48

6.5K 497 168
                                    

Eveeet, sınırın gelmesine dayanamayıp bölümü buraya salıyorum ve o güzel yorumlarınızı heyecan ile bekliyoruum💖

--
"Nereden başlamalıyım bilemiyorum." Burnumu çekip birbirlerine doladığım parmaklarıma baktım. Taehyung'a bakmaktan kaçınıyordum çünkü durumumun onu üzeceğini biliyordum ve bunu yüzüne karşı söyleyemezdim.

Taehyung da durmadan hareket ettirdiğim parmaklarıma bakışlarını çevirdi ve ellerini ellerimle çevreledi. Ardından parmaklarını parmaklarıma kenetledi ve onları hareketsiz bıraktı. Bu hareketi kendisine bakmamı sağlamıştı. Elimi, ondan elektrik geçmişçesine kurtarmaya çalıştım ama Taehyung bu hareketi yapacağımı bildiğinden parmaklarını parmaklarıma gerçekten sıkı kilitlemişti. "Bu durumunu beraber yeneceğiz, ama ondan önce diğer önemli olanını anlatmalısın." Derin nefesler alıp verdim. "Sana soru sormamı ister misin? Böylece daha kolay anlatmış olursun." Taehyung'u başımla onayladım. "Yurt dışına çıktığını söylemiştin, nereye gittiniz?"

"İngiltere'ye."

"Orada ne işiniz vardı? Çok uzak bir ülke ve oraya boş bir sebepten ötürü gitmiş olamazsınız." Taehyung heyecandan olsa gerekti ki elimi istemsizce sıkmıştı. Belki de gerilmişti. "Psikolojik sorunlarımdan dolayı İngiltere'ye gitme gereksinimi duyduk. Oradaki uzmanların bu konuda daha geniş çalışmaları ve tedavileri olduğunu araştırmamız sonucunda öğrendik. Ve babam oraya ilk uçak ile gitmemiz kararını aldı." Tek kaşını kaldırarak bana baktı. Ben de ona karşılık olarak "Ne?" dedim. Ciddiyetle bana bakıyordu. Onu böyle ciddi görmeye alışık değildim ve onu ciddi görüşlerim oldukça sayılıydı. Dans ve konser pratiklerinde de ciddiydi ama bu kez onlardakinden daha fazlası vardı. "Yeni tanı mı koydular yoksa?"

"Evet ve Philophobia'ya sahip olmadığım net bir şekilde anlaşıldı." Bunu söylerken Taehyung'un gözlerine baktım. Gözlerinden bir parıltı dalgası geçmişti. "B-bu.. Doğru mu..?" Gülümsedi, mutluluğu yüzünü aydınlatıyordu. Ona geri gülümsedim. "Evet ama.."

"Bekle." dedi lafımı keserek. "Lütfen birazcık mutlu olayım, bunun peşine kötü bir şeyler diyebileceğini tahmin edebiliyorum." Teslim olurcasına "Tamam.." dedim ve gözlerimden akan birkaç gözyaşına mani olamadım. Parmaklarımızı kenetleyen elini geri çekti ve iki elini de yüzüme yerleştirdi. Ardından baş parmakları ile gözyaşlarımı sildi. O sildikçe gözyaşlarım akmaya devam ediyordu, sonu gelmiyordu. "Sana sarılabilir miyim?" diye fısıldadı odada sadece ikimiz olmasına rağmen. Sesi çıkmıyor gibiydi ve şu anki hâliyle küçük bir çocuğu anımsatıyordu bana. Kollarımı ürkekçe onun bedenine sararak onu şaşırttım. Benim sarılmamı beklemezdi çünkü ben temaslardan kaçınan biriydim. Kısa süreli şaşkınlığı geçtikten sonra o da kollarını bana doladı ve beni kendine çekerek aramızdaki boşluğu sıfıra indirdi. Başını omzuma yasladı, boğuk bir sesle "Kollarının arasında kaybolmayı hep istedim." dedi. Sağ elimi başına götürdüm ve saçlarını okşadım. "Ve şu an bunu gerçekleştiriyorsun." Kıkırdadım. "Saçların hep böyle yumuşak mıydı? Ayrıca çok da güzel kokuyorlar." O da kıkırdadı ve geri çekilip yanağıma öpücük kondurdu. Öpücüğüne karşı yalandan bir öksürük sesi çıkardım. "Bugün için bu kadar temas fazla oldu." Bedenlerimiz ayrıldı ve az önceki gibi yanyana oturmaya devam ettik.

"Sana fazla geldiğini biliyordum ama kendimi tutamadım, lütfen affet beni."

"Sorun değil ama bir daha yapma, bu temas bağımlılığı çok korkutucu." Taehyung'un surat astığını görünce yüzümde bir tebessüm oluştu. "Öhm.. Yani her zaman bu kadar fazla yapma demek istemiştim." Kafasını salladı ve "Anlayışla karşılıyorum." dedi. "Bu arada saçlarım her zaman yumuşaktır ve güzel kokar." Gülümsediğimi görünce iç çekti ve asıl konumuza dönmek için ortamın yumuşaklığını dağıtmak adına söze girişti: "Her neyse, ne kadar istemesem de asıl acı noktaya gelmemiz lazım. Konulan yeni tanı neydi?"

 philophobia ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin