2

99 4 0
                                    

Başımda bir ağrıyla uyandım. Uyumadan önce biraz ağlamıştım. Gerçi benim bir sevdiğim yok bir şeyim yok. Eninde sonunda ailemin uygun gördüğü biriyle evleneciğimi biliyordum. Ama bilmekle yaşamak aynı şey değilmiş. Çaresizim şu an.

Miran kimdir? Necidir? Neyin nesidir? Nasıl bir adam? Bana nasıl davranıcak? Aklımdaki binlerce sorudan bir kaçıydı bunlar.

Daha önce hiç görmediğim bir adama gelin olacaktım.

Aklımdaki düşüncelerden kurtulup terlediğim için temiz kıyafetlerimi ve havlularımı hazırlayıp odamdaki banyoya girdim. Ve geri çıktım.

Saat kaç olmuştu? Telefonumdan saate baktım. 18.37 Yarım saate kalmaz akşam yemeği sofrası kurulurdu. Katılmak istemiyorum. Beni anlayacaklarını ve ısrar etmeyeceklerini bildiğimden banyoya geri girdim. Ne de çok uyumuştum değil mi? Psikolojik yoruldum resmen kahvaltıda.

Duştan çıkıp hazırladığım kıyafetlerimi giydim. Geri banyoya girip saçlarımı kuruttum. Odama gelip başucumdaki kremden elime sürüp yine başucumdaki kitabı alıp okumaya başladım. Milena'ya mektuplar.

Bu arada size kendimden çok bahsedemedim. 19 yaşında Mardinde yaşayan herhangi kızdan biriydim. Lise mezunuyum. Aslında üniversiteye gideceğim deseydim karşımda kimse duramazdı. Ama ben buranın koşullarını kabullenmiş bir kızım. Okusamda mesleğimi yaptırmayacaklarını biliyordum. Lise mezunu olduğuma bakmayın. İyi derecede İngilizce ve İspanyolca konuşuyorum. Bunlarda evde kendi can sıkıntılarımdan, online eğitimlerle aldığım derslerdi. Üniversite sınavına girdim ama. Puanımda oldukça iyiydi. İstesem hala okuyabilirim. Geç kalmış sayılmazdım.

Ta ki bu sabaha kadar. Şimdi hem evlilik hem okulu yürütemezdim. Hem Miran acaba izin verecek miydi? Neyse bu hayalide beynimin raflarına kaldırıp kitabıma devam ettim. Ayrıca yemek saatide geçmişti. Odama gelip duşta olduğumu görünce gitmişlerdir.

Daha fazla kitap okumak istemiyordum. Ağlaya ağlaya yine uyumaya verdim kendimi.

•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••

Günaydın, yataktan çıkacak halim yok. Dünden beri o kadar çok uyuyorum ki kendime bir türlü gelemedim.

Zoraki bir şekilde yatağımdan kalkıp banyoya ilerledim. Açlıktan midem ağrıyordu artık. Elimi yüzümü yıkayıp tuvaletimi yaptıktan sonra banyodan çıkıp odama geri geldim.

Telefonumdan saate baktım 09.24 olmuştu. Ne kadar çok uyudum bir günde böyle.

Dolabıma yönelip içinden gri renk yarım kollu dizlerime kadar düz bir eteği olan elbisemi çıkardım. Üzerime geçirip tekrar banyoya girdim. Dişlerimi fırçalayıp saçlarımı taradım. Aynadaki yansımama baktım.

Gözlerim ne kadar da çok şişmişti. Hem uyumaktan hemde ağlamaktan. Odama dönüp ayağıma terliklerimi geçirdikten sonra istemeye istemeye aşağıya indim.

Kahvaltı hazırdı. Yavaş yavaş herkes sofraya geldi. Herkes bana bakıyor ama kimse bir şey diyemiyordu. Sofraya oturunca önümdeki tabağa istemesemde aç olduğum için bütün kahvaltılıklardan biraz aldım.

"Ecmel kızım bir alışverişe çıkalım bugün, akşam gelecekler."

Annemin dediği şeyle iki lokma yediğim şey bile böğrüme oturdu. Hemen miydi? Hemen bu akşam.

"Tamam." demek zorunda kaldım istesemde istemesemde.

Başlıyor cehennem hayatım.

Bir süre sonra babam ve abim sofradan kalkıp işe gidecekken abim yanıma yaklaşıp saçımdan öptü. Öyle gitti. Ağlamak hele bu sofrada ağlamak hiç istemiyordum.

Ayrıca bu Miran İstanbulda değil miydi? Ne çabuk geldi de kabul etti?

Bende kahvaltımı bir iki salatalıkla etmiş kalkacakken annem

"Kızım hazırlanda çıkalım hayde." diye seslendi bana.

Başımı sallamakla yetindim. Odama çıkıp önce banyoda dişlerimi fırçalayıp sonra elbisemle aynı boy siyah bir hırkayı üstüme alıp ayağımdaki terlikleri de çıkardım. Siyah babetlerimi geçirip siyah çantamı da alıp çıktım odamdan.

Annem, yengem, ben ve kız kardeşim Berivan kapıda bizi bekleyen büyük vito arabaya bindik. Şoför çarşıya sürmeye başladı. Berivan evleneceğim için mutluydu. Daha doğrusu Miran ile evleneciğim için mutluydu. Çünkü Azad tan hoşlanıyordu. Yıllardır hemde.

Annemin yüzünde burukluk vardı fakat o da biliyordu ne derse desin bu evlilik olacaktı.

Çarşıya gelince arabadan indik. Yürürken anneme selam veren kadınlar vardı. Sahi ne uzun zaman olmuştu annemlerle böyle bir yere gelmeyeli.

Gördüğümüz bir mağazaya girdik. Annemle yengem hem kendilerine hem bana bir sürü şey seçtiler.

Ama ben gözüme siyah bir elbiseyi kestirmiştim. Çok zarif ve asildi. Bu akşam bunu giymek istiyordum. Ama kendime elbise seçecek kadar hevesli görünmekte istemiyordum. Annem baktığım tarafa bakıp

"Kızım bu ne yasta gibi başka renk mi yoktu?" deyip aldı elbisenin bana uygun bedenini. O kadar belli etmiş miydim beğendiğimi?

Neyse annem aldı elbiseyi, giyerim o halde. Bir sürü mağaza dolaşıp sonunda arabaya ulaştık. Adem abi aldığımız poşetleri arabaya yerleştirip konağa sürmeye başladı.

"Anne ben çok acıktım eve mi gitcez hemen şurda bi yemek yiyeydik."

Berivanın teklifiyle annem Adem abiye el hareketiyle durdurdu.

Yemek yemek için geldiğimiz bu mekan kimin diye bir sorun.
Tesadüf işte.
Kozcuoğullarının.

Krem rengi ve altın renkleriyle döşenmiş olan restaurantta annemin yanına hemen genç bir çocuk geldi

"Nur Hanım şeref verdiniz hoşgeldiniz."

Annem gülümseyip "Hoşbulduk evladım Elvan Hanım yok mudur?" diye karşılık olarak bir soru yöneltti.

"Henüz gelmediler efendim. Dilerseniz sizi üst katımızda ağarlayalım."

"Olur evladım."

Çocuğun peşinden ilerlerken etrafı inceliyordum. Elvan Hanım hep burda oluyor herhalde. Annemin sorduğuna göre. Asansörün önüne geldiğimizde çocuk asansörün kapısını açıp elini bize 'buyrun' der gibi uzattı. Bizimle beraber o da binince 4 katlı binanın 3. katına çıktık.

Buraya daha önce hiç gelmediğimi fark ettim. Bizi bir masaya oturttu aynı çocuk.

"Buyrun hanımağam ne alırdınız?"

Annem bize sorarcasına baktı. Önümdeki menüyle bakışıyordum. Canım gördüğüm resimle lahmacun çekti.

"Ben lahmacun istiyorum birde ayran." diye siparişimi verip arkama yaslandım.

Annemse çocuğa dönüp "Oğlum sen ortaya bir karışık kebap herkese birer lahmacun birer de içli köfte getir. İçecekte bol köpüklü ayran olsun."

Anneme gözlerimi belertip baktım. Yok artık. Berivan halinden memnundu ama. Ayı ona anca yemek olsun. Yengem ifadesizdi hiç bir şey yemeyeceğini biliyorduk. Çok az yerdi. Damlalıkla besleyeceğiz yakında. Çok zayıf ama çok güzeldi.

Yemek gelene kadar telefonumla oynamak için elime almıştım ki.

"Yemeğimizi yiyip hemen eve varak. Akşama gelecekler hazırlan Ecmel. Hem evdekilere yardım ederiz bizde. Temizlik yemek hepsine yetişemez kızlar."

Yine sadece başımı salladım. Berivan yine mutsuz iş yapacağı için. Bakalım akşam neler olacak.


.889.

KORDÜĞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin