Bölüm Şarkısı: Tove Lo - Thousand Miles
'Neler ile uğraştığını merak ediyorum.
Neler düşünüyorsun?
Son a' nımız hakkında mı düşünüyorsun?
Dudaklarının her yerimde, olduğu anı?
Çünkü yapabilseydim eğer, geriye sarardım o anları.'
...............
'Unutulmaz bi' Londra yağmuru gibiydi gözlerin;
Bir de gülüşünle birleşince, gökyüzü buram buram yağıverirdi..'
Aradan günler geçmişti. Ve ben, soğuk savaş açtığım Jamie için, ister istemez huzursuz hissediyordum. Ama ne yapabilirdim ki? O görüntüyü siz görseniz, siz de kalırsınız yani.
Kadının doktor olduğuna bile şüpheliydim. Çünkü bana göre, Jamie' yi ayartmak için gelmişti. Gördü tabii güzelim kızı elbette ki, yakınlaşmak için bir yol bulacaktı. Yemekte ortamı boş bıraktım diye oldu bunlar. Yanında durup, sahiplenmiş bir durum sergileseydim, bekle cesaret edip, dibine kadar girerdi.
Ki giredebilirdi, sonuçta savaş moodum açıktı. Hazır onu da aradan çıkarırdım ne güzel!
Jamie'ye kızgındım evet. Ama çok özlemiştim. Onunla en konuştuğumuzda, yağmurun yağdığı an buluşup delice ıslanacaktık. Tabii sadece o konuşmada kaldı bu. Çünkü ne Jamie vardı, ne de bizden bir parça. O kadını parçalasam nolurdu ki?
'Kalk hadi dışarıya çıkıyoruz!' diyerek geldi Jamie. Ne olduğunu anlamamıştım. Ama o oldukca kararlı gözüküyordu.
'Nereye?'
'Sadece bana güven! Söz veriyorum, çok seveceksin!'
'Tamam!' diyerek kalktım. Ve montumu almak için odama çıktım.
Montumu dolaptan aldıktan sonra, üzerime giyerek aşağıya doğru indim. Jamie, elleri cebinde kapıda beni bekliyordu. Şu an düştüğümü belli etmemem lazımdı. Çünkü hemen yelkenleri suya indirmek istemezdim. Biraz gönlümü almak için uğraşmalıydı. İşi ne!Ama gene de gülümsemek bir şeyi bozmazdı bence. O yüzden gülümsedim ve 'hadi' dedim kapıyı işaret ederken.
Benimle beraber çıkmıştı. Hatta aynı anda çıkmıştık. İstemsizce ikimizde tebessüm ettik. Bana doğru dönüp;
'En azından gülüşün geri döndü' dedi bana bakarken. O sırada dışarıya çıkıp yürümeye başlamıştık. Şemsiye almamıştık. Ve şimdi fark etmiştim bunu. Jamie verdiği sözü unutmamıştı. Yağmurda güzel bir gün için dışarıdaydık şu an. Ve gönlümü almak için tereddüt duyuyordu. Çünkü, korkuyordu. Farklı bir tepki almaktan.
Onu özlemiştim. Bunu uzatmak gibi bir niyetim yoktu.'Unutmadığın söz sayesindedir belki' dedim. Ona bakıp gülümsedim. O da aynı şekilde bana tebessüm etmişti.
'Seninle ilgili unutmadığım o kadar şey var ki...!' dedi imalı imalı bakarken. Ve derin bir iç çekti.
Hadi ya bir saniye. Şu an göğüslerime bakıyordu. Pislik!'Pisliksin' dedim ona vururken. O ise sadece gülmekle yetinmişti.
10 dakikaya yakın yürümüştük. Ardından göle yakın üstü kapalı beyaz bir taş alanda durduk. İçeride iki sandalye, bir masa ve masanın üzerinde termosla bardaklar vardı.
Bize yağmurda kahve için sıcak bir ortam hazırlamıştı. Romantiklik kanından akıyordu.. Şu an aşırı tatlı gelmişti. Öpmeyi çok istedim o an. Ama o beni öpmeden ben onu öpemezdim. Yani olmazdı.. Üzgünüm Jamie!'Dur tahmin edeyim. Çok hoşuna gitti. Ve bir öpücüğü hak ettim' cidden mi? İçimi okuyor olmalıydı. Ama hemen düşmek yoktu.
'Egonda burdaymış! Bu konuşan o sanırım.' dedim Gülerken.
'Sen ne istersen oyum şu an!' dedi bana masum masum bakarken. Pekala bu kadar yeterdi. Daha fazla dayanamazdım. Hele ki bu masumca bakışlardan sonra. İmkansızdı bu yani.
Yönümü ona doğru dönüp, bedenine doğru adımladım. Ve ellerimle yüzünü tutarak dudaklarına yapıştım.
Off ne kadar özlemişim ya. Şu an daha net anlıyordum bunu. Şu an ki his, özlemden de öte bir şeydi. Onu istemeyi, arzulamayı, ve zevk alıp zevk vermeyi de özlemiştim. Onun tamamen her şeyini özlemiştim.Böylelikle, yağmur altında ilk öpüşmemizde gerçekleşmiş oldu. O kadar heyecan vericiydi ki..
'Çok özlemişim' dedim geri çekilirken. Ama Jamie buna izin vermemişti. Ve beni kendine daha çok bastırıp, dudaklarıma tekrar yapıştı. Hiçbir şeyi umursamadan öpüyordu. Öyle ki benimde umrumda değildi. Çünkü şu an sadeve bizimdi. İkimizin!
'Bende' dedi. Bunu söylerken geri çekilmedi. Alnı alnıma değiyordu. Ve nefeslerimiz soğuk havada sıcacık bir şekilde yüzlerimize değiyordu.
Ardından ellerimi tutup hafifce geri çekildi. Ve beni de çekip, masaya doğru yürümeye başladık. İkimizde oturduğumuz an, kahveleri koymaya başlamıştı. Sıcak duman kahveden, gökyüzüne süzülürken bende Jamie'ye bakıyordum. O gamzeli gülüşünü izliyordum. Yandan yandan gülüşü birde. Ahh kalbim!
'Evet Sayın Dani Clayton. Kahve böyle yapılır!' dedi gıcık gıcık gülerken. Evet şu an dalga geçiyordu. Kahve ve çayda iyi olmadığımı biliyordu. Belkide bunun üzerinden yürümeye çalışacaktı. Ah bu kız yok mu?
'Başka şeylerde iyiyim' dedim göz kırparak. Bunu der demez tekrar gülüşünü sunmuştu bana. Gülüşü dudaklarında kıvrılmış, gamzesi ile buluşmuştu. Gel de Aşık olma şimdi!
Ardından kahveyi es geçip ayağa kalktım. Ve Jamie'ye doğru yürüdüm. O bana bakarken, bende bacaklarımı aralayıp kucağına yerleştim.
Dudaklarına kaydı gözlerim. Ki kayılmayacak gibi de değildi ki.. O kadar güzel dudakları vardı ki.. Hayran olmalık. O anlamış olacak ki, beni beklemeden o eğildi dudakalrıma. Ve öpmeye başladı usulca. Yavas yavas öptü önce. Sonra hızlandı. O an benden nasıl çıktığını anlamadığım bir ses çıktı. İnlemiştim. Galiba alt dudağımı ısırdığı içindi bu. Güldü ve beni daha çok kendine bastırdı.
'İnlemeni de özlemişim' dedi.
'Devam edeyim ozaman' diyerek Bende ellerimi boynuna dolayıp, ona karşılık veriyordum.
Elleri kalçama doğru inmeye başlamıştı. Ve tamamen indiği zaman, sıkıp beni tekrar kendine bastırdı.
Jamie'nin kucağında, akıl almaz bir şekilde, huzurluydum şu an. Bu hem heyecan verici hem de zevk vericiydi. Ona dokunuşum, onun bana dokunuşu her şey daha net anlam kazanmıştı şimdi. Her şey daha net bir şekilde güzel gelmeye başlamıştı.
Onu çok özlemiştim, o da aynı şekilde beni. Ve şu an bu soğuk hava, sıcak bir atmosfere bürünüp bizi yakacaktı çünkü ben şu an üşümüyordum . Yanıyordum aksine.
Hadi bakalım Jamie, yak beni... :)
'Dokunuşlarım altında hisset beni;
Dokunuşların üstünde hissedeyim seni..'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Haunting Of Bly Manor: A Love Story (gxg)
Romantizm+18 ve hassas sahneler içeren bir girlxgirl hikayesidir. Homofobikler bir zahmet okumasın. Birini gerçekten sevmek demek, o'nu sevmenin, o'nu kaybetmenin acısına değeceğini kabul etmek demektir. Güzel ve Yabancı bir aşk hikayesi..