|GİRİŞ|

190 18 25
                                    


Koşuyordum nereye gittiğimi bilmeden, arkamda bıraktığım emareleri umursamadan sadece koşuyordum. Yağmurun ıslattığı saçlarım, şiddetli rüzgarın etkisiyle her koştuğumda yüzüme yapışıyor. Kaburgalarımın arasına sıkışmış olan acı koştukça nüfus ediyordu bedenime.

Durdum, derin bir nefes aldım, ellerimle saçlarımı geriye itledim ve etrafıma bakındım. Nerede olduğumu bilmiyordum, neden koştuğumu bilmediğim gibi. Önümde uzanan namütenahi uçurumda ne işim vardı? Birkaç adım öne gidip uçurumdan aşağı baktım. Dalgaların kayalara vurup çıkardığı sesi dinledim. Ses, ölüm senfonisini çağrıştırıyordu. Korkuyordum, nedenini bilmesem bile. İçim de sanki bir kara delik vardı, bütün kötü duygular orada toplanıyordu.

Arkamdan ses gelince, tedirginlikle kafamı çevirip baktım. Karşımda genç bir adam duruyordu. Saçları dağılmış, beyaz gömleğinin bir ucu pantolonunun içinden çıkmış ve koşmaktan nefes nefese kalmış. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Amber rengi gözlerinin içi endişe doluydu, o kimdi? Daha önce hiç görmediğim, tanımadığım halde onu görünce içim sıkıntıyla doldu. Bir adım attı bana doğru, sebepsizce geriye kaçtım, durdu.

Arkamdaki uçuruma göz atıp tekrar harelerini bana çevirdi. Baştan aşağı üzerimi süzmeye başlayınca istemsizce ben de üstümü inceledim ve o zaman fark ettim, üstümde olan kirlenmiş gelinliği. Bu gelinliğin üstümde ne işi vardı, ben evlenmiyordum ki. Tekrar kafasını kaldırdı, bu sefer gözleri ifadesizdi.

"Kaçamazsın," dedi buz gibi bir sesle, sesi ürpermeme neden oldu. "Olacak olandan, yaşayacaklarından," diye ekledi aynı tonda. "Kaderinden kaçamayacaksın." Cümlesini bitirdiğinde üstüme doğru gelmeye başladı. Kafamı iki yana salladım, o geldikçe ben geri gittim. En sonunda ayağım kaydı, "Jiyan!" diye adımı bağırıp hızlıca öne atıldı elimi tutmak için ama geç kaldı. Uçurumdan aşağı düşmeye başladığımda ise bağırdığım tek kelime "Hayır." Oldu.

A'MAR GİRDABI (BERDEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin