Mithat:Oğlum sen var ya
Şerefsizin önde gidenisin
Çok ciddiyim
Ata:?
Mithat:1,5 saattir seni bekliyorum
Arıyorum açmıyorsun
Mesaj atıyorum zahmet edip bakmıyon bile
Sonra bir giriyorum Instagrama
Beyimiz Sude hanımla birlikte sarmaş dolaş fotoğraf paylaşmış
Söyleseydin senin için Merihi ekmezdim amk
Ata:Mithat
Bundan sonra konuşmamamız daha iyi
Mithat:Pardon?
Niye aq
Ata:Sen benden hoşlanmıyorsun
Ben de senden hoşlanmıyorum
Birbirimizi sinir etmekten başka bir bok yapmıyoruz
Mithat:Asıl sebebi öğrenmek istiyorum
Ata:Dedim ya
Mithat:Gerizekalıya mı benziyorum
Ata:Şu aralar sinirime dokunuyorsun
Yılışık herifin tekisin ve bu bana itici gelmeye başladı
Arkadaşın olmak istemiyorum
Mithat:Bir şey diyim mi Ata
Sen hayatımda tanıdığım en korkak herifsin
İyi siktir git
***
Mithat telefonunu sertçe komidinin üstüne koydu. Dudaklarını ısırdığının farkında bile değildi ağzına kan tadı gelene kadar.Kimse kimseyi sematik bulmak zorunda değildi. İnsanların kendisi hakkındaki düşüncelerini takmayan birisiydi evet ama söz konusu Ataydı ve Mithat içindeki ağırlığı görmezden gelemiyordu. Ata'ya kızgındı ama yaşadığı hayal kırıklığı daha ağır basıyor ve kızgınlığını gölgeliyordu. Sadece kızgın olsa, Mithat'a bu kadar koymazdı belki de. Ama Mithat gerçekten kırgındı. Hangi ara Ata'yı içinde bu denli önemli bir yere koyduğunu bilmiyordu. Bu yüzden kendisine ayrıca öfkeliydi.
***
Ertesi gün okula gittiğinde Ata ile karşılaşmamak için elinden geleni yapıyordu. Öyle ki kampüsün içindeki kafeye henüz daha adımını bile atmamıştı ve bu yüzden fazlasıyla acıkmıştı. Sıkılmıştı da aynı zamanda. Sabahtan beri okulun en ücra köşelerinden birinde tek başına takılıyordu.
Duygu sabahan beri yüz tane mesaj atıyordu ama bakmıyordu. Duygu, Sudeyle yapışık geziyordu. Sude de Atayla. Derin bir iç çekti ve kulaklıklarını taktı. Listesinden herhangi bir şarkı açtı. Bir dersi iptal olmuştu. Ondan sonraki dersin de başlamasına neredeyse 2 saat vardı. Belki kampüsün etrafındaki lokantalardan birinde yemek yiyebilirdi. Ama pek iştahı yoktu. Amın oğlu tüm hayatının içine sıçmıştı.
"Mithat, sabahtan beri her yerde seni arıyorum! Nerelerdeydin?"
Mithat kulaklığını çıkarttı ve kendisine endişeyle bakan kızın da yanına oturması için bankta kaydı. "Burdayım işte."
"Sabahtan beri mesaj atıyorum dönmüyorsun hiçbirine. Beni endişelendirdin."
"Cidden endişelendin mi?"
Duygu Mithat'a sarılıp geri çekildi. "Endişelendim tabii. Hala endişeliyim gerçi. Bu halin ne senin?"
"Ne varmış halimde?"
"Ölü gibisin. Bir sorun mu var?"
Mithat iç çekti. "Yoo, yok sorun falan canım."
"Anlatmak istemezsen anlarım. Ama istersen seni her daim dinlerim."
Bir an Duygu'ya olan bitenli anlatmak istedi ama sonra bu düşünceyi kafasından attı. "Yemek yemek ister misin?" Diye sordu kıza.
"Vallahi çok açıktım be Mithat. Sude ve Ata'yı da çağıralım birlikte yemek yiyelim."
"Duygu, biz Atayla artık görüşmüyoruz."
"Bu yüzden mi moralin bozuk?"
"Hayır tabii ki saçmalama. Atayla zaten can ciğer değildik. Benim için sorun olacak birisi bile değil zaten."
Duygu oturduğu yerde doğruldu. "Kampüsün arka sokağında çiğköfteci var, kalk oraya gidelim. Keyfin yerine gelir hem. Sen çiğköfteye hayır diyemezsin." Kalktı ve Mithat'ı ellerinden kavrayarak onu da kaldırdı.
Mithat biraz daha iyi hissediyordu. Duygu Mithat'ı güldürmek için uğraşıyor ve şekilden şekile giriyordu.
Ata tarafından izlendiklerinden habersiz gülüşerek yürümeye devam ettiler.
Linçlemeyin lütfen. Gerçekten çok yoğunum üniversite hiç hayal ettiğim gibi değil😪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arsız||texting [boyxboy]
Teen FictionLimonata'dan Mithat ve Ata'nın hikayesi [Limonata'yı okumak zorunda değilsiniz]