KARA KARTAL

229 98 142
                                    

Yıllardır peşinde olduğum büyükbabamı bulmak için tek başıma ormana gitmeye karar verdim.Yağmurlu bir ilkbahar akşamında etrafta büyükbabamı arıyordum. Yağmur taneleri gözlerimi buğulandırıyordu. Sağa sola yalpanarak yürümeye devam ettim. Aniden gelen silah sesiyle irkildim. Hayatımda ilk defa silah sesi duyuyordum. Beni gören birisi olur da beni öldürür diye korktum. İçimdeki korkuyu bir kenara atıp sesin geldiği yöne doğru gittim. Konuşmalarına kulak verdim. Hafif tıknaz olan adam;

-Patron KARA KARTAL'I yakaladım. Ne yapmamı istersin? (Dedi)

Patron dediği adama baktığım zaman iki insan büyüklüğündeki kasları, siyah saçları ve bir çift yeşil gözleriyle tam karşımda duruyordu. Saklandığım için beni görmüyorlardı. Ama yine de korkuyordum. Özellikle de patron dediği adamdan. Patron dedikleri adam konuşmaya başladı.

-Ellerini kollarını iyice bağla ve evine kitle onu. Birkaç güne leşini almaya geliriz.

Hafif tıknaz olan adam ;

-Emredersin patron. (Dedi)

Konuşmaları bitince patron denilen adam ormanın içine doğru ilerledi ve bir süre sonra gözden kayboldu. Onun gitmesiyle rahat bir nefes aldım. Kendimi bir anda düşüncelerin arasında buldum. Kara Kartalda kimdi?  Düşüncelerimle boğuşurken yağmur şiddetini artırmaya başladı. Öyle bir şimşek çaktı  ki yer yerinden oynadı. İçimdeki iyilik meleği Kara Kartala yardım etmemi söylüyordu. Hem böylece kurda kuşa yem olmadan, bu geceyi sağ salim atlatabilirdim. Buraya gelmemin bir amacı vardı. Amacım... Düşünmeyi bırakmak zorunda kaldım. Çünkü o iki insana büyüklüğündeki vücuduyla bana doğru geliyordu. Ayının sesine benzeyen kalın ve hırçın olan sesiyle;

-Hey sen oradaki küçük fare?!!?! (Dedi)

Demesiylede kalmadı koşmaya başladı. Benim de tek çarem kaçmak oldu. Kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu. Hemen saklanmam gerek yoksa benim sonumda Kara Kartal gibi olabilir. İlerdeki çalılıkların arasından yaşlı bir adam çıktı. Sesindeki telaşı dışa yansıtarak

-Buraya gel AYŞE NAZ. (Dedi)

Sanki beni oraya çivilemişlerdi. Ne ileri gidebiliyorumdum. Ne de geri gidebiliyorumdum. Yaşlı adam beni tuttuğu gibi koşmaya başladı. Ben de onunla birlikte koşuyordum.Beynim benden habersiz çalışmaya başladı ve sonra gözümün önüne belli bir sima geldi. Bu elini tuttuğum adam benim büyükbabamdı.Resmen onu yerde ararken gökte buldum. Arkamızdaki adam yani iki insan büyüklüğündeki patron bizi elinden kaçırdı. Doğrusu ben de hayret ediyordum. O iki insan büyüklüğündeki vücuduyla nasıl hareket ediyor diye. Patron denilen adam fazla zeki olucak ki bize ateş etmişti.Büyük babam beni korumak için önüme geçmeye çalışmıştı. Ama başarılı olamadı.Çünkü ben ikimizde uçurumdan aşağı attım. Uçurumun sonunda ne olduğunu bilmiyordum. Ama deniz olması için dua ettim. Param pinçik olmaktan son anda kurtulduk.Ama bu ölmekten kurtulduğumuz anlamına gelmiyor. Çünkü biz kendimizi KARDENİZ'İN HIRÇIN SULARINA bırakmıştık. Gerisi takdiri ilahi. O sırada aklıma bir dize şiir geldi.

Karadeniz'in derin suları
Derin derin insanları
Hak teala kaderimiz böyle yazmış olmalı
Bu topraklara can feda olmalı

KARA KARTALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin