Bölüm: 6

406 31 1
                                    

[Theo]
Teneffüslerde Liam'ı kontrol ettim. Çıkışta bahçeye gidip beklerken omzuma bir el dokundu. Arkamı döndüğümde Derek'i gördüm.
"Konuştun mu?"
"Evet"
"Scott'tan öğrendim. Bir şey biliyor mu?"
"Hayır hatırlamıyor"
"Peşine düşecekler. Söyle ona"
"Ona hiçbir şey söyleyemem. Anladınız mı! Kendini tanımaya çalışıyor. Bir sürüye katılmak zorunda değil. Eğer öyleyse Scott'ın sürüsüne katılsın"
"Sen buraya onun sürüsü için geldin. Seni kabul etti mi? İki günlük kurtadamı kabul eder mi? Hangi doğaüstülerle savaştığını biliyorsun. Liam'ı böyle bir tehlikeye atalım mı?"
"Tamam git, anlatıcam ona. Zaman ver sadece"
"Sürüsünü bulamazsa kendisini güçlendirmek zorunda. Zaman yok"
"Git Derek, seni kimse görmesin"
"Haklısın ne de olsa kanunlara göre bir suçluyum"
"Ne için arandığın umrumda değil. Git çünkü Liam bir kurt adamla tanışmamalı . Onu korkutacak bir şey yapmak istemiyorum"
Söylediği her şeyde haklı olması canımı yaktı. Bir kez daha onu korumam gerektiğini anladım.
Kafamı çevirince Liam'ın okuldan koşarak çıktığını gördüm. Nefes nefeseydi. Burnundan kan geliyordu. Koşarak tuttum.
"Liam ne yaptın"
"Liam! Kendine gel sana diyorum, ne yaptın"
"Tutamadım kendimi" dedi hızlıca nefes vererek. Okuldan bağırarak çıkan 2kişi daha görünce "Kavga mı ettin" diyerek sesimi yükselttim.
"Dönüştün mü, Liam! Cevap verir misin"
"Ha-hayır"
Omzundan tutarak bahçeden çıkmasına yardım ettim. Kimsenin göremeyeceği bir alanda yere oturttum. Çantamdan çıkarıp su verdim.
"Daha iyi misin?"
"Teşekkür ederim"
"Liam beni iyi dinle. İlk kural: sinirlendiğinde hassas noktanı bul onu düşün. Sevdiğin biri, seni mutlu eden bir anı. Her ne olursa. Anladın mı?"
"Anladım"
Elime bir peçete alıp burnundan akan kanı temizledim. Yanına çömelip nefesinin düzelmesini bekledip. Soru sormadan ortamı yumuşatmak istedim.
"Eh birazcık da kavga etmeyi öğretsem iyi olur"
"Çok mu kavgaya girdin kötü çocuk"
"Yani. Haline bakılırsa senin için de çok girecek gibiyiz."
"Sen bir de karşı tarafı gör"
Gülüştük. Uzun süre sessizlik oldu.
"Theo"
"Efendim"
"Daha çok şey öğret bana"
"Korkuyorum Liam"
"Neyden"
"Sana zarar gelmesinden. Öğrendiklerinin seni korkutmasından"
"Korkmam. Sen de korkma. Yanımda olduğun sürece ben de senin yanında olurum."
"Biliyorum" deyip yutkundum.
Onu eve bırakmamı istedi. Beni de çağırdı. Onu yalnız bırakmak istemedim. Yanında kalmak bana da iyi geliyordu.
[Liam]
Eve geçince çantaları odaya atıp mutfağa geçtik.
"Acıkmışsındır" diyerek dolaptaki yemekleri ısıtmaya başladım.
"En son ne zaman yemek yediğimi hatırlamıyorum"
"Kurt adam olunca insani ihtiyaçlar da yok oluyor sanırım"
Yemekleri tabağa koydum. Oturduk. Konuşacak o kadar şey varken suskun kalmayı seçmiştik.
"Mmm. Bunlar hayatımda yediğim en güzel yemek olabilir." dedi içtenlikle.
"Bu kadar övgü geleceğini bilseydim ben yapardım."
"Yok almayalım"
"En sevdiğin yemek ne Theo?"
"B-ben bilmiyorum. Favori seçecek kadar farklı yemekler yemedim" dedi, sesi titremişti. Devam etti. "Hep kendi yemeğimi kendim yaptım"
"Ailen hayatta mı" diye sordum kendime kızaraktan. Aniden korkunçça sormuştum. İçimden kendime küfür ettim. Eğer öyleyse acısını tazeliyordum.
"Evet hayattalar" deyince rahatladım ama sonrası beni yıkmıştı..
".. hayattalar ama sanki onların çocuğu değil gibiyim."
Anlatmak istiyordu ama konuşamadı. Ne söyleyeceğini bilemedi. Ben de üstelemedim. Kendimi gerçek bir aptal gibi hissettim konuyu bilerek olmasa da buraya çektiğim için. Birden gözünden yaşlar süzülmeye başladı. Elimle nazikçe gözyaşlarını sildim. Onu ağlarken görmek çok garipti. Her ne kadar hassas noktaları olsa da onu çok güçlü biri olarak görüyordum. Ve sanki güçlü insanlar ağlayamazmış gibi saçma bir hisse sahiptim. Duygularının onu böyle bir karmaşaya sokması, yanımdayken ağlaması olanaksız gibi geliyordu. Şimdiye kadar onun yanında hep ben güvende hissediyordum. Hep o beni koruyordu. Onun da benim kadar zayıf olduğunu bilmek her ne kadar üzse de duygularını bana açması bana güvenmesi sevindiriciydi. O da benim yanımda güvende olduğunu hissediyordu. Gözlerine baktığımda zayıf bir Theo gördüm. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Bir anda sarıldım. Sımsıkı sarıldım. O an biraz olsun güçlü hissetmesini sağlamak için sımsıkı sarıldım. Gözyaşları boynumu ıslatıyordu ve kalbimi de delip geçiyordu. Derin bir nefes alıp toparlandı. Bırakmak istemedim kollarımı ama yavaşça indirdim. Yemek yiyecek iştahım kalmamıştı. Onun da öyle. Odama çıkmayı teklif ettim. Konuyu dağıtmak adına sorular sordum. Kendim hakkında yeni şeyler öğrendim. Dönüşümle ilgili, diğer doğaüstü türlerle ilgili..
Hava kararmaya başlayınca Theo gitmesi gerektiğini söyledi. Hazırlanıp çıktı. Bense pencereden onu izleyerek kaldım. Odada dönmeye başladım. Artık başım dönüyordu. Sandalyeyi çekip masaya oturdum. Masanın üzerinde bir kağıt parçası duruyordu. Theo'nun telefon numarasıydı bu. Sabah benim için bırakmıştı. "Bir şey olursa yazabilirsin" diyerek.
Bir şey vardı evet. Nasıl olduğunu merak ediyordum. Derin bir nefes çekerek ilk mesajı attım.
"Theo, uyudun mu"

Who am I  [Thiam]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin