''Ansızın denk geldik seninle, tesadüfen arkamı dönmeden hemen önce,Bana net bakmadın belki, ama dikkatini çekmiştim, gözlerinden belliydi.''
Genç öğretmen ve aşçı yolu baya yarılamışlardı. Arabaya bindikten bir kısa süre yağmurda başlamıştı. Yağmur damlacıkları cama her düşüşünde, öğretmenin aklına Amsterdam seyahatinde çektiği o büyüleyici fotoğraf gelmişti. Karşıda eski bir taşdan bina vardı ve bisikletler bağlıydı hemen önünde. Ve bulunduğu küçük kafeden cama düşen damlalarını ön plana alarak bu anı ölümsüzleştirmişti öğretmen.
Kısa süre sonra, küçük bir kasabada kahve molası vermişlerdi öğretmen ve aşçı. Burası ağaçların arasında ve kuytu köşede kalan sade bir mekandı. Dışarıda bisikletler diziliydi. Ve doğaya aşık olan, karavanla seyahate çıkanların ilgi odağı bir yerdi.
Genç öğretmen arabadan indikten sonra, yağmur eşliğinde her bakışında etrafına, daha çok aşık oluyordu. İçerisi ise küçük tahta hasır sandalyeleri olan, büyük cam tavanlı ve nostaljik müziklerin çaldığı esragensiz güzel bi' yerdi. Duvarlarda Londra'yı anlatan fotoğraflar asılıydı. Ve fotoğrafların altındaki bölmede ise plaklar vardı. Hemen sağ da da büyükce bi' kitaplık vardı. Hepsi özenle dizilmiş ve muazzam şekilde ilgi çekiyordu. Keşfedilmemiş bir yer belliydi. Sahibi ise Londra'dan gelen bir kitapçıymış. Bundan uzun zaman önce kitapçı dükkanına sahipmiş. Ama sakin bir yere ve doğaya yakın olan bir yerde hayatına devam etmek istemiş. Ve seçtiği yer ise bu muazzam sade görünen yermiş.
Genç öğretmen, elinde kahve bardağı ile kitaplığa doğru yürüdü. 'Yakından daha muazzam' diye geçirdi içinden.. Ve tebessüm etti..
Ardından, masaya dayanmış, üstünde kareli siyah oduncu gömleği olan, mavi eskitilmiş kot ceket, saçlarına bandana bağlamış ve elinde Shakespeare kitabı olan genç kendine özgü bi' bayana denk geldi öğretmen. Görür görmez ilgisini çekmişti öğretmenin.
Kitabı sesli okumaya başlamıştı esragensiz kadın.
''Aşk, basit ve değersiz şeyleri bile biçimlendirip onu değerli yapabilir.
Aşk gözleriyle değil, hayaliyle görür,
Ve kanatlı Cupid resimlerde bu yüzden kördür..'' dedi genç bayan.
Öğretmen sadece dinlemişti. Sesinden sonra kalp atışı hızlanmıştı öğretmenin. Sesi bir anda onu kendinden geçirmişti. Sesi sanki bahar havasına benzer, papatları güzelleştiren, bi' müzisyenin en güzel nakaratına sahip olduğu bi' tonu andırıyordu. Durgun bi' yüz ifadesi ile bakakaldı adını dahi bilmediği bu kişiye.
''Çok sesli okudum galiba!'' dedi genç bayan öğretmene dönerek. O sırada yandan bi' gülüş atmıştı. Dudakları kıvrılmış, gamzesine doğru dönmüştü. Öğretmen bi' kez daha ona bakabaklmıştı.
''Hayır! Gayet güzeldi'' dedi Öğretmen tebessüm ederek. Sesini bir kez daha duymuştu. Hem de ona hitabendi bu sefer.
''Kitapları sevdiğinizi düşünüyorum. Kitaplığa hayran hayran bakarken gördüm sizi az önce. Ki sevilmeyecek gibi değiller. Dünyadan soyutluyor bizi. İnsanlar kaçırıp kendilerine yönetiyor yolu. Dünyanın başına gelen en muazzam şey olabilirler'' dedi genç bayan. Anlatırken o kadar içten ve samimi anlamıştı ki, öğretmenin bir kez daha lgisini çekmişti.
''Aşkın en zengin kitabı duruyor baktığım yerde,
Aşkın en güzel öykülerini okuyorum gözlerinde.'' dedi öğretmen. Ve ekledi;''Elinizdeki kitap 33. sayfa. En sevdiğim yeri orası. Çünkü hem kitapları güzelleştiren sözü eklemiş, hem de tesadüfen bulduğu aşka yer vermiş dizelerinde..''
Genç bayanda etkilenmişti öğretmenden. Boş vakitlerinde geldiği bu yerde onunla tekrar denk gelmek bile istedi içinden. Tekrar görmek, konuşmak.
''Özür dilerim gitmem gerek! Yeni bir iş için yoldaydık. Yağmurdan dolayı kahve molası vermiştik. Yağmur durduğuna göre gitme vakti gelmiş'' dedi öğretmen genç bayan gülümseyerek.
''Jamie'' dedi genç bayan elini uzatarak.
''Dani'' dedi öğretmende elini uzatırken.
Ardından öğretmen tebessüm ederek kapıya doğru yürüdü. Bir an durdu arkasına döndü. Ve son kez baktı Jamie'ye doğru. Bir daha göremeyeceğini umduğu bu güzel kadına.
Jamie'de ona doğru bakıyordu tebessüm ederek. Ve o da aynı şeyleri düşünüyordu. Onu tekrar ve tekrar görmek isterdi...
''Yağmur durdu. Yolumuzda az kaldı. Hadi akşam olmadan yola koyulalım!'' dedi aşçı Owen gülerek.
Öğretmen kafasını sallayarak arabaya doğru yöneldi. Arabaya biner binmez de camdan dışarıya doğru baktı. Jamie'ninde çıkmasını umdu ama çoktan araba çalışmış ve yola koyulmuşlardı..
Dakikalar geçmeden Jamie'de koşarak dışarı çıkmıştı. Son kez Dani'ye bakmak için. Belki tekrar bir gülücük atmak için. Ama kaçırmıştı. Ardından o da arabasına yöneldi ve yola koyuldu...
''Umut vad ediyordu gözleri, elleri, sözleri.
Tekrar görmek için onu, bütün umutları toplayabilirdim yüreğimde.
Tekrar denk gel benimle, bir kitap cümlesinde.,
Kaybolalım birlikte.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Haunting Of Bly Manor: A Love Story (gxg)
Romance+18 ve hassas sahneler içeren bir girlxgirl hikayesidir. Homofobikler bir zahmet okumasın. Birini gerçekten sevmek demek, o'nu sevmenin, o'nu kaybetmenin acısına değeceğini kabul etmek demektir. Güzel ve Yabancı bir aşk hikayesi..