Bölüm 3

310 47 10
                                    

Ablamı gönderdikten sonra eve doğru yürümeye başladım. Benim için çok endişelenmişti ama üniversitesi vardı sonuçta.

Soğuk ellerime aldırmadan evin kapısını açtım. Ceketimi astıktan sonra döndüm ve kapıyı kilitledim. Evde yalnızdım.  Mutfağa ilerledim ve kendime güzel bir kahve yaptım. Kahvemle birlikte odama çıktım ve bilgisayarla oyalandım. Ardından kısa bir duş alıp yatağıma girdim.

Sabah kalktığımda rutin işlerimi halledip okul için hazırlandım. Siyah bir şortun altına fileli corabımı giydim. Hava soğuktu sonuçta. Üstüme siyah baskılı bir t-shirt giyip montumu da onun üstüne giydim.

Okulun önüne geldiğimde Berke kapıya yaslanmış duruyordu. Yanından geçerken kahkaha atmaya başladı. Normal biri olsam dönüp izlerdim ama ben okulun sürtüğüydüm sonucta (!). Ona döndüm ve kaşlarımı çattım. Telefondaki birşeye gülüyordu. Daha sonra ekranını bana çevirdi ve

Lanet olsun !

Dün akşam duş aldıktan sonra onun çektiğini tahmin ettiğim bir fotoğrafım vardı. Sinsice gülerek

"Diğer teneffüs benimle geleceksin yoksa bunu tüm okula yayarım " dedi

"Umrumda değil zaten hakkımda çok iyi şeyler düşünmüyorlar."

"Olabilir, hatta onlara dün gece benimle olduğunu ve mmm. Çok iyi iş çıkarttığını anlatırım. "

Daha sonra bana doğru eğildi. Dudaklarımızın arasında cok az bir mesafe kalmıştı. Bu yakınlıktan dolayı gelen göz kapama isteğimi reddettim ve boş gözlerle ona bakmaya devam ettim.

"Diğer teneffüs prenses."

Dedi dudaklarıma doğru ve yanımdan geçip gitti. Hemen tuvalete koştum ve elimi yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktığımda yanaklarımdaki kırmızılık dikkatimi çekti. Ben utanmazdım ki! Mavi gözlerin etkisinden kurtulduğuma emin olunca sınıfa girdim. Çok geçmeden hoca da gelmiş ve ders başlamıştı.

Ders bitince kendimi hemen sınıfın dışına attım ve Berke'yi bekledim. Gelince bileğimi tuttu ve beni okulun kazan dairesine indirdi. Buraya genelde sigara içenler gelirdi. Tozlu kapıyı açtı ve beni ileri itti. Geri döndü ve kapıyı kilitledi. Deli gibi korkuyordum ama bunu gizlemeyi başardım. Bana doğru gelmeye başladı. O geldikçe ben geri gidiyordum. Sonunda arkamda soğuk ve tozlu duvarı hissettiğimde Berke 'nin sıcak nefesini de yüzümde hissetmiştim. Gözlerinin rengi koyulaşmış gibiydi. Lanet olsun hakkımda herşeyi düşünebilirlerdi ama bedenime temas olarak... Bu fazla ağırdı. Ben bunları düşünürken onun kafasını boynuma gömdüğünü ve dudaklarıyla sulu izler bıraktığını algıladım. Duvarla onun arasında sıkışmış ne sesimi çıkarabiliyordum ne de kıpırdıyordum.

Elleri şortumun kenarına gelince ağlamaya başladım ve onu itmeye çalıştım.  Şaşkınlıkla kafasını kaldırdı. Ona bir tane tokat attım ve hıçkırarak ağlamaya başladım.

" Ben fahişe değilim! Hepiniz benden uzak durun. Daha gelip benimle konuşmadan nasıl benimle ilgili kararlara varır ve bana yaklaşırsın?!? "

Gözlerinde affallamış bir ifade vardı. E tabi tatmin edememiştim beyefendiyi. Ben hala ağlarken bana doğru yaklaştı ve sarılmaya yeltendi. Onu ellerimle hızlıca ittim ve tuvalete koştum. Kapıyı kilitledim ve ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya devam ettim.

Ben ailemin yarısını kaybettikten bir ay sonra ağlamayı kesmiştim. Şimdi kaybettiğim kardeşim Ömer yerine bir piç kurusu yüzünden ağlamak onlara saygısızlık gibi mi oluyordu ?

<><><><><><><><><><><><><><
Merhaba umarım beğenirsiniz . Lütfen yorum yapın "yb"' ye bile razıyım. Sevgiler

UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin