KORKULUK

89 43 76
                                    

Tahminime göre yarım saattir denizin içindeydik. Ama bir türlü büyükbabamı bulamıyorum. Vücudumun her yeri uyuşmaya başladı. Denizden çıkmak zorunda kaldım. Denizden çıktığımda şok oldum. Büyükbabamı tam karşımda duruyordu. Koşarak ona sımsıkı sarıldım. O da bana sımsıkı sarıldı. Bu anın hiç bitmesini istemiyordum. Ne olduğunu anlamadan beni yere attı. Vurmaya başladı. Aslında bana vurmuyordu. Sadece vuruyormuş gibi gösteriyordu. Ben de ağlamaya başladım. Sonra bana doğru yaklaştı ve elimi tuttu. Elimin içine kağıdı bırakırken göz kırptı ve seni seviyorum Ayşe Naz İstanbul'a geri dön dedi. Ardından suratıma tokat attı. Canım çok acımıştı. Büyükbabamı arkasına bakmadan gidiyordu. O da biliyordu arkasına bakarsa gidemeyeceğini. Büyükbaba dur diyip kolundan tuttum. Sonrada ona dönüp konuşmaya başladım.

-Fuzuliye sormuşlar:
"Sevmek mi daha güzeldir sevilmek mi?" "Sevmek" demiş;
"Çünkü sevildiğinden hiçbir zaman emin olamazsın" (Dedim)

Başım dönmeye gözlerim kararmaya başladı. Bir süre sonrada bayıldım. Bayılmadan önce tek bir şey hatırlıyorum. Büyükbabam benim ellerimi tutup yanağımdan öptükten sonra bana:

-"Her şeyin bir sebebi vardır Ayşe Naz. Bütün bunları seni sevdiğim için yapıyorum. Lütfen bana kızma." (Dedi)

Karanlıktayım etrafımda hiçbir şey yok. Aniden büyükbabam geliyor ve bana sarılıyor. Ama biri onu zorla götürüyor. Bir anda ayağa kalktım. Nefes nefeseydim. Gördüğüm şeylerin şokunu atlatamamıştım bir türlü. Rüyamda gördüğüm şey beni çok etkiledi. Rüyamda gördüğüm gibi ya gerçekten büyükbabamı biri götürdüyse. Büyükbabamın başına bir şey gelmiş olmalı. Yoksa o asla beni bırakmazdı. Uyandığımı farkına daha yeni vardım. Derin bir nefes alıp verdim. Büyükbabamın verdiği kağıt hala elimdeydi. Kağıtta şöyle yazıyordu;

Kemerkaya mah. Boztepe cad. (Yarın saat 19:00)

Bu ne anlama geliyordu?Adres olduğu belli ama oraya gitmem mi gerekiyordu? Kafamda ölçüp tartıktan sonra oraya gitmeye karar verdim. Ormandan çıkmak için ayağa kalktım. O sırada birinin beni izlediğini fark ettim. Şu anda savunmasızdım. Ayakta bile zor duruyordum. Yanından geçmeye karar verdim. Onu sanki görmüyormuş gibi yaptım. Sonrada üstüne atlayıp boğazına yapıştım. Aman Allah'ım dedikten sonra beni gülme krizi tuttu. Bir süre sonra sinirden gülmeye başlayıp korkuluğun başını koparttım. Gerçekten çok kötü bir durumda olmalıyım. Çünkü korkuluğu insan sanmıştım ve bu da yetmezmiş gibi kafasını kopartmıştım. Bu halime son bir kez daha gülüp korkuluktan da özür dileyip onun yanından ayrıldım. Bu geceyi ormanda geçirmek aptallık olurdu. Bu yüzden var gücümle koşmaya başladım. Artık dayanamayacağım düşünmeye başladığım zaman tek tük de olsa evler gözükmeye başladı.Okuduğum kitaplardaki gibi evlerin kapısını çalıp "Tanrı misfari kabul eder misiniz?" diyemezdim. Çünkü ailen nerede, nerede oturuyorsun gibi sorular soracaklarına adım kadar emindim. Gözlerime boş olan pazar yeri takıldı. Orada geceyi geçirecektim.Bir süre ağaçların arasında insanların gitmesi için bekledim. Etrafta kimse kalmayınca boş olan pazar yerine gidip uyumaya çalıştım. Sabah kimse uyanmadan uyanayım diye alarm kurmayı başardım. Mucizevi bir şekilde telefonum çalışıyordu. Sabah dört elli beşe alarm kurduktan sonra kendimi uykunun kollarına teslim ettim. Biri beni sürüklüyor. Elimdeki ben ve kolumdaki bileklik olmasaydı ben bile   
kendimi tanıyamayacaktım.Beni sürükleyen adam konuşmaya başladı:

-Seni gidi küçük fare!?! Boyundan büyük işlere burnunu sokmayacaktın. Bir daha gözüme gözükme!!!Yoksa elimde kalırsın. Büyükbabanı da Kara Kartal'ı da unut.

Dayanamayıp ona cevap verdim.

Ama sen beni unutma. Çünkü sana bunun bedelini fitil fitil ödeticeğim.Büyükbabamı da Kara Kartal'ı da unutmama gerek kalmayacak. Çünkü onları kurtaracağım. Sana gelince her insanın hatası olur. Ben de senin hatanı biliyorum. İki saat sonra ne dediğimi anlarsın.
Dedikten sonra kahkaha attım.

Patron denilen adam suratıma tokat atmaya yeltense de ani hareketle kaçtım. Kolumdan tuttu ve:

-Aaa ama darılırım. Sen benim ölene dek misafirimsin. Yoksa unuttun mu?

Yine dayanamayıp cevap verdim.

-Kara Kartal ben de sizi bekliyordum.
Diyip yerden bulduğum taşı kafasına geçirip koşmaya başladım.

Alarmın sesini duyduğum anda anladım ki hepsi rüyaymış.

KARA KARTALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin