İlahi bakış açısıyla:
Fırat koltukta rahatsızca kıpırdanıyordu. Karşısında duran kadına bakmak istemiyordu. Sanki kadın onu biliyor gibiydi, yaralarını, acılarını, sakladıklarını... Onun gözlerine bakmaktan kaçınmalıydı. Bunca sene içinde saklayıp dağ ettiklerini tanımadığı bir kadına bakınca görmek onu hem ürkütmüş hemde sinirlendirmişti.
Uzun kirpikleri ve yeşil gözleriyle uzun uzun baktı kadın Fırat'a. Boğazını yavaşça temizleyip
-Fırat.. seni dinliyorum.
Genç adam gözlerini kadının ela gözlerinden çekti ve yanında oturan kadına baktı. Ah Dılda... Onun nefes alma nedeni bu kadındı. Hayatı mahvolmuştu. Ama o...
Derin bir nefes alıp yutkundu.
-Önce güzel bir olayla başlayayım. Sonra anlatayım.
Genç adamın sözlerinden sonra iki kadın da gerildiler. Dılda onu böyle durgun ve dolu gördüğünden, Petek karşısındaki harabeden haberdar olmasından. O bu işi o kadar yürekten yapıyordu ki inancı tamdı. Hisleri ve tahminleri onu yanıltmazdı.
-Hayatım tepetaklaktı. Günlerim berbat geçiyordu. Ilginctir ki 8 yaşında bir çocuk olmama rağmen huzurlu hissettiğim tek bir yer vardı. O gün çocuklar dışarıda misket oynuyordu. Boran da oradaydı. Ben geldigimde çocuklar toplandılar gitmek istediler. Boran kuzenim olsa da beni sevmezdi. Çocuklarla konuşur benimle oynatmazdı. Onların beni hep aralarına alacağını düşünürdüm. Ama hiç olmadı. Üzgün adımlarla sokakta yürürken beyaz elbiseli papatya taçlı bir kız gördüm. Benden küçüktü. Merakla arkasından gittim. Niye yaptım bilmiyorum. Ama gittim işte. O bir mezarlığa girdi. Bende girişinde baktım ona biriyle muhabbet ediyor gibiydi. Yeşil gözlerinin içi parlıyordu. Ellerini heyecanla savuruyordu.
Yüzü gülümsedi genç adamın. O anlar gözlerinin önündeydi şimdi. Yanında gerilmiş o kadını fark etmiyordu bile.
-Ben uzun zaman sonra gözlerime ulaşan bir gülümseme ulaştırdım belkide. Onun o çocuk, onun o masum , heyecanlı ve sevecen hali benim için o kadar farklıydı ki. Sonra o gitti. Ben gittim. O gece hiçbirşey olmadı biliyor musun Petek? Her gece olan o işkenceler, o dayaklar... Hiçbirşey olmadı. Sonra yine o kızı izledim, yine birşey olmadı. Sanki onu gördüğüm gün bana bir nimetti. Geceleri sinirlenen babamın beni uykumdan uyandırıp dövmesi yoktu. Yada sırf karanlıktan korkuyorum diye beni siyah boyalarla boyanmış bir odaya kapatmak yoktu. Aç bırakmak, kemerle dövmek... Bu dayaklardan sonra olan şey neydi biliyor musun Petek. Başıma oturup ağlıyordu. Gözlerime bakıp içli içli ağlıyordu. Benim hayatımda öğrendiğim ilk kural neydi biliyor musun? Gözyaşlarını kimsenin görmesine izin verme. Ben ağlarsam daha çok dayak yerdim. Erkek adam ağlamazdı. Öyle derdi o adam. Halbüki erkek adam el kadar çocuğu döverdi, annesine gözünün önünde tecavüz ederdi, o erkek olurdu ama ağlayan adam olmazdı . Ağlarım diye daha çok döverdi. Herneyse Petek. Soruna cevap vereyim. Birgün..
Yutkundu genç adam. Sağ kaşı seğiriyordu. Yüzü o kadar ifadesizdi ki... Iki kadın öğreneceklerinden korkuyordu şimdi. Kaldıramamaktan... Genç adam konuşmaya başladı yeniden.
-Birgün okuldan erken gelmişim. Konağın önünden bağırma sesleri geliyor. Ne olduğunu anlayamadan içeri girdim. Hayatım boyunca sesi belli bir düzeyin üzerine çıkmayan annem o gün yeri göğü inletiyordu. Merakla ve korkuyla merdivenleri çıktım. O adam annemi yere atmış boğazını sıkıyor ve ona sahip oluyordu. Yaşım 12. Karşılaştığım şey... sonra elini arkasına attı. Şöminenin içinden közleri düzeltme amacli olan demiri aldı. Bacakları açık olan annemin bacak arasına bastı. Gözlerini kırpmadan, korkuyla... ben dilimi yutmuş gibi ona bakarken annem yeri göğü inletirken yeniden sahip oldu o haldeki kadına. Ne bir adım gidebildim, ne bir adım kaçabildim. Kilitlenmiştim . Gözü dönmüş gibi bağırıp "demek ona gittin ha. Demek ona gittin. " Bundan başka birsey demiyor, hunharca , hıncını alırcasına üzerinde hakimiyet kuruyordu.
Dolu gözleriyle yutkundu Fırat. Bunları anlatmak onun için diri diri gömülmek gibiydi.
-Annem o gün odadan çıkamadı. Ertesi gün ve 3 gün daha çıkamadı. Benimse gözlerimin önünden onun kana bulanmış bacakları gitmiyordu. Annem 1 hafta sonra çıktı odadan. Ilk kez bana seslendi. Fırat gel dedi. Ben adımı onun ağzından duymakla bile heyecandan delirecek duruma geldim. Odaya gittim beni sandalyeye oturttu. Sonra yanağımı okşadı. Bir anda beni bağladı. Ben ona dolmuş gözlerle bakıp, "neden "diye sorarken sadece gülümsüyordu. Eline bir halat aldı. Dibime bir sandalye koydu. Halatı odanın avizesinin asılı olduğu demire bağladı. Yürüyemiyordu Petek biliyor musun? Adam ona öyle bir işkence etmişti ki, annemin gitme ihtimali onu öype delirtmişti ki yürüyemez hâle getirmişti onu. Ona bakarken olaylari kavramaya çalıştım. Zihnim tehlike çanlarını çalalı çok oluyordu. Yanağımı sevdi ve bana ilk kez uzun bir cümle kurdu.
İstemediğim bir adamın , istemeden olan çocuğusun. Yınede senin annenim ben. Öl ama yine de bu lafımı unutma Fırat. Sevdiğin bir kadınla evlen, ama asla seni sevmeyen bir kadını yanında tutma. Paranı iyilik için harca, insanların hayatını satın almak için kullanma. Bu hayatta ekmek olmasın, su olmasın, sevgi olsun yeter. İnan bana bir kadının gözlerinin içinde nefes de alabilirsin, nefessiz de kalabilirsin... Sadece sev, sevil.
Adam sözlerini Dıldaya bakarak söyledi. Anlasın istiyordu.
-Sonra sandalyeye kalktı. Yüzüme baktı ve"Baban olacak adama ondan nefret ettiğimi söyle, bu sandalyeye beni o çıkardı. " Aglayıp yalvardım. Yapma anne dedim. Söz gözünün önüne gelmeyeceğim, karsnlik odada ağlamayacağım, derlerime de çalışacağım, babam dövünce de ağlamayacağım söz. Ama beni dinlemedi Petek. Gülerek sandalyeyi itti . Sonra gözlerimin önünde astı kendini. Herkes annem odaya kapandığından kapıyi bile çalmazdı. Benim haberim olmadan kapıya yemek bırakırlardı. Ben o cesetle kaç gün kaldım biliyor musun? 3!. 3 gün boyunca aç, susuz, gözümün önünde annemin çürümeye yüz tutmuş cesedi, odada ağır bir kokuyla başbaşa kaldım.
Hayatım hiçbirzaman eskisi gibi olmadı. Bir daha o kızı görmeye gitmedim. Yemin ettim. Annem gibi olmayacağım diye. O kendi aşkı yolunda öldü. Babam kendi aşkı uğruna öldürdü. Olan bana oldu. Aşık olmayacak, o lanete bulaşmayacaktım. O yaşta o kızı niye görmedin desen? Petek o zaman bile öyle kapılmıştım ki ona. Devam edersem babam gibi yakıp yıkacaktım. Yine de o papatya taçlı kıza tapıyordum resmen. Ibadetim olmuştu o. Onu günün çoğu saatinde düşünüyordum.
Iki kadın da birbirine baktı. Dılda duyduklarınin ağırlığı altı da bir kene gibi ezilmiş, Petek farkettiği gerçeklikle nasıl başa çıkacak bilmediği için.
Petek Fıratta ileri derecede kişilik bozukluğu olduğunu fark etmişti. Bir anda yükselip hemen duruluyordu. Yine de onu demek için bunu yapmak zorunda olduğundan konuşmaya başladı.
-Ya şunu anlamadım. Dılda bu Boran bana anlattığın Boran mı? Bildiğimiz?
Fırat öfkeyle ayağa kalktı
-Ne demek bana anlattığın!
Kara gözleri daha da kararmış, yüzü seğiriyordu. Bir anda oturup durgunca yere baktı. Önundekimasaya bir yumruk daha attı ve
-Onu seviyorsun? Hâlâ?
Şimdi gözleri doluydu. Dıldaya bakıp başıyla dışarıyı işaret etti Petek. Dılda ağır adımlarla bahçeye çıktı. Cebinden sigarasini alıp titreyen parmaklarıyla yaktı.Petek konuşmaya başladı.
-Fırat Dıldayı en çok hanginiz seviyorsunuz.
Üzgün yüz ifadesi anında dağılan adama şaşkınlıkla baktı Petek. Cevabı ise onu daha da şaşırttı.
-Hepimiz.
Oylayın lütfennn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionDimdik duran, intikam aleviyle tutuşan bir kadın, Yalancı insanlarla dolu bir hayatta, Daha ne kadar kendini koruyabilir?