ilk perde:Eylül bölüm 1

447 64 48
                                    

Tak tak tak.Kapıya birisi hafifce vuruyordu.Arka odadan Murat:

---Lan Alper,baksana oğlum kapıya!-dedi.

Hiç laf dalaştıracak hali yoktu.Bir şey demeden kapiyi açmak için odadan çıktı ve kapıya yaklaştı.Kapının arkasındaki kim diye bakmak için hafifce delikten dışarı baktı ve aha yine bu kız!Yemin ediyorum bunu her gördüğümde kafamın tası atıyor...Gerizekalı donuk velet- dedi içinden.Kapinin arkasındaki,ev sahibinin ortancı kızı Eceydi.Ece diğer kardeşlerinden bayağı farklı olarak aşırı derecede sakin,hislerini belli edemeyen,çoğu zaman istemese bile neden yaptığına anlam veremeden söylenileni yapan,aynı zamanda da oldukça güzel 19 yaşında bir kızdı.
Alper kapiyi açtı ve gülümseyerek :

----Günaydinlar tatlı leydi! diye kıza ithaf etti.

Ece, her Alperle konuştuğunda daha da bir heyecanlanıyordu.Sebebi bariz,2 yıldır ona aşık.Alper de bunun farkında ve çok da güzel kullanıyordu bu durumu.
Ece heyecanla ve titrek bir sesle:

----Günaydin Alperrr;!dedi.Nasılsın?Murat nasıl?Napıyorsunuz?Iyi misiniz?Yeni şiirler yazıyor musun?

Alper kızın ne dediğinden tek kelime dahi anlamıyordu.Aslında daha doğrusu duymuyordu ve Ecede en sinir olduğu şey de bu kadar kısık sesle konuşmasıydı.Sağ eli ile gözünü ovuşturarak:

----Eee buyurmaz mısın tatlım?-dedi.Zaten kızın ne düşündüğü de, ne soylediği de umurunda değildi.

----Yine çokca utanarak,Yok şey diyecektim.Beni annem gönderdi aslında.Bu ayın kirasını istiyor.

----Kira mı?Ha tamam bekle.

diyerek içeri Muratın yanına gitti ve Ev sahibinin veledi geldi kirayı istiyor.
Sende para var mı?dedi.

Murat------Var sanırım.Dolaptaki ceketin cebine bak olması lazım.

Alper parayi alıp Eceye götürdü ve şöyle dedi:

----Al güzelim,gelecek ayinkini ben getiririm size.

Ece ondan böyle kelimeler duyunca sanki bayılacakmış gibi oluyordu.Kendini bir şekilde toparladı ve evine döndü.Alper de yine arka odaya Murat ' ın yanına gitti.Acıkmıştı,dün de bir şey yemedi zaten.
Bir yandan sofrayı hazırlıyor bir yandan da Muratla konuşuyordu.

----Yaşı 19 falan ama bu kızda ne taşa sürecek akıl ne de gram özgüven yok.Sinir ediyor böyle tipler beni.

Murat----Tamam neyse boşver zaten yazık baya mutsuz gözüküyor.

----Ne zamandan beri bunlara dikkat ediyorsunuz padişah hazretleri?

Murat----Gerekene acımak lazım Alper.Öyle her önüne gelene mal muamelesi yaparsan,sonunda da biri gelip it eder seni.Bırak artık.

----Tamam be neyse.

Murat matematik,Alper ise fizik okuyordu.Ancak ikisi de şiire,kitaplara,müziğe,genel olarak sanata aşık kimselerdi.Alper güzel de yemek yapıyordu.Ikisi de kahvaltısını yaparken radyodaki hanım efendinin okuduğu şiiri de dinliyorlardı:

Bir ilham kokusudur güneş parlak,coşkulu,
Ferah kokulu güllerin,kırıp-döken dolusu.
Bir Ilham kokusudur yağmur soğuk,boranlı
Al kan renkli, bir askerin sol kolu.

Murat----Şiir çok güzel,güzel de,bu radyo kafayı yedi artık.Eve geri dönünce bir baksan mı?

Alper----Tamam gelince bakarım ama bunun hayı-vayı kalmamış benden söylemesi.Ne diye 2 ci gramfonu aldık ki zaten.Onun yerine radyo alsaydık,neyse.

Murat----Param olsa bin tane gramfon alırım.Çok hoşuma gidiyor.Hem de zaten eskisi takılıyordu arada.Yenisi lazımdı.

Alper----Tamam neyse kaçtım ben.Senin derslerin boştu değil mi today?

Murat----Today mi?

Alper----Evet ne olmuş?Ingilizce oğreniyorum.

Murat----Ahahah.Neyse evet boşum bu gün.Parkda Eylül ile görüşeceğiz öğleden sonra.

Alper----Oğlum bak bu kızı da diğerleri gibi yapma.Yazık lan.

Murat----Hadi ordan be.Sen mi diyorsun bunu?

Alper----Ben ne yapıyormuşum ki?Tek gecelik ilişki misali.Sevdiğini sanıyorlar,yatıyorsun,ayrılıyorsun,birkaç güne de düzeliyorlar zaten.Senin radarına yakalananlar mazallah tır çarpmışa dönüyor.Ne yapiyorsan artık.
Bir evden çıkamadım ha.
Alper Konuşurken bir yandan da hazırlanıyordu.Hazırlandıktan sonra kapıyı açtı ve hadi görüşürüz diyerek dışarı çıkıp üniversiteye yol aldı.

Alper ve Murat ikisi de mahallenin,aslında genel olarak tanıyanların gözbebeğiydiler.Ikisi de çok medeni,kibar,aynı şekilde gözüktüğü gibi de humanist ve entelektüel gençlerdi.Kızlar ikisini de çok beğeniyordu.Ikisi de uzun boylu, yakışıklı çokuklardı.Insanlarla gündelik yaşamda çok sevecen olup iyi anlaşsalar da,şahsi hayatda pek sevecen değillerdi.Ikisi de biraz aksi, aynı zamanda da garip takıntılara sahip insanlardı.
Akşam 6 dan sonra Eve lise öğrencileri geliyordu.Murat onlara para karşılığında matematik öğretiyordu. O taraflarda Pek yaygın değildi böyle birşey.
Murat sofrayı topladı.Sonra ise kanepeye uzanarak,her zamanki gibi beyninin içinde düşüncelere daldı.Aslında epeyidir iyi mi hiss etdiğini kötü mü hiss ettiğini kavrayamıyordu.Ancak ilişki başlattığı kızları boşluğa sürüklemenin ona tam ayrı bir hazz verdiğinden oldukça emindi.Hepsi sonda ağlayıp-zırlıyor ama nafile.Kendi suçları bu.Doğru düzgün düşünemiyor hiç birisi ---- diye kafasinda düşünüp arsızca gülümsedi.Sonra da,bu gün birsey yapasim yok zaten.En iyisi Eylül parka gelene kadar gidip oturayım o taraflarda.Diye düşünüp evden çıktı.O gün en sevdiği hava hakimdi.Yağmur yok,rüzgar yok,hava soğuk degil,güneş de insani yakmıyor.Şehir pek kalabalık değildi ve böyle günlerde sessizce yürümek onu çok mutlu ediyordu.Parka doğru yürürken yolda mahallenin delisini gördü.Deli her zamanki gibi Murat'ı görür görmez :

----Sen de delisin,sen de delisin!!!! Dedi
Gariptir ki bunu sadece Murat' a ve her sabah kavga ettiği evsiz sarhoşa söylüyordu.

Murat----Evet abicim deliyim.Uzaklaş şimdi.

Diyerek deliyi kovdu.
Küçük şehrin mahallesi de küçük zaten.Parka az kalmıştı.

"Şerefsiz"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin