Bu Oğlan Sırtında Daha Ne Gibi Ağır Yükler Taşıyordu?

1.5K 137 119
                                    

Hayalet okurlar lütfen OY verin sınır koymaktan nefret ederim.

Birde ara ara yorum olsa fena olmaz. Okurken eğleniyorum.

Güç taşı... Klasik sihir kitapların da bulunan özel güçleri olan bir nesneymiş gibi geliyor kulağa.

Aslında asırlar önce 5 yakın arkadaşın bulduğu bir taştı bu.

Beş yakın arkadaş. Minseok, jungbin, haejeon, baekkim ve jipark... İsimler ne kadar kulağa garip gelsede o zaman göre normaldi.

Ormancılık, madencilik, hamallık... Her işi yapar para kazanmaya çalışırlardı. Bir gece dolunayda beş arkadaş gölün kenarında oturmuş ayı izlerken arkalarından gelen sesle irkilip arkalarına dönmüşler.

Bir ağacın kovuğunda parlayan taşı görmeleri üzerine hepsi ayaklanıp yanına gitmişti. Sırayla çıkarmayı denemişlerdi fakat olmamıştı.

Bu büyük taşa beşinin gücü ancak yeterdi. Hep beraber asıldılar. Taş ancak çıkmıştı. Kocaman mor mavi karışımı parlayan taş hepsini büyüsü altına almış gibiydi. Bir kaç saat oturup orada taşı izlediler. Hiç bu kadar güzel gözüken bir taş görmemişlerdi.

Taşı alıp evlerine götürmeye karar verdiler. Aralarında anlaştılar. Taştan kimseye bahsetmeyeceklerdi. Hepsi sırayla taşın başında nöbet tutmaya başladılar. Taşın gizemini çözüp ne olduğunu bulana kadar böyle devam edecekti.

Aradan 1 ay kadar bir süre geçmiş yeniden dolunay çıkacak güne gelmişlerdi. Hepsi taşın başındaydı.

Nasıl oldu bilinmez fakat aralarında bir tartışma çıktı. Hepsi taşı kendine saklamak istiyordu. Hepsi elini taşın üzerine koyduğu an taş kırıldı. Hepsinin elinde bir parça kaldı.

Aslında o gece hepsi birbirini sırtından vurduğu, ihanet ettiği, bencillik yaptığı, aç gözlü davrandığı için lanetlenmişti. Kurt adam laneti.

Kavgaları üzerine hepsi ailesini alıp farklı bir yere yerleşti. Orada sürüler kurdu. Fakat aralarından bir tanesinden o geceden sonra hiç haber alınamadı. Jipark.... Taşıyla beraber yok olmuştu sanki.

O gece 4 farklı sürü kuruldu.
Jeon, Kim, Min ve Jung....

Şimdi ise Jeon ve Kim birleşmişti.

~

Taehyung ağlayarak gözlerini açtı. Oturur hale gelip yumruk haline getirdiği ellerini gözlerine getirip hıçkırarak daha sesli ağlamaya başladı.

Yoongi çalışma masasında otururken içine binen sıkıntı ile odadan çıkıp hava almaya gitmeye karar verdi. Hava almak iyi gelirdi değil mi? Aslında gelmezdi.

Bilmiyordu ki içi Taehyung ağladığı için acıyordu.

Duyduğu hıçkırık sesleriyle durdu. Niye ağlıyordu ki bu? Geldiğinden beri tutsak olduğu halde çok mutluydu oysa?

Yanına gitmeyecekti aslında fakat son anda ne olduysa -o da neden odaya yürüdüğünü anlayamamıştı- Taehyungun odasına doğru yürümeye başlamıştı.

Kapıyı açıp içeri geçti. Kapıyı geri kapatıp sırtını duvara dayadı.

"niye ağlıyorsun?"

"B-ben Bi *hıck* rüya gördüm"

"zırlamayı kes. Sinirim bozuluyor"

Cidden tüm Omega'lar bebek gibi davranıyor. Diye geçirdi içinden yoongi.

Gidip yatağın ucuna oturdu ve ellerini kendi arkasına doğru yatağa koyup biraz geriye doğru yaslandı ve bacak bacak üzerine attı.

Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Şuan ona ters bir cevap verip odadan çıkması gerekti ama yapamıyordu. Kendini rüyayı meral ettiği için kaldığına ikna etmişti içten içe.

I SEE RED - TAEGİ / JİKOOK / NAMJİN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin