Don't Be Afraid Of Me

1.6K 153 94
                                    

Ah Yunho ve Mingi çok güzel bu fotoğrafta...

--------

"Yunho şuan uyuyormuş." SeongHwa elindeki telefonu sallayarak yanlarına geri geldi. Telefon konuşmasından sonra Mingi telaş yaptığı için SeongHwa mutfağa giderek San'ı aramıştı ve onunla konuşurken kendilerine atıştırmalık hazırlamıştı. Getirdiği tepsiyi masanın üzerine koyup tekliye oturdu.

"Pekala rahatlayabilirim..." Mingi kafasını sallayarak gülümsedi. Uzun süredir fotoğraflara ve videolara bakıyor ve elinden hiç düşürmediği bilekliği uzun uzun okşuyordu. Bilekliği kutudan aldığından beri bırakmamıştı ve HongJoong'un gözünden kaçmamıştı.

"Bileklik." İşaret parmağı ile Mingi'nin elindeki bilekliği gösterip gülümsedi. "Onu bırakmıyorsun?" Elbette uzun bir süre sonra hatırlamaya başladığı için yaşadığı mutluluğu anlayabiliyordu. "Sadece... Yunho yanımda gibi hissediyorum Hyung."

"Bir anda bu kadar şeyi hatırlaman iyi değil biliyorsun değil mi? Demin burnun kanadı zaten. Doktorun ile konuşmak için onu arayacağım." doktor onları her ay kontrol ediyordu ama bu ay aramamıştı. "Hyung geç oldu boşver yarın ararsın."

"Olsun sen ilaçlarını alıyor musun?" HongJoong elindeki telefon ile uğraşırken ona sordu. Büyük ihtimal ile doktoru ile konuşmak için ona mesaj atmıştı. "Evet Hyung atlatmadan içiyorum."

HongJoong kafasını sallayarak doktorunu aradığı zaman Mingi uzanarak orta sehpaya koyduğu resimleri tekrar eline aldı. Hepsini teker teker incelemişti tüm gece boyunca. Aslında şuan saat gece 1'i gösteriyordu. HongJoong ve SeongHwa geldiğinde saat akşam 7'yi gösteriyordu. 4 saattir fotoğraf ve videolara bakarak geçmişti.

"Doktorun ile konuştum. Zaten uzun zaman olduğu için burun kanaması normaldir dedi ve hatırlamaya çalışmak senin için iyiymiş. Ama bugünlük yeterli olduğunu söyledi. Dinlenen iyi olur Mingi biz burada kalacağız." Joong telefonu sonunda kapattığı zaman diğer elinde tuttuğu kahve bardağının içindeki kalan son kahveyi içti.

" Peki Hyung haklısın. O zaman sen biliyorsun zaten misafir odasını. Ben de odama çıkıyorum ev sizin." Mingi'nin evi onların evi olduğu için sıkıntı yoktu o nedenle yukarıya çıkıp direkt odasına girdi.

Kendisini yatağına attığı zaman bileğinde olan bilekliği okşamaya devam etti. Yüzünde oluşan gülümseme ile gözlerini kapattı.

"Uzun süre ayrı kaldık. Ama bugün her şeyi öğrendim. Öğrenmesem bile sana karşı kalbim yine aynıydı sadece bunu arkadaşlık olarak adlandırmayı tercih ediyordum. Yunho benden vazgeçmedin... Bu nedenle tanrı seni ödüllendiriyor. Geliyorum sevgilim." Bileğini kaldırıp bileklikten parlayan ikilinin isimlerine baktı." Yungi tekrardan beraber kalacak."

¬¬¬¬¬¬¬

Yunho sabahın erken saatlerinde yani ona göre erken olan saat 9'da kalktığı zaman giyinerek aşağıya indi. Oda arkadaşı Wooyoung onu odadan kovduğu için HongJoong'un odasında kalmıştı zaten Joong dün eve Gelmemişti. Büyük ihtimal ile sevgilisi ile kaldığı için dün eve gelmemişti. Yunho dün geceyi pek hatırlamıyordu. " Günaydın Yunnie~"

"Günaydın... Çok güzel bir rüya gördüm Woo..." uykulu yüzünde oluşmaya başlayan aptal gülümseme ile arkadaşının hazırladığı kahvaltı masasına oturdu. Yavru köpeğe benzeyen bakışları ile bir elini çenesinin altına koyarak dirseğini masaya yasladı. O sırada ayakta duran diğer beden gülerek ona kahve uzatmıştı. San da dün evlerinde kaldığı için odadan kovulmuştu ve San'ı görmek bu yüzden şaşırtmamıştı. Onun uzattığı kahveyi kabul etti.

" Ne gördün bakalım?" İkilinin yüzünde oluşan imalı bakışları anlamadan kafasını iki yana salladı. Bu ikili merhaba dese fesat anladığı için onların bakışlarını umursamadı. San, Woo'nun kucağına oturduğu zaman iç çekti ve gülümseye devam etti. "Mingi bana... Hatırladığını söylüyordu. Tanrım o kadar güzeldi ki hatta beni görmek için ***** yerine çağırıyordu... Keşke gerçek olsa çok güzel bir rüyaydı."

𝐌𝐚𝐝 𝐋𝐨𝐯𝐞 § 𝐘𝐮𝐧𝐆𝐢 ✔︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin