1. BÖLÜM: KAÇIŞIN KAZASI

14 2 2
                                    


Merhabalar... Bölümü şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar.

Yazım hataları varsa affoluna...

Bölüm şarkısı: Yiruma- Kiss the rain

"Unutma Red! Umut iyi bir şeydir. Belki de en iyisi ve iyi şeyler asla ölmez..." - Esaretin Bedeli

Kız kaybetti; Adam'ın eline kan bulaştı.

İçimizde var olan, hiçkimsenin alamayacağı, dokunamayacağı bir şeyin olduğunu söylemişti Andy. "Umut..." İyi bir şey olduğunu, hatta en iyisi olduğunu söyleyip, içimizdeki umudun asla ölmeyeceğini söylemişti. İnanmıştım.. İnsanların benden alamayacağı tek şeyin o olduğuna inanmıştım. İçimdeki umudun asla ölmeyeceğine inanmıştım. Her şeyimi aldılar elimden. Ailemi, okulumu, sağlığımı, hayallerimi, gülüşlerimi, kanatlarımı... Her şeyimi. Ama umudum hâlâ benimleydi. Red, Andy'e karşı çıkmıştı. Umuda inanma çünkü her insanın bir dayanma noktası var demişti. Yine de Andy'e inanmayı seçmiştim. Aslında inanmak da değildi bu. Çaresizdim, bitmiştim, yaşarken ölmüştüm. Elimde umudumdan başka hiçbir şey kalmamıştı. Ölümü isterken bile umut ediyormuşum. Geç anladım bunu...

Kanatlarım kırılmış yok olmuşlardı. Kanatsız bir melek olur muydu hiç? Ben yürümesini bilmeyen bir melektim. Kanatlarım yokken nasıl yaşayabilirdim ki? Dizlerimin üzerine düşmüş, yaralamıştım kendimi. Yerden kalkamamış anca emekleyebilmiştim. Her emekleyişimde avuç içlerim biraz daha yırtılmış, dizlerimi biraz daha kanatmıştım. Yürüyemeyeceğime inanmıştım. Ta ki umuda üfeleyişime kadar...

O gelmişti, girmişti hayatıma. Bana kanatlarım olmadan da yürüyebileceğimi öğretmiş, dizlerimi ve avuç içlerimi temizlemiş, yaralarımı sarmıştı. Yürümeye başlamış hatta koşmuştum. Hem özgürlüğe hem huzura... Kanatlarıma tekrar sahip olamayacağımı düşünürken, onun hayatıma girmesiyle yeni kanatlarım olmuştu. Eskisi kadar büyük değildi ama onlar benim kanatlarımdı.

Yaşamaya alıştım, gülümsemeye alıştım, özgürlüğe alıştım. Canavarlar hayatımdan çıkmış artık kaybeden değil de kazanan olduğumu sanmıştım. Aslında kazandığımı sandığım gün tekrar kaybettiğimi bilememiştim. Ben asla bir kazanan olmayacağımı anladım. Zor da olsa yaşayamayacağımı, daima yaşayan bir ölü olacağımı kabullendim. Yine düştüm, yine kanadım, yine kanattım her yerimi. Ben hiçbir şeye değil, kaybetmeye alıştım artık... Bu hayat, bu kelime üzerime yapışmışken hiçbir şekilde kurtulamadım bu aciz yitirilmişlikten.

İşte tam şu an kendi kanatlarımı, kendi ellerimle kırma vakti. Sadece onlar kaldı benimle. Ama şimdi mutluluk vermek yerine sadece acı veriyor bana. Beni hayata bağlayan şeyi, kanatlarımı kıracağım. Yazın bu günü tarihe. Bir melek kendi kanatlarını kırıyor! Ağlaya ağlaya, acıta acıta, kanaya kanaya ve öle öle...

***

1 YIL ÖNCE

Kör edecek bir karanlık, sağır edecek bir sessizlik hakimdi geceye. Fırtına öncesini çağrıştırıyordu. Hayvanlar bile susmuş dinliyordu gecenin bu ürkütücü sessizliğini. Bir süre sonra bir ses duyuldu gökyüzünde, onu takiben mavi bir ışık huzmesi aydınlattı birkaç saniyeliğine geceyi. İşte yavaş yavaş döküyordu gece içindeki tüm pisliği. Bu korkutucu gürültülerle kalmaycaktı. Tek bir noktası bile kuru kalmayana dek ıslatıp, yıkayacaktı yeryüzünü. İnsanların güneş ışığında bıraktıkları tüm pislikleri temizlemek isteyecekti gece. Asla bu kirliliği temizleyemeycekti aslında. Çünkü unuttuğu bir şey vardı gecenin; kirli olan yeryüzü değildi, yeryüzüne ayak basan insanlardı. Buna rağmen bir umutla her yeri ıslatacak, temizlenmesini dileyecekti. Lâkin bu dileğinin asla gerçekleşmeyeceğini gizleyecekti yeryüzü... Çünkü yeryüzü gerçeği bilse bile temizlenme umuduna sarılacaktı...

KARANLIK YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin