Bölüm: 10

214 22 8
                                    

[Theo]
Uyandığımda Liam yanımda kaybolmuş bir bebek gibiydi. Uyanması için beklerken yüzünü inceledim. Gözleri dudakları tüm detayları kusursuzdu. Ona beslediğim duyguların aynısı hissetmek mutluluk vericiydi. Hatta onun da bunu anlaması..
Gözlerini açtığını görünce "Günaydın küçüğüm" diye karşılık verdim.
"Günaydın" der demez odamın kapısı açıldı.
'Kahretsin kilitlemeliydim' diye geçirdim içimden çok geç olmasına rağmen. İçeri babam girmişti. Girmek değil dalmaktı bu. Liam korkuyla kafasını yastığa gömdü.
"Theo. Şaşırtmıyor tabiki. Yine bir erkekle yatıyor. Gülünç-"
"Çık odamdan"
"Babanla konuşuyorsun haddini bil"
"Bir kere babalık yap o zaman da defol odamdan." diye bağırdım ve kapıyı üzerine çarptım. Liam korkmuş gibiydi.
"Gelmemeliydim özür dilerim" diyerek yataktan kalkıp üzerini değiştirdi.
"Hayır hayır hayır. Asıl ben özür dilerim. Babam homofobik ve pisliğin teki. Ondan bir kez daha nefret ediyorum" diyerek Liam'a sarıldım. "İyi ki burdasın küçüğüm"
"Bize gidelim ve kahvaltı edelim olur mu"
"Seni kendi evimden aç göndereceğim için aptal gibi hissediyorum kendimi"
"Sence tek derdim bir şeyler yemek mi gerçekten Theo? Seninle bir şeyler yapmak istiyorum hepsi bu. İstemezsen gelme kendim gidebilirim. Sandığın kadar da küçüğün değilim"
"Küçüksün çünkü tişörtümün içinde kaybolmuşsun. Üzerimi değiştireyim gidelim"

[Liam]
Birlikte bizim eve gitmek için çıktık. Theo arabasıyla gitmeyi teklif etmişti ama hava alıp yürümek istediğimi söyledim. Yolda suskunca birbirimize baktık sadece. Ne konuşacağımı ne diyebileceğimi bilmiyordum. Eğer dünden konu açılırsa ne cevap vereceğimi de bilmiyordum. Bir şekilde konuyu açmalıydım.

"Baban" deyip sustum.
Hayır hayır konuyu böyle açmamalıydım.
"Hep böyleydi" dedi.
"Bunu sormak istememiştim lütfen konuyu kapatalım olur mu. Ahh çok açım. Umarım iyi bir aşçısındır"
"Hayır iyi bir aşçı değilim. Ama seni güzel bir yere götürebilirim."
"Hayır ben sana güzel bir kahvaltı hazırlayabilirim."

Dün söylediklerinde pişmanlığı var mı bilmek istiyordum ama konuyu açmak için cesaret edemedim. Geride kaldığım için adımlarımı hızlandırdım ve elimin dışını Theo'nun eline sürttüm. Gözlerini ellerimize çevirdi ve muhtemelen elinin dışını gıdıklamaya devam eden elimi tuttu. Parmaklarımı parmaklarının arasına geçirmesine izin verdim. Cevabımı, ona soracağım bir sorudan daha iyi aldım. Gözlerini ellerimden gözlerime kaydırdı. Sorun yok der gibi göz kırptı.

Eve yaklaşırken kulaklığını takmış bir şekilde karşı yönden Hayden'ın yürüdüğünü gördüm. Elimi aniden geri çektim. Theo bana döndüğünde sebebini açıklayamadan Hayden önümüzde durdu. Pekala zaten bir sebebi yoktu. Sadece panik olmuştum ve o an kimsenin bizi öyle görmesini istemezdim.

"Hey selam" diyerek kulaklığını çıkardı.
İkimizden de cevap alamayınca konuşmaya devam etti.
"Liam. O gün düştüğümde beni revire götürdüğün için teşekkür edemedim."
Hayır hayır bunun konusu şu an açılmamalıydı. Theo'yu yemekhanede unuttuğum gün. Tanrım bu kız neden hep karşıma çıkmaması gereken zamanlarda karşıma çıkıyordu ki.
"Önemli değil gerçekten"
"Hoşçakal" diyerek boynuma sarıldı ve Theo'ya da el sallayarak uzaklaştı.

Theo'nun bakışları başka tarafa yönelmişti. Yeniden elimi tutmasını bekledim. Tutmadı ve haklıydı. Çektiğim eli neden yeniden tutsun ki. Kötü düşünmesini istemediğim için konuşmak istedim. Ne açıklayacaktım ki. Bıraktığım eli yeniden tuttum. Güvende hissettiriyordu. Dolunayda acımı dindirmeye çalışırken nefesimi kesmesi gibi. Bu sefer elini geri çeken oydu.

"Eğer utanıyorsan bunu yapmaktan"
"Özür dilerim Theo. Sadece kimsenin görmesini istemedim. Bu benim için yeni bir şey lütfen anla."
"Sevgili olduğumuzu bilmeleri senin için problem mi?"
"İnsanlar neden böyle düşünsün ki. Sevgili miyiz bilmiyorum bile-"
"Hey benim bir işim vardı gitmem gerek. Sen kahvaltını yapabilirsin. Görüşürüz"
Bir şey dememe fırsat vermeden hızlı adımlarla yanımdan ayrıldı. Theo diye seslendim ama arkasını dönmedi.
Ne dedim ki. Sevgili değiliz dedim. Tanrım! sevgili değiliz dedim. Dünden beri öpüştük ona sarılarak uyudum elini tuttum ama saçma bir teklif mi bekliyordum. Tam bir aptalım. Kendimi koşarak eve attım. Anneme seslendim fakat evde yoktu. Açlıktan bayılmak üzereydim. Umursamadan kendimi yatağa attım. Aptal Liam diye düşündüm. Bir işi olmadığından emindim. Evine gitmeli miydim? Hayır babası beni yine görürse Theo için iyi olmazdı. Mesaj atmalı mıydım. Sanırım en iyi fikir buydu.

L: Theo
Özür dilerim 13.45pm

Dakikalar geçti ama görmedi. Ne cevap verecekti ki. "Tamam Liam affettim" diyecekti. Kafamı yastığa gömdüm.

L: Lütfen beni görmezden gelme 14.20pm


Gece yarısı olduğunda mesajlarımı gördü fakat cevap vermedi. Çok mu kızgındı. Neden beni umursamıyordu ki.

Gözlerimi araladığımda annemi başımda gördüm. Endişeli bakıyordu. Uyandığımı görünce yanıma yaklaştı. Elini alnıma koyduğunda ateşimi ölçtüğünü anladım. Zaman kavramını yitirmiştim. Kaç saattir yatıyordum.

"Tanrım şükürler olsun ateşin düştü."
"Anne günlerdir yoktun."
"Hastanenin bu aralar yoğun olduğunu biliyorsun canım. Basit bir salgın var ve sanırım sen de yakalanmışsın. Günlerdir nöbetteyim. Eve de hep sen okuldayken uğrayabiliyordum. Kendini nasıl hissediyorsun?"
"Sadece üşüyorum."
"Saatlerdir uyuyorsun yemen için bir şeyler getirdim. Hastaneye dönmem gerekiyor ama seni yalnız bırakmak istemiyorum."
"Orda sana ihtiyaçları varsa gitmelisin anne. Emin ol iyiyim. Bir arkadaşımı çağırırım yalnız durmam."
"Pekala teşekkürler Liam. Seni seviyorum. Gelirken ilaç getireceğim."
"Ben de seni seviyorum. Görüşürüz."

Annemi aylardır günde bir saat görebiliyordum ve yine gitmesi gerekiyordu. Yalnız durmam diye yalan söylemiştim. Çünkü çağırabilecem kimse yoktu. Theo'yu çağırmayı düşündüm ama mesajlarıma sadece görüldü atıyordu. Onu çağırmak için doğru zaman olmadığını düşündüm. Belki de umrunda bile olmazdım. Mason'a hasta olduğuma ve okula birkaç gün gelemeyeceğime dair mesaj atıp dinlenmek için gözlerimi kapattım.

Who am I  [Thiam]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin