•••
"Durumunun bu kadar bitik olduğunu bilmiyordum."
"Hiç bu kadar yakın olduğunu hayal etmemiştim."
"Daha fazla acı çekmeden cezasını biz mi kessek?" Yumruğumu Jisung'un omzuna geçirirken abartı tepki vererek sırtını yan sandalyedeki Changbin'e yaslamıştı. O da karşılık olarak fiskesini Jisung'un alnıyla buluşturdu.
"Gevşek dramacı." Jisung hiçbir şey olmamış gibi toparlanıp eski pozisyonuna dönerken başımı duvara yasladım.
"Devam et."
"Kaldım öyle. Beklemediğim şekilde yapıştırdı lafı. Resmen özgüvenimi tüketti bir cümleyle."
"Bir de akşam çağırmış? Hep beraber gidiyoruz."
"Bir de hep beraber öpüşelim istersen." Jeongin'in yüzünü buruşturarak söylediği şeyle gözlerimi devirme ihtiyacı hissetmiştim.
Ciddi kalarak konuşamıyorduk. Alakasız her şeyi temasa çekiyorlardı. Gelme fikri nasıl ortaya atılmıştı? Tabiki akıllanmıştım. Ama ne zaman akıllansam milletin ikna yeteneğinde gelişme oluyordu.
Eunwoo hyung, Jaemin ve Mark yurt kimlik kartlarını bizimkilere verip gece kaçmışlardı. Sabah buraya uğramadan okullarına geçeceklerdi. Onların kaçtığı yerden de odaya bizimkileri almıştım. Sabaha kadar birlikte kalıp yurt kartlarını okutarak çıkacaktık ve hiçbir sıkıntı çıkmayacaktı. Bir nevi yer değiştirmişlerdi.
Şimdi sorun burada olduklarına pişman mısın diye. Evet, çok pişmanım.
"Saçma sapan konuşma! Çocukla arkadaş olduk diyorum. Evlilik için gün aldık değil."
"Bak buraya yazıyorum," Jisung ayağıyla ranzanın ahşap kısmını göstermişti. "O çocukla çok garip bir tanışman var. Kaos çıkacak." Olayı sevgili tarzı bir şeye çevirmediği için hem şaşırmış hem de sevinmiştim.
"Sizi nasıl kabul ettiğime şaşırıyorum." Üçü birden omuz silkince ellerimi yüzüme kapatmış ardından ise saçlarımı dağıtmıştım.
"Bu arada şey, söylemeyi unuttum." Oturduğumuz (?) ya da daha çok iç içe girdiğimiz yatakta başımı ona çevirdim.
"Yedam üniversitedeki festivale davet etti bizi." Gözlerim kısılırken onun üstündeki ayağımla karnını dürtmüştüm.
"Bu çocuk senden büyük değil mi? Hani hyung?"
"Buraya mı takıldın?" Olaya Changbin müdahale ederken bu defa ben omuz silktim.
"Gerizekalı." Ben hakaretine aldırış etmezken o devam etmişti. "Yedam hyungcuğum üniversitedeki festivale bizi davet etti."
"Bakarız."
"Kabul ettim." Jisung'un tekmesiyle ayaklarını hızlıca kendine çekmiş, beni de sıkıştırmıştı. Kelebek etkisi diyoruz buna.
"Irzına geçtin ırzına! Sikeyim seni ya!"
"İnsan bir sorar." Bacağını tutmaya devam edip sızlanmalarını kesmezken bende iyice yamulmuştum. O hareket ettikçe bacağım tam olarak karnının üstünde kaldığı için bende hareket ediyordum.
"Ya ne güzel işte. Kimi istiyorsanız getirirsiniz yanınızda."
"Ha, olur o zaman." Jisung memnun olmuş bir şekilde sırtını geriye yaslarken Changbin'e kaş göz yapmıştı. O da aynı şekilde karşılık verirken çift kişilikli olup olmadıklarını sorguluyordum. İleride sevgilim olduğunda asla haberleri olmamalıydı. Hatta yazın onları Avustralya'ya gelme fikrinden de vazgeçirmeliydim.