Bölüm7

229 35 5
                                    

Bu gibi şeyleri pek umursamazdım. Ama ilk defa şu an boğazımdaki yumru kendini bu kadar hissettirebilmişti.

Bu hissettiklerim neydi? Suçluluk mu? Bir hatam olmadığını biliyordum. Açıklama yapmak mı? Kime ve niye? Sanırım cevabını biliyorum fakat daha önce kesinlikle bunu umursamazdım.

O bakışlardan sadece birine karşılık vermiştim. Ve açıkçası biraz korkmuştum. Zaten daha sonra yavaşça arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Merdivenlerin başına gelene kadar kantinden ses gelmedi. Gerisini de bilmiyorum.

Ne yapabilirdim ki? İnsanlar bunu hep yapardı. Ya seni kötüye çıkarır ya da birini sevdiğinde suç işlemişsin gibi seni rencide eder. Hiç düşünmez senin ne yaşadığını, ne kadar kırıldığını. İki dakika eğlenmek için senin bir ömür taşıyacağın lekeleri atar sana. Lekelerden kurtulma yolunu bulamadığında o lekeye uyum sağlarsın.
"Gerçek şu ki herkes seni incitecek; yapman gereken acı çekmeye değer birini bulmak."

Matematikçi ders başladığından beri bir şeyler anlatıyordu. Kendimi derslere veren biri değildim normalde , şimdi mi dinleyecektim saçmalıklarını. Şu durumdan kurtarabilir miydi trigonometri beni?...

Zilin çalmasıyla yerimde kıpırdandım. Sıraya sinmiştim bütün ders. Zihnimi karıştırdım ve bu dersin ne olduğunu anımsamaya çalıştım. 'Beden eğitimi'. Dışarı çıkmak istemiyordum. Belki hastayım numarası falan? Hoca zaten boş bırakacaktı. Ama izin almam şarttı ve uff... Bunun için aşağı inmem gerekiyordu. Aslı ve Melis ortalarda görünmüyordu. Başka da arkadaşım yok ki benim için hocadan izin alsın.

Ben de ders zili çalana kadar sıramda pineklemeye karar verdim. Belki kızlar da gelirlerdi...

Fakat öyle olmadı. El mecbur indim aşağıya. Kimseyle göz göze gelmeden hocayla konuştum. İznimi aldıktan sonra yukarıya çıkmaya başladım. Koridor bomboştu. Herkes dersteydi tabi. Kolumda hissettiğim acıyla irkildim.

Berke... yine mi?

Bu sefer de kazan dairesine iniyorduk. Sesimi çıkarmadım. Biraz korksamda bunları hakettiğimi düşünüyordum. Belki içimdeki açıklama yapma arzusu bu şekilde silinirdi.

Duyduğum tek şey bir borudan sızdığını tahmin ettiğim suyun sesiydi. Berke karşıma oturmuş bana dik dik bakıyordu. Arada ona baksam da korkup başka yere yöneltiyordum gözlerimi. Bir süre sonra birden ayağa kalktı ve bana doğru bir iki adım attı. Geri çekilmedim. Zaten duvara yaslanmıştım.

"Gerçekten onunla mıydın?"

Sakinliği beni daha da korkutuyordu. Cevap vermedim. Ne olacaksa çabucak olsun istiyordum.

"Sana söylüyorum! O gün beni yanına yaklaştırmaz, masum gibi davranırken dün ne yaptınız!"

En azından az önce konuşabilirdim. Ama şimdi şaşkınlıktan ve korkudan nutkum tutulmuştu. Yutkundum ve kendimi biraz olsun toparladım.

"Sana masum olmadığımı söylemiştim. "

Mırıltı gibi çıkmıştı sesim. Cevabım üzerine iki kez duvara vurdu. Sanırım duvar çökmüştü. Bedeni hafifçe titriyordu. Lanet olsun. Şimdi sıçmıştım.

Hissettiğim korkuya rağmen hiç tepki vermiyordum. Panik anında kilitlenen biriydim. Beynim buradan uzaklaşmamı söylüyordu ama bacaklarıma komut gitmiyordu. Berke bana doğru geldi ve ellerini iki yanıma koyup duvardan destek aldı.

UZAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin