DO-GA-Nİ 8

259 13 3
                                    

Cidden oydu. Yerimden kaktım ve yaklaşmaya başladım. Biraz kulak misafiri olmaktan sorun gelmezdi sanırım. Ne de olsa kamuoyuna açık bir alandı. Tamam bu kadar bahane yeterli yine merakıma yenik düştüm. Sonuçta çocuğun suratında bir tokat patlamıştı. Yaklaştıkça sesler bağırışlara aslında bağırtıya dönüşüyordu. Çünkü sadece kızdan ses çıkıyordu. Etrafıma baktığımda tek meraklının ben olmadığımı görmek içimi rahatlattı. ''Seni adi yalancı hani evlenecektik ?'' hah ciddi olamazsın abla bu tip ben evlenmelik adamım tipi mi? diye içimden geçirdim karşımdaki sarışın kızın konuşmasıyla. Hala bu yalana kananlar kalmış mıydı gerçekten ? Hemcinslerimin bazılarından utanıyorum sanırım. Neyse biz konumuza dönelim. ''Ne diyorsunuz hanımefendi. Birine benzettiniz galiba.'' diyen yalanın en saçmasını bulan egoiste ben başta olmak üzere tüm kızlar kınayan bakışlarla baktık. ''Sana inanamıyorum Pars, şerefsizin tekisin.'' demesiyle bu sefer yanağında tokat patlayan hanım ablamızdı. Nee bir kıza tokat mı atılmıştı hemen bir şeyler yapmalıydım. Hayır yapmamalıydım mahallenin delisi ben miyim? diye içimde iç savaş ilan edilmişken kızın ağlamasıyla feminist duygularım kabardı ve hemen ortaya atılmadım tabiki. Telefonumu çıkartıp polisi aradım sonuçta kadına şiddet bir suç! Etrafımdaki dış görünüşleri erkek ama bir erkeklik yapıp karşımızdaki egoiste haddini bildiremeyecek kadar düşük karakterli et yığınlarına baktım. Hiçbiri istifini bozmamış çaktırmamaya çalışıp kavgayı izliyordu. Bu kadar odunluk yeter nerede kaldı bu polis? Polisi geçtim güvenlik nerede ? Sanırım mahallenin delisi benim ''Ne yaptığını sanıyorsun sen ? '' bu ses benden çıkmıştı neyse en azından sesim titrememişti. Herkes bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu. Buna egoist abimiz dahil değildi o yine aynı umursamazlığı ve sinir bozucu gülümsemesiyle bakıyordu. ''Oo küçük hanım hayırdır, beni mi özledin ?'' ne seni özlemek mi seni ego yığını!! '' Sana ne yaptığını sanıyorsun dedim. Bir kıza nasıl olur da el kaldırırsın hem de bu kadar insanın önünde ? '' dememle kızın ağlaması daha da şiddetlendi. '' Aynı tokatı yemek istemiyorsan çeneni kapa ve defol '' derken gözü seğirmişti. Demek konuşarak çözemeyeceğiz. Şimdi görürsün sen o suratta bir resim çalışması şart oldu. Sonunda bir işe yarayacaktı ama sadece kum torbasında yapmıştım. Bu mendeburunda kum torbasından farkı yoktu. Evet yapabilirdim. Çok çevik bir hareketle ilk darbemi sol gözüne indirdim. 1..2..3.. 3 saniye içinde geri geri gitti ve yere düştü. Aman Allah'ım ben birine vurmuştum. Hem de ne vurmak. Arkamı döndüğümde kızın bana teşekkür etmesi için tebessüm ettim. Kızın beni ittirip ''aptal ne yaptın sen?'' tepkisini tabiki beklemiyordum. Bu kadarı da fazla değil mi ? Tam zamanı buraya doğru gelen polislerden biri açılın ben doktorum edasıyla olayı aydınlatmak için yanımıza geldi. Ben olanı biteni anlattıktan sonra yerden kalkmakta olan ego yığını ben ne söylediysem hepsini yalanladı yanındaki sarışınla birlikte. Ben tek kaldım derken '' Yalan söylüyorlar bu ikisi'' diyerek Büşra ego yığını ve sarı kızı gösterdi. Birkaç kişi daha Büşra'yı onaylayınca bana inandılar ve ikisine bizimle merkeze gelmeniz gerekiyor dediler. Giderken yanımdan geçen ego yığını tek bir şey söylemişti '' Sen şimdi bittin ! ''. Aman çok korktum aslında korkmuştum ama birazcık.. Büşra'ya döndüm ''Ne zamandan beri buradasın? '' ''Sen ölümcül darbeyi indirirken geldim.'' dedi ve uzun süredir tutmaya çalıştığı kahkahasını patlattı.

''Yeter artık susar mısın? Bak halamlara bir şey demek yok. Ya sussana artık..'' ''Tamam tamam sustum.'' Sonunda eve gelmiştik tabi beklenmedik sürprizle karşılaşmam bir olmuştu. Hemde iki sürpriz birden. Koşarak boynuma atlayan Ebru'ya ben de sarıldım ve Gökay'a selam vermeyi de unutmadım. Büşra ve Ebru'nun birbirlerine zoraki sarılmasından sonra eve girdik. Evet anlaşıldığı üzere Ebru ve Büşra'nın arası pek iyi değildi. Çocukluğumuzdan beri anlaşamazlardı tabi bunda Berkay' ın büyük bir etkisi vardı. Berkay , yazlık evlerimizin yanyana olduğu komşumuzdu. Sanırım 5. sınıftaydık. Ebru ve Büşra o yaz bizimle gelmişti tabi üçümüzün yoğun ısrarları üzerine neyse ilk gün sahile indiğimizde oyun oynuyorduk ve bir çocuk yanımıza gelip tanışmak istedi. Biz de tanıştık ve arkadaş olduk diyemiyorum arkadaş oldum çünkü Büşra ve Ebru çocuğa farklı duygular beslemeye başlamışlardı. Tüm tatil boyunca Berkay yüzünden tartışmaya girmişlerdi. Tatilden dönmemize bir gün kala Berkay akşam yazlığın bahçesine geleceğini ve bize birinden hoşlandığını, bizden yardım isteyecegini söylemişti. Akşama kadar Ebru ve Büşra süslenmişti hem de ne süslenme kırmızı dudaklar, siyah farlar , rimeller... En sonunda ne mi? oldu. Bizi uğurlamaya Berkay ve Nesil geldi. Hala hatırladıkça gülüyorum. Meğer çocuk Nesil'i seviyormuş. Nesille bir kere karşılaşmıştık o da akşam yemeğindeydi. İşte o günden beri araları iyi olmadı. Aslında yaptıkları çocukcaydı. Ebru Gökayla çıkmaya başlayınca araları düzelir demiştim ama öyle olmadı.

Halam' ı öptükten sonra Büşrayla yukarı çıktık. Hızlıca üstümüzü değiştirip Ebruların yanına indik. Büşra karnının acıktığını söyleyip çoktan mutfağın yolunu tutmuştu. Acıkmamıştı, sadece bizimle oturmak istemiyordu. Halamda çalışma odasına çıktığında Gökay, Ebru ve ben kalmıştık. Ne konuşacağımız belliydi. Yarım kalan hatta hiç başlamamış olan bir konuşma vardı. Her ne kadar bu konuşmayı yapmak istemesem de hemen yapıp en azından bir derdimden kurtulmalıydım. Sessizliği bozan Ebru olmuştu. ''Nida özür dileriz.'' anlamamıştım neden özür diliyorlardı. Bu sefer özür dileyen taraf Gökaydı. Burada neler oluyor neden özür diliyorlardı. Daha fazla dayanamayarak ''Neden özür diliyorsunuz'' dedim. Birbirlerine mahcup olmuş bir şekilde bakmışlardı. Tamam tamam anladım Çınar' a attığı yumruk için özür diliyorlardı. Grubumuzun bir kuralı vardı. Birbirimize hiçbir zaman şiddet içerikli hareketlerde bulunmayacaktık. Ama neden benden özür diliyorlardı ? ''Biz biliyorduk '' dedi Ebru birden buz gibi sesiyle ''Neyi ? '' demeliydim bir sırrı açığa çıkartmak için belli ki benden sakladıkları bir şey vardı. Ağzımdan ''Neyi ? '' kelimesi çıkmıştı. Az önce bir derdimden kurtulmaktan mı bahsetmiştim. Yanılmışım hem de çok fena çünkü duyduğum şey beni ''şaşırtmıştı'' hayır bu doğru kelime değil ''kırmıştı''. En doğru kelime buydu, beni kırmıştı aldığım cevap. Çınar nasıl olurda bana karşı duygular hissedebilirdi ? O benim dostumdu, ısrarlarıma rağmen ısrarlarımı umursamayarak annemin yokluğunda başımı omzuna koyduğum kişiydi. Bana ben senin sığınağınım demişti. Ben senin arkadaşın değil dostunum ben senin bir nevi abinim demişti. Bunları söyleyen biri nasıl olurda bana aşık olabilirdi ?

NOT: Artık karakterleri yavaş yavaş yayımlama zamanı geldi. Medyadaki Gökay :)) Yorumlarınızı iletin..

DO-GA-NİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin