Bölüm: 7

405 32 6
                                    

L: Theo,uyudun mu
'Ahh hayır çok mu salakça oldu. Uyudun mu? Uyuduysa evet mi yazmasını bekliyorsun.'
Kendime kızarken çoktan cevap gelmişti bile.
T: Sen kimsin
E tabi o mesaja bu yazılırdı. Saat gece 12de sapık gibi ismimi bile yazmadan uyudun mu yazmıştım
L: Liam
T: Malesef kolay kolay uyuyamıyorum
L: Neden
T: Evdeki bağrışmalardan olsa gerek
Her günü böyle mi geçiyordu? Böyle birisi nasıl bu kadar güçlüydü. Kendini unutup nasıl bana yardım ediyordu.. Bu düşünceleri aklımdan kovamadım. Anlasana aptal Liam. Herkes senin gibi korkağın teki değil. Umarım konu ailesine yine gelmez diyerek mesajımı gönderdim.
L: Seni merak ettim
    Nasılsın
T: Daha iyiyim
L: İyi olmana sevindim
T: Teşekkür ederim
L: Ne için
T: Bana güç verdin.
   Sarıldığın için
   İyi geldi
Böyle bir his yaşamamıştım daha önce
O an iyi ki tereddüt etmeden ona sarılmıştım. Bunun için resmen teşekkür etmişti. Üzerimdeki tüm saçma düşünceler yükü bu mesajla gitmişti.
L: Teşekkür etmene gerek yok
    Hatta biliyor musun
    Bana da çok iyi geldi
Kendime inanamayarak aklımdakileri ona yazdığımı farkettim.
Uzun süre son mesajım öylece kaldı. Ne düşünüyordu aceba. Aklından ne geçmişti. Birkaç dakika sonra mesaj attı.
T: Sen nasılsın
L: İyiyim:)
T: İyi geceler
L: Sana da iyi geceler
Son mesajımın bu olmasını istemedim ve son kez aklımdan geçenleri yazdım.
L: Güçlü kal olur mu
    Ne olursa olsun
Cevap bekledim ama gelmedi. Kim bilir ne yapıyordu, ne duyuyordu. Birden koşarak mutfağa indim..
...
Ertelediğim alarmın yeniden çalmasıyla zıplayarak uyandım. Bir an önce okula gitme isteğiyle üzerimi giyinip kapıyı çektim. Bisikleti o kadar hızlı sürüyordum ki yine düşmemek için dua ederek pedal çevirdim.
  Sonunda öğle yemeği saati gelmişti. Yemekhaneye koşarak indim. Theo'yu aradı gözlerim. Yalnız başına bir masada oturuyordu. Yemeğimi alıp hızlıca karşısına oturdum.
"Liamm. Dönüşmeyle ilgili bir şey yaşamadığını umuyorum"
"Teşekkür ederim ben de iyiyim"
"Ah özür dilerim. Panikle karşıma oturunca bir şey oldu sandım"
"Hayır olmadı. Hem biliyor musun artık pençelerimi istediğim zaman saklayabiliyorum. Öğrettiğin gibi"
Tam cevap verecekti ki bir şey unuttuğumu farkettim.
"Theo bekle bir dakika beni. Sakın hiçbir yere ayrılma"
[Theo]
Panikle masaya oturup panikle kalktı. Söylediği gibi hiçbir yere ayrılmadım. Beş dakika geçti. On dakika geçti. Yarım saat geçti hala bekledim. Bir saat olmuştu artık. Ders zili çaldı hala bekledim. Kimse kalmayana dek. Yalnız başıma orda oturdum.
  Ertesi sabah okula geldiğimde Liam'ı dolabından kitaplarını alırken gördüm. Yüz yüze geldik. Hızlıca sınıfa doğru koştum. O da arkamdan geldi. Sessizce sırama oturdum kitaplarımı çıkarmaya başladım. Liam sınıfa girince gözleriyle beni aradı. Koşarak yanıma geldi.
"Ben ben çok özür dilerim Theo. Sana yemin ederim gelicektim."
"Saatlerce bekledim. Sırf yerinden ayrılma dedin diye.. Beni unutacak ne olmuş olabilir."
Farketmeden sesim yükselmişti. Onunki ise ağlamaklı bir tondaydı.
"Sana kek yapmıştım. Onu getirmeye gidiyordum. Hayden'ı gördüm düşmüştü ona yardım etmek için revire götürdüm. Sonra da seni orda tamamen unuttum. Hepsi benim aptallığım"
"Sonra konuşalım mı Liam."
"Nasıl istersen. Ama yemin ederim masadan kalkarken düşündüğüm tek şey seni gülümsetmekti."
Son cümlesini söyleyip sınıfımdan çıktı. Beni orda unutmuştu. Çıkışta ise onu Hayden ile görmüştüm. Zihnimdeki düşünceler durmak bilmiyordu. Ve bana kek yaptığını söylemesine takılı kaldım. Gerçekten beni düşünmüştü. Bir gün öncesinde evindeki yemeği lezzetli buldum diye beni yine sevindirmek istemişti. En son 9 yaşımda yediğim şeyi bana kendi elleriyle yapmıştı. Yalan söylemediğini bilsem de ona kırılmıştım. Öğlen saatinin gelmesini bekledim. Sinirim geçer ve belki konuşmak isterim diye düşünmüştüm.
   Zilin çalmasıyla bahçeye çıktım. Basketbol topu önüme düştü. Kafa dağıtmama yardımcı olacağını düşünerek oyunun ortasına daldım.
[Liam]
Bankta boş boş oturalı on dakika olmuştu ama üç saat geçmiş gibiydi. Basketbol oynayan Theo'yu izledim. Konuşmak istiyordum soğuk yapıyordu ve onu da anlıyordum. Tam bir aptallık yapmıştım. Son zamanlarda hayatımdaki en önemli kişiye bekle deyip bırakıp gitmiştim. Benimle konuşacağını elbet biliyordum. Beni böyle bırakmazdı o. Kendimi bulmamda yardım edeceğine söz vermişti. Ama yine de korku kaplıyordu içimi. Ya onu bir daha gülümsetemezsem..
  Koşmaktan nefes nefese kalıp terlemişti. Yine de durmuyordu. Mola verir diye bekledim ama kendini daha da zorluyordu. Sinirliydi ve bunu hırsından anlayabilmiştim. Bacaklarımı titreterek bekledim kenarda. Daha fazla duramadım. Sahaya girip kolundan tuttum. Oyunun dışına çıkardım. Nefes nefese kalmıştı. Ama yavaşça nefesi düzeliyordu. Eğer onu çekmeseydim bayılana kadar devam ederdi. "Bekle" dedim yine aptalca. "Alışkınım" diye cevap verdi. Bir şişe su alıp yanına oturdum. Terlediğini görünce de hırkamı çıkarıp üzerine koydum. Sessiz kalması canımı acıtıyordu. Birden içimde tuttuğum sesim yükseldi.
"Kız bana Theo. Bağır çağır söv her şeyi hakettim. Ama yeter ki yüzüme bak. Beni yalnız bırakma. Hırsını böyle atma. Vur istersen. Dönüş güçlen canımı yak. Ama susup da benden uzaklaşma. Annem dışında hayatımda değeri olan tek insandan uzak bırakma beni. Ya da söyle bir daha konuşmayayım. Yanına bile uğramayım istersen. Adını bile unuttur. Sen de benim adımı unut. Ama söyle. Gözüme bakarak 'Liam git' de öyle gideyim. Sessiz kalma yeter ki Theo. Bir şey söyle lanet olsun adımı söyle"
"Hayır"
"Neye hayır"
"Gitme. Seni koruyacağıma söz verdim. Seni inciteceğimi bildiğim için sustum bugün. Canını acıtmak istemiyordum çünkü. Ve bir daha sakın. Sakın adımı unut deme."
  Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Hıçkırarak ağlamamak için zor tuttum kendimi. Ellerini yanaklarıma koydu ve gözyaşlarımı sildi. Kafamı kollarının arasına alıp sardı. Hırkamı da geri üzerime verdi.
"Küçücüksün asıl sen üşüme." dedi titrek ses tonuyla.
"Terlemişsin ama"
"Alışkınım"
"Bir daha sakın alışkınım deme. Özür dilerim. Özür dilerim. Seni üzdüğüm için."

Who am I  [Thiam]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin