve kalındı. Rusya ani bir haraket ile Amerika'nın yakasını bıraktı bu davranış üzerine Amerika üzerindeki gömleği düzeltti.

"O müzik seside neydi?" Türkiye utangaçlıkla kafasını yere eğdi. Yaşlı kadın etrafı biraz daha süzdükten sonra konuşmaya devam etti. "Yoksa siz kavga mı ediyorsunuz?"

İzleyicilerden bir kaç kişi -büyük olasılık kavga eden kişilerin arkadaşları- hemen pencerenin önüne gidip "hayır hiç olur mu öyle şey" diyerek kadını rahatmaya çalışıyorlardı. Geri kalan izleyiciler ilgilerini kaybedip dağılmaya başladılar. Rusya, Amerika'ya bir bakış attıktan sonra ordan uzaklaştı. Geri kalan Amerika ise yurta geri girmeden önce insanın kanını donduracak kadar boş bir ifade ile Türkiye'yi bir defa daha süzdü.

Bunlar olurken Türkiye'nin aklından geçen tek şey ise "sıçtım" olmuştu.

Uzun zamandan sonra ilk defa hikaye yazıyorum umarım beğenirsiniz. Bu yazdığım ikinci countryhuman hikayem isterseniz Yangire_Chan hesabımdan o kitabı da okuyabilirsiniz (o hesabın şifresini kaybettim) ilk bölüm çok iyi olmasada sonraki bölümlerde görüşürüz.

CountryhumanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin