1.Bölüm

139 7 2
                                    

Onu görmüştüm , oradaydı. Bekliyordu , yorgundu belli oluyordu gözlerinden...

5 Yıl önce

Belki de hayat düşlediklerimiz'in gerçekleştiği yerlerdi. Ya biz farkında olmadan hayal kuruyorduk ya da gerçekten kader diye bir şey vardı ve biz kaderimizi yaşıyorduk farkında olmadan...

1.BÖLÜM

- ( bip bip bip )

Gözümü o sinir bozucu alarm sesiyle açtım. Evet yeni bir gün başlıyordu. Tam 24 saat yani 1440 dakika.

Bir hışım'la kalktım yataktan , o sırada tam tuvalete gidecektim ki beni çikolata karşıladı. İçinizden bu çikolata ne seni nasıl karşılar bir dakika ya çikolata dediğin şey yicecek ve cansız diye düşündüğünüz'ü duyar gibiyim. Benim köpeğim olur kendisi. Çikolatayı çok sevdiğim için ismini çikolata koydum. Tabii bizimkiler ilk başta karşı çıksa'lar da bir şekilde ikna ettim. Ayıptır söylemesi ailemi ikna etmekte iyiyim'dir de.

Her sabah olduğu gibi tuvaletin önünde olurdu ve beni her gördüğünde muhteşem sesiyle havlar'dı . Aslında sabahları biraz asabi olurum ama çikolata geldiğinden beri böyle bir sorun kalmadı diyebiliriz. Çünkü bazen benim odamda uyurdu ve benim alarm'ım çalınca o benden önce kalkardı beni havlaması ve yatağıma çıkma çabası ile uyandırırdı. Çıkma çabası diyorum çünkü kendisi daha çok küçük altı aylık. Biz onu daha iki aylıkken bir barınaktan aldık. Beyaz tüyleri olan klasik bir maltese köpeği. Böyle erken kalktı diye hareketli falan sanmayın. Tamam , tembel bir köpek değil ama çok da hareketli olduğu söylenemez Aslında yeni yeni alışıyor diyebilirim. Yani bu kadar anlattığım'a göre ne kadar sevdiğimi anlamışsınızdır umarım. Eveet tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadıktan hemen sonra mis gibi kokular gelen yere gittim. Tabii ki mutfak! Annem bol kaşarlı menemen yapmıştı. Bayılırım. Anneme günaydın öpücüğü verip üniformam'ı giymek için yanından ayrıldım. Okul üniformam ;üstümde bir v yaka beyaz renkli üstünde okulumun adı ve amblemi yazan normal bir tişört'tü. Altımda ise siyah bir pantolon vardı. Üstümü giyer giymez mutfağa gittiğimde babam elinde kahvesiyle oturmuş yazılı notlarını okuyordu. Babam genelde böyleydi ve hem bir elinde havluyla ıslak saçlarını kurutuyor bir elinde ise sınav notlarını okuyordu. Babam edebiyat öğretmeniy'di ve genelde o sınavları sabah okumayı tercih ediyordu .

- Günaydın baba , kalktığımda seni mutfakta göremedim. Neredeydin ?

- Günaydın tatlım , dışardaydım daha doğrusu ekmek almaya gitmiştim. Tam ekmeği aldım eve doğru yürüyorum O sırada karşıma bir kangal çıktı şimdi inanmayacaksın ama baya baya sahipsiz ve başıboş geziyordu bir anda bana doğru gelmeye başladı . Tabii bende can korkusuyla başladım koşmaya , neyse Allah'tan fırın yakında o beni yakalayamadan kurtuldum. Eve geldiğimde ter içinde kaldım işte.

- Hahaha . baba kızma da yani senin başına gelen pişmiş tavuk başına gelmez . neyse yine buna şükür ısırmadı seni. * tabi bunları gülerek söylediğim için dediklerim'in yarısını anladığın'a emindim . sonra bir soru sordum * Ama ben senin geldiğini duymadım

- Sen uyurken gittim sonra da zaten balkondaydım. Yazılı notlarını okudum. Annen yemek hazır olduğunu söylediğinde ise geldim . seni sorduğumda okul ünüforman'ı giydiğini öğrendim. O sırada birkaç notu daha okuyordum ki sen geldin kızım.

- aynı okuldaydık. Hatta babam benim dersime giriyordu. Maalesef! Tabi daha kötüsü var. Babam bizim sınıfın sınıf öğretmeniydi. İşte bende şok olmuştum bunu öğrendiğimde ama ne yapalım yapacak bir şey yok .

- Okumadım kızım şu elimdeki kağıtlarda zaten onbirinci sınıf kağıtları. Dokuzlar'a geçince ve notunu okuyunca sana söylerim.

Hayır ne olurdu yani kızına bir kıyak geçse , ama haklıydı haksızlık yapmış olurdu öğrencilere. Bu arada bu vesileyle kaçıncı sınıf'a gittiğim'i de öğrenmiş oldunuz. Evet doğru tahmin, ben dokuzuncu sınıfa gidiyorum.

- Peki baba. Dedim. O sırada sandalyenin arkasından gelen kardeşimin bağırtı'lı günaydın lafıyla irkildim. Bir anda şokla ufak bir çığlık atmış olabilirim. Ama ne yapıyım bir anda ansızın gelince ve günaydın deyince biraz korkmuş olabilirim. Neyse ben yemeğimi yemeye koyuldum. Yemeğimi yedikten hemen sonra saçımı yapmaya odama gittim. Her zaman olduğu gibi basit bir at kuyruğu yaptım. At kuyruğu benim için vazgeçilmez bir modeldi. Çünkü saçım uzun olduğu için dolaşmasını engelliyordu. Saçımı yaptım , babamla kardeşim hazırlanmış beni bekliyorlardı. Çantamı da alıp çıktık evden. Babamla önce kardeşimi bıraktık ardından beraber okula yürüdük. Evet eğer babanız öğretmense bir de sizin okuduğunuz okulda öğretmense maalesef okula beraber gitmek zorundaydınız. Bence bunda kötü bir şey yok ama arkadaşlarım bana ilk hafta soğuk davrandılar ama sonra alıştılar. Yine de sınıfım'ı seviyordum. Bu gün ilk iki ders matematik'ti. Ve ben seviyordum her ne kadar kimse pek sevmese de. Ders güzel geçti. Sonra ki dersimiz edebiyat'tı. Evet babam dersime girecekti. Aslında alışmaya çalışıyordum ama olmuyordu sanki. Çünkü babama her hocam dediğimde içimden gülüyordum. İtiraf ediyorum güzel ama sınıfta garip oluyordu işte. Yine derste güzel geçti. Sonra yemek molasın'a çıktık , ve ben zeynep'le kantine gitim yemek almak için. Evet tanıştırayım Zeynep , benim en iyi arkadaşım olan dünya tatlısı bir kız. Zaten tek arkadaşım oydu. Biz onunla ortaokulda tanışmıştık ve benim beş yıllık dostum'du. Boyu ortalama 1.70 falan . yani benden kısa ama olsun.

- Ben sandviç alacağım sen ne alacaksın ?
Sanırım bende onu alacağım . Zeynep sen yorulma ben ikimize de alırım. Dedim ve o kantinde ki masalardan birinde otururken bende sıraya geçtim. Hep bu kantin öğle yemeğinde kalabalık olurdu. Ki çoğu insan gibi kalabalıktan pek hazzetmezdim. Yaklaşık on dakika sıra bekledikten sonra sandviçleri aldık ve birini de zeynep'e verdim. Ve sandviçlerimizi yemek için sınıfa doğru merdeven çıkmaya başladık. Sınıfımız ilk kattaydı. Kantin bodrum katta olduğu için bir kat merdiven çıkıp sınıfımız'a ulaştık. Sıramız'a oturduk ve sohbet ederek yemeğimizi yedik. Zaten sonra dört ders gördük ve onlarda bitti. Çıkışta beraber çıktık ve tam babamın yanına giderken çıkışta bana :
- Bu gün bize gelsene , beraber ders çalışalım .dedi bende babama soracağımı söyledim ve babamda izin verdi ama iki saat durup gelmem gerektiğini belirtti. Ben de kabul ettim. Sonra beraber Zeynep'in evine doğru yürümeye başladık. Onun evi okula biraz uzaktı yaklaşık yirmi dakika sürüyordu ve bizde yol boyunca okuldan, derslerden sohbet ederek gittik. Evine ulaştığımızda bizi zeynep'in tatlı annesi latife teyze karşıladı. Çok seviyordum latife teyzey'i çünkü çok cana yakın , kibar ve çok iyi bir insandı. Biz zeynep'le ilk saat ödev yaptık sonra kalan bir saatte de müzik dinlemeye karar verdik.

- Hangi şarkıyı dinleyelim diye sordu. Bende bu aralar dinlediğim ve hayata dair umut dolduğum şarkıyı söyledim

- Bence olur olur dinleyelim dedim. Bu aralar çok dinliyordum bu şarkıyı. Oda hemen açtı ve birkaç kez dinledik ve oda çok sevdi. Sonra biraz çılgınca bulduğum'u ve şarkılarını çok sevdiğimiz şarkıcı buray'dan DELİ KIZ dinledik ve çılgınca dans ettik. Çok severdik dans etmeyi ama sadece beraberken. İkimizin ortak özelliğinden biri de buydu zaten . ikimizde biraz utangaç'tık. Sonra bir de kafama göre adlı şarkıyı açıp çılgınlar'ca dans ettik. Size bir şey daha söylemem gerekecek. Biz billie elish hayranıyız hemde deliler gibi. En son lovely açtık keyifle dinledik. Sonra annem latife teyzey'i aradı ve gelmemi söyledi bende o sırada hemen çantamı alıp zeynep'le vedalaştık'tan sonra eve gittim. Annemlerle akşam yemeğimi yedim ve odama gidip geri kalan ödevlerim'i yapmaya gittim. Sonra zaten derslerimi yaptım ve salona gidip herkese iyi geceler dedikten sonra ve tabii ki çikolatayla biraz oynadıktan sonra yatağıma gidip yattım. zaten ailecek kahvaltı yaptık ve okula doğru yola koyulduk. Ben içeceğim'i almak için merket'e girdim aldım ve çıktım okula geç kalacağım için hızlı olmaya çalışıyordum bu yüzden sağıma soluma bakmadım ve çok hızlı gelen bir araba bana çarptı.

GÖZDEN UZAK KALPTEN YAKINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin