Ege sahte olduğu on metre öteden belli olan şirin bir gülümsemeyle yanına gelen fedailere baktı. Aynı zaman da arkalarından az öncekine nazaran daha insancıl bir şekilde duran Doruk ile bir şeyler döndüğünü anlamıştı.
Hislerine çok güvenmiyordu fakat bu sefer dayak yemeyeceğini anlamak için kahin olmaya gerek yoktu. İçinde bir yanı biraz da olsa korkuyordu fakat Ege kanunları bu korkuyu yansıtmasına asla izin vermiyordu.
Sonunda yanına ulaşan Mert onun kolunu tutup hemen çaprazlarındaki koltuğa oturttu. Sakin sakin ve onun dilinden konuşması gerektiğini bildiği için yüzündeki gülümseme sahte de olsa bozmadı. O sırada tekli büyük koltukta yayılarak oturmuş olan Doruk bu çocuğun inisiyatifine kalmış olduğu için sinirliydi. Bu saçma sevgililik oyunu bittiğinde ağzının ve burnunun şeklini yeniden değiştirmesi gerekiyordu. Yoksa içindeki öfke durulmazdı. Zaten bu sinirle tatlı dilini devreye sokamayacağı için arkadaşlarından istemişti ikna etmesini.
"Bak belki güzel anılar yaşamadık birlikte." dedi Mert çocuğun sinirli bakışlarına ithafen. "Tamam baya kötü anılar edinmiş olabilirsin ama atlatabileceğimizi düşünüyorum ben." deyip yeniden güldüğünde Ege tek kaşını kaldırmış suratına 'biraz daha saçmala istersen' ifadesiyle bakıyordu.
Doruk'ta aynı şeyi düşünmüş olacak ki sarışın olanın bacağına sert bir darbe indirdi. Mert olayı toparlaması gerektiğini hissedip yüzündeki gülümsemeyi sildi.
"Haberin var mı bilmiyorum ama bursun alınmak üzere." dedi bir anda olaya girerek. Ege'nin sinir bozucu tavrı anında bozulurken Doruk doğru yolda olduklarını anlayarak gevşedi.
"Sana bizim nur yüzümüz için yap bunu demiyoruz. Çıkar ilişkisi işte. Sen Doruk'la sevgili olacaksın bunun karşılığında yeni bir burs verenin olacak." dediğinde Ege aklındaki düşüncelerle sinirlendi. Bu okuldaki piç kurularının bir gün başına büyük bir bela açacağını biliyordu. Teklifi düşününce gayet mantıklıydı. Herkes zengin bir ailenin çocuğu olarak doğmuyordu. Ege de gecesini gündüz ederek çalışıp kazandığı bursun bir kaç andaval yüzünden hiçliğe karışmasını istemiyordu. Annesinin bursunu kaybederse hissedeceklerini, bursu karşılayamayacağı için kendini ne kadar üzeceği fikri aklına doluşunca ani bir şekilde irkildi. Annem için diye düşündü, annem için..
O sırada kumral oğlanın sessiz kalmasını yanlış yorumlayan Mert, "Bu kadar düşünmene gerek yok bence, hem öyle tam zamanlı sevgili olun da demiyoruz. Gökçe'nin korumaları geldiği zaman birlikte görünseniz yeter." deyip destek istermişçesine arkadaşlarına baktı.
Sinan hızlı bir şekilde kafasını salladığında Ege'nin gözleri yayvan bir şekilde oturduğu koltuğa yayılmış oğlana baktı. Hayır götü tehlikede olan oydu, kendisine dil döken arkadaşlarıydı. O kadar mı emindi kabul edeceğinden? Nereden geliyordu bu rahatlık?
Hayır olmadı insan bir gelip, 'Birader pardon ya ağzını yüzünü bir güzel benzettik ama mazur gör.' falan derdi. Dua etsindi bu teklifi reddedemeyecek kadar fakirdi. Ha bir de annesini çok seviyordu. Yoksa şimdiye Gökçe'nin babasını bulmuş keyifle bir ispiyon daha gerçekleştiriyor olurdu.
Yine de kendini laf çarpıtmaktan alıkoyamayıp; "Senin pek de umurunda değil galiba." dedi Doruk'a bakarak. Esmer olan hiç istifini bozmayıp yüzüne sinir bozucu bir gülümseme yerleştirdi. "Niye öyle diyorsun? Seninle sevgili olmak için can atıyorum burada." dedikten hemen sonra bakışlarını başka bir yöne çevirip dudaklarındaki gülümsemeyi sildi.
Çocuğun huyuna gitmesi gerektiğini bildiği halde ona laf sokma çabaları sinirini bozuyordu. Şu an tek isteği alaylı bakan suratını yeniden darma duman etmekti fakat yapamazdı. Bunun sonucunda ne ile karşılaşacağını bilmiyor doğal olarak korkuyordu. Karşısındaki kişi liseli bir kaç genç değildi sonuçta. Sonunda gerçekten hoşlanmaya başladığı biri vardı fakat tabi ki normal bir ilişki yaşayamayacağı için en anormal olanını bulmuştu. Kimseyi kıskanmayan, dünya umurunda olmayan Doruk o kız için kavga bile etmişti. On sekiz yıllık hayatında ilk defa böyle şeyler yaşıyordu. Gökçe'yi diğer birlikte olduğu, flört ettiği belki de sevgili olduğu kızlardan ayıran bir şeyler vardı ve bunun peşini bırakmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefretin Kalbi
Teen FictionBir insan başka bir insanı nasıl severdi? Severken nefret edebilir miydi? Ya da olmaması gerekirken bile bile ona gider miydi? Kim bilir?