Romeo ve Juliet

28 5 8
                                    

Juliet: Binlerce kez iyi geceler sana!

Romeo: Binlerce kez beter olsun gece, senin ışığın yoksa.

Bilindik Romeo & Juliet replikleri okunurken sıkıntıdan gözlerimi devirdim. Bu kadar sıkıcı olmak zorunda mıydı?

Ben sıkıntıdan koltuktan kaymaya başlarken bir ses daha duyuldu sahneden. Sanki bana inat daha da bağırdıyorlardı.

Juliet: Ah, git artık! Ortalık giderek ağarıyor.

Romeo: Ortalık ağardıkça bahtımız kararıyor.

Romeo'yu oynayan kişi sözlerini noktaladığında salonda alkış tufanı koptu. Koltukta doğrulup sahneye baktığımda, oyuncuların seyircilere selam verdikleri görülüyordu. Oyun bitmişti.

"Evet sevgili gençler! Oyunumuz bu kadardı gelen ve izleyen herkese teşekkürlerimi sunar iyi dersler dilerim." okul müdürümüz Kenan bey sahneden indiğinde herkes ayaklanmaya başlamıştı. Açılıp kapanabilen koltuğumdan kalkıp yan tarafa geçtiğimde kalabalığın arasına karıştım.

"Açelya! Buradayız." merdivenlerden indiğimde konferans salonu kapısının oraya yürümeye başladım. Seren beni görür görmez sevinçle boynuma atladı.

"Seren bırak kız boğulacak!" Barın güç bela Seren'i boynumdan alırken özenle taradığı Kumral saçları dağılmıştı.

"Beğendin mi yaptığını Barın! Güzelim saçlar ne hale geldi? Ben bunları sabah yaparken ne kadar uğraştım hiç bir fikrin yok tabii!"Seren saçlarını düzelttiğinde Barın eliyle bir kez daha Seren'in saçlarını dağıttı.

"Barın!"

"Tamam çok çocuklaştınız yeter artık. Yürüyün sınıfa ders başlayacak!" önden hızlıca yürümeye başladığımda arkamdan geliyor ama hala çocukça davranmaya devam ediyorlardı.

Sınıf kapısına geldiğimizde içeriden ses gelmiyordu. Kapıyı tıklatıp içeriye girdiğimde çok az kişinin sınıfta olduğunu gördüm.

"Açelya! Buradayız." bir an olduğum yerde durdum. Dejavu yaşadığıma emin olduğumda yürümeye devam ettim. Ne saçma bir gündü.

Alina, Emre ve Efken en arka sıranın duvar kenarında otururken Alina bize el sallayarak gelmemizi işaret ediyordu. Emre'nin yanındaki yerimi aldığımda arkasına döndü.

"Günaydın." dedi coşkuyla. Nereden geliyordu anlamıyordum ki bu enerji.

"Sana da." dedim, aynı enerjiyi ona yansıtmak isterken acı çekiyormuş gibi çıktı sesim. Emre'nin yanımda kırkırdadığını duyduğumda heyecanla ona baktım göz ucuyla. Baktığımı görüp hemen  gülüşünü soldurdu. 

Hoca sınıfa girdiğinde sinirle önüme döndüm ve çantamdan Edebiyat defterini çıkarttım.

Emre ile ilk dönem kavga etmiştik. Bir kız yüzünden, sevgilisi Betül. Onunla yakın olmamızı istemiyordu yelloz. Bir gün Emre, ben ve yine bu tayfa dışarıya çıkmıştık. Meğer Betül de geliyormuş. Her birimize ağıza alınmayacak şeyler söyledi Emre yokken, geldiğinde ise sütten çıkma ak kaşık oluyordu. Emre'yi bir gün kenara çektim. Ve her şeyi anlattım. Tabii ki bana inanmadı. Çok ağırıma gitmişti. Bunu kanıtlamak ve haksız olduğunu göstermek için elimden geleni yapmaya hazırdım. Bir gün ailemize ait olan kafeye gittim, her şeyi hazırlamıştım. Tam ikimizi alacak şekilde kamerayı ve masanın altındaki ufak yere mikrofon koydum. Emre'ye bu sefer haksız olduğunu gösterecektim. Kız geldi. Masaya oturduğunda pat diye, 'Emre her şeyi biliyor.' dedim. Kız ilk başta inansa da sonradan anladı. Kızın her şeyi anlatmasını çok az kalmıştı ki birden yanımıza Emre geldi. Olup biteni öğrenmiş. Betül çağırmış meğer. Anlamış her şeyi. Emre geldiğinde bana bir ton laf saydı. Ve en son 'senden bunu beklemezdim, bir daha karşıma çıkma Açelya' dedi ve Betül'le beraber gitti. Diğerleri olayı duymuşlar, onlarda Emre'ye hak verdiklerinde şok olmuştum. Onlar da bir nevi kızın yanındalardı. O gün eve gittiğimde çok ağlamıştım. Bana bunu yaşattıklarını düşünmek dahi istemiyordum ama gerçekler acıydı.

"Açelya." ismimi duymamla kendime gelip hocaya döndüm. 

"Evet hocam?"

"Katılacak mısın?" herkes şaşkın gözlerle bana bakarken ben hocanın neyden bahsettiğini dahi bilmiyordum.

"Neye?" herkes bir anda gülmeye başlayınca hocanın sinirleri iyice gerilmişti.

"Kızım biz burada sabahtan beri neyi konuşuyoruz?!" 

"Bilmiyorum hocam dalmışım. Duymadım sizi."

"Peki dinle o halde. Bugün Romeo ve Juliet repliklerini duydunuz hepiniz. Bir yarışma daha yapılacak sınıflar arasında. Katılacak mısın?" gözlerimi bizimkilere çevirmeden direk hocaya bakıyordum.

"Katılacağım hocam."

"Ah ne güzel! Peki Emre sen?" Emre tam ağzına açmış cevap verecekti ki ondan önce ben davrandım. 

"Sanmam hocam," dedim başımı sağ tarafa çevirip Emre'yle direk göz teması kurdum. 

"Nedenmiş o?" diye sordu hoca.

"Arkadaşın zaten aşktan başı dönmüş durumda. Eminim ki buna ayıracak vakti yoktur!" iğnelememi sadece son üç sıra biliyordu. Emre Kahverenginin en açık tonu olan gözlerini bir gıdım bile oynatmadan cevap verdi.

"Evet hocam Açelya arkadaşımız haklı. Aşktan başım dönmüş durumda, ama haklı olmadığı bir kısım var. Buna ayıracak bol bol zamanım var. Ve emin olun aşktaki hünerlerimi görmek istersiniz." kaşımın birini kaldırıp ona bakmaya devam ettim. Ne o gözlerini çeviriyordu ne de ben.

"Göreceğiz... Romeo." diye fısıldadım herkes işine dönüp sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla.

"Göreceğiz... Juliet." diye karşılık verdiğinde. Zil çaldı, göz kırpıp sıradan kalkınca arkasından bakakaldım. Ben mi onu yenecektim? Yoksa o mu beni alt edecekti?

TaraflarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin