Son dersin vermiş olduğu yorgunluk,uyku hissinin gitmiş olmasına rağmen uykuyu arzulamak,eve varmaya az kaldığını düşünerek zorla sabretmek,gözlerinin altında kahverengi halkalar ve kolundaki çantandan çok hayatın sırtına yüklediği ağır yük...Eğer nefes alıyorsanız ve öğrenciyseniz yani Kübra'nın dilinde MEB'in birer piyonuysanız,benim gibi yukarıdaki Müslüm Baba sendromunun semptomlarıyla karşılaşabilirsiniz.Bende bu semptomlarla başı belada olan beynimi kurtarma çabalarımı bir kenara bırakıp Berk'in Edebiyat'la olan imtihanına kafa yormaya başladım.Elimde son on yılın verileri yada ihracat-ithalat tablosu olmadan geldiğimi fark eden Berk'in yüzü düşmüştü.Edebiyat ve Berk...Balığın yanına koyduğunuz yoğurt gibidir,sizi bitirirBende bunları göze alarak girmiştim o kütüphaneye.Beni gördüğüne sevinse bile edebiyat onu geriyordu,matematikle az çok arası olsa da edebiyat dersinde uyuyanlardandı o.Yanındakisandalyeyi çekip oturdum,etrafa bir göz gezdirdiğimde bizim sınıftan üç beş kişi vardı."Hoşgeldin sevgilim"dedi fısıldayarak."Hoşbuldum"dedim gülerek ve bir kitap çıkarttıp koydum masaya.Gülen yüzü kırk yıllık uykudan uyanmışçasına ekşidi kitapları görünce.Bir sayfa açıp paragraflardan birine daldım,pür dikkat konuya yöneldi.Orada öylece çalıştık,saatlerimiz gitse de uykumuz gelsede.Konu bitince akılda kalsın diye bir şiir kitabı çıkardım dolaplardan birinin rafından.Berk'e verdim ve "Hadi kitap falı bakalım,bir sayfa aç da oku"dedim.Dediğimi yaptı,bir sayfa açtı ve okumaya başladı.
"Mısralarına vuslat dizelenen bir şiir bırakıyorum gönlüne.Ötesi aşk berisi sen!"
"Özdemir Asaf"dedim gülerek,bana baktı ve "ağzımdan aldın,inşallah bir gün bende senin ağzından bir kelime alırım" dedi fısıldayark ve kitabı bana uzattı.Elime aldığım kitabı iyice inceledim ve rasgele bir sayfa açtım,kitabın son sayfalarından birini okumaya başladım."Ben aşk nedir bilmem,
Eski kafalıyım,
Bir seni bilirim,
Birde adın geçince sıkışan kalbimi...
~Atilla İlhan~"Sonra ona verdim kitabı,gözlerini kapadı ve sararmış yapraklardan birini açtı.
"Uzaktan seviyorum seni,
Kokunu alamadan,
Boynuna sarılmadan,
Yüzüne dokunmadan,
Sadece seviyorum..."O dizeleri okuduktan sonra bana döndü ve gözlerimin içine baktı ve son dizeyi tekrarladı;"Sadece seviyorum..."Kulaklarıma kadar kızardığımı fark etmişçesine kitabı bana uzattı.Ellerim titreyerek elinden aldığım kitabın bir sayfasını açtım,açtığım sayfadan düşen sararmış yaprağı elime aldım ve okumaya başladım.
"Gitmek istiyorsa bırakacaksın...Gitsin!Aklı sende olmayanın bedeni yanında olsun ister misin?"
"Can Yüce"dedi yine gözlerime bakarak.Şaşırmıştım çün ki hemen söyleyivermişti.Saate baktım,daha kütüphanenin kapanmasına vardı.Karşımızda oturan üç kız kalkmış yerine bizim gibi iki sevgili gelmişti,ama onlar farklıydı.Çocuk ne gülüyor ne de konuşuyordu,sadece kitap okuyan kıza bakıyordu,içtenlikle...Berk'e döndüm,onun gözlerindeyse belirsizlik vardı,en derininden hemde...Belirsizliği çozmeye çalışsamda şüphe çekmemek için oyunu bitirdim ve raftan başka bir şiir kitabı çıkardım.İkimizde kitapları okumaya başladık.Nedense eksik yada farklı bir şey vardı,berk bana baktığında sadece kocaman gülümserdi,bazende hiç tepki vermezdi.Neden onu bana olduramıyordum?Neden hala daha onu görünce bile kızarıyordum?Neden?Neden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZYAŞLARI
ChickLitSözleriyle gözyaşları yarışıyordu adeta...Biri ağızdan diğeri gözlerinden süzülüyordu...