41.Bölüm ~ İstanbul

1.4K 87 125
                                    

Berat'ın beni hastaneye bırakmasıyla gelmiştim hastaneye. Acilde ve ameliyathanede doluluk vardı. Burayı ilk defa böyle görüyordum. Hocalar ameliyat olacak dört kişiyle ilgilenirken diğer 7 kişiyle de ben, Asım, Koray ve hemşireler ilgileniyorduk. Kolu kırılan, bacağı kırılan, beyin sarsıntısı geçiren bir sürü kişi vardı.

En sonuncusu olan 18 yaşındaki çocuğun yayına gittim.

"Söyle bakalım. Nerelerin ağrıyor."
Kolunun kırıldığına emindim. Ama başka bir yerlerinde ezilme olabilirdi.

"Belim. Sol tarafı doktor hanım. Çok acıyor. Tam kapı koluna denk geldi."

Pekala. Başlayalım bakalım.

—————

"Of Asııımmm. Aşırı yoruldum ya."
"Kızım bu benim nöbetimdi bir de. Sen öyle düşün. Pestilim çıktı acil uyumalıyız."
"Benim uyku şuan stabil. Sen uyu ben birşey olursa uyandırırım seni."
"Peki Çisil Abla."
"A-a üstüme iyilik sağlık. İki yaş büyüksün benden ne ablası."
"Olsun yanlış anlaşılmalara yer vermeyelim. Ben önceden abla diyeyim de, sonra nişanlından dayak yerim falan."
Güldüm
"Vallahi salaksın Asım."
"Sağol Ablaammmmm."
"Ablanız gurban olsun size."
"Sen yapma lütfen. Bırak Bülent Ersoy yapmaya devam etsin."
"Koray nerde?"
"Ameliyat."
"İyi tamam hadi uyu sen."

Saat baya geçtiğinde acilde hala hareketlilik yoktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saat baya geçtiğinde acilde hala hareketlilik yoktu. Güneş yükseliyordu. Gelen bir kaç kişiye bakmıştım. Bundan sonra kimse olmaz diye Asım'ın yanına kıvrıldım. Doktorluğun en önemli kuralı ; yemek bulduysan ye, yer bulduysan uyu.

"ASİSTAN!"
"ASİSTAN UYAN!"
Ne olduğunu anlamadan bir anda ayağa kalktım. Dengemi sağlamak için Asım'a tutundum.
"Noluyor lan Çisil?"
"Ne biliyim gözlerimi açamıyorum."
"ASİSTANLAR KENDİNİZE GELİN!"
"Lan Emir Hoca Çisil."
Offf sıkıldım artık.
"Bu kadar uyumanın size yeteceğini düşünüyorum. Asım Sibel hocanın yanına koş. Çisil sende benimle geliyorsun. Üniforman nerede senin?"
"Hocam ben normalde bugün izinliydim. Acil çağırılınca direk geldim."
"Evet Hocam Çisil şehir dışındaydı."
"Sen hala burada mısın Asım? Koşmadın mı?"
"Kusura bakmayın hocam" deyip saniyeler içinden odadan kayboldu.
"Odama." deyip yürümeye başladı. El mecbur bende peşinden gittim.

Emir Hocanın odasına girdiğimde yerine oturdu ve kağıtlarıyla ilgilenmeye başladı.
"Bu hafta bir gün 24 saatlik nöbetin var. Üç tane de 12 saat. Bugün zaten 6 saat çalıştın. Bir günki nöbetini seç ondan 6 saat indirelim. Ama 24 saat hariç. Onu 18 saate indiremem karışıklı olur."
"Tamam hocam. Şimdi karar vermem gerekmiyor değil mi?"
"Neden? Şimdi olsa iyi olur. Düzenleme yapardım."
"Hocam nişanlıma sormam gerek de."
"Vaay. Sen böyle beyci miydin. Ben seni özgür kız diye hatırlıyorum."
"Bugün söylemek zorunda mıyım hocam?"
Cevap verip kavga çıkartmayacaktım.
"Zorunda. Düzenleme yapıcam. Ara nişanlını burda çabuk öğren."
Peki sen istedin.
Telefonumu çıkarıp Berat'ı aradım. Bu saatlerde spor yapıyor olmalıydı. Ve ya atların yanına gitmiştir.
"Alo. Çisil?"
"Sevgilim? Günaydın. Ne yapıyorsun?"
"Atların yanındayım. Tam ata biniyordum sen aradın. İki dakika daha geç arasan açamayacaktım. Ne oldu?"
"Ya ben bugün burda çalışınca Emir Hoca bir gün söyle o günden kısayım dedi. Bende hangi gün İstanbul'a gidilecek söyle de ona göre alayım dedim."
"Bugün günlerdeeeen Pazartesiye girdik. Biletim Çarşambaya."
"E o zaman ben salı günündeki nöbetime alayım."
"Tamam sevgilim. Ne zaman çıkarsın hastaneden seni almaya geleyim mi?"
"Dur bir sorayım sevgilim."
Emir Hocaya döndüm.
"Hocam burada işim ne zaman biter."
"6 saat dedik. Yarım saate doluyor."
"Yarım saate çıkarım Berat."
"Tamam ben seni almaya gelirim. Sonra da kahvaltı yaparız."
Gülümsedim. Yüzüm aydınlandı bi anda.
"Oluurrr."
Sesim çok mu cilveli çıkmıştı?
"Seni seviyorum sevgilim."
Güldüm.
"Seni seviyorum nişanlım."
Telefonu kapatıp cebime koydum.
"Salı günü olur Hocam."
"Duydum."
"Ha peki"
Bir kaç kağıda bir şeyler yaptı.
"Tamam mı hocam? Çıkabilir miyim?"
"Şehir dışından mı geliyorsun?"
"Evet hocam."
"Nereden? Rizeden mi?"
"Evet hocam."
Önüme gelip masaya dayandım. Aramızda bir adım vardı. Rahatsız olmaya başladım.
"Yoksa Berat'da mi senin odanın yanındaki odada kaldı?"
"Yok. Biz orayı yıkıp kardeşimin odasına ekledik. Ben artık üst katta kalıyorum. Beratla beraber."
"Hiç aklına gelmedim yani. Öyle mi?"
"Gelmedin Emir. Kapat konuyu."
"Güzel. Emir'e terfi ettik."
"Benden neden uzak durmuyorsun?"
"Durasım gelmiyor. Sence de bu bir mesaj değil mi? Aynı yerde görev yapmamız?"
"Ben buraya Berat için geldim. Beratla geldim. Benim mesaj kutum dolu. Ve eskilere kapalı. Benim için burası demek Berat demek. Lütfen zorlama. Bu konuya devam etme."
"Bazen devam etseydik ne olurdu diye düşünüyorum."
"Büyük ihtimal nişanlandığımızda beni aldatırdın. Ben yine senden ayrılır Berat'ımı bulurdum."
"Sana neden beni aldattın dedim biliyor musun?"
"Bilmiyorum. Merak da etmiyorum. Bu konulardan çok sıkıldım. Beni biraz daha rahatsız edersen seni şikayet edicem."
"Vaay. Kime? Sevgiline mi?"
"Evet. İlk önce nişanlıma şikayet edicem. İkinci olarak da elimdeki kanıtı polise ve Baş Hekime vericem."
"Ne kanıtı?"
"Seni dört kere uyarmama rağmen bu konuyu konuşmanın kanıtı. Bu tacize girer. Benden uzak dur." deyip odadan çıktım.

Mardinde İstanbullu Doktor Vol2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin