" SEBEBSİZ BEDELİM "

0 0 0
                                    


Keyifli okumalar 🌙

                         ❄" LM "❄

Çok gergindim.
Neler olucak?
Neyle karşılaşıcam ?
Hiç bi fikrim yoktu.
Doğru dürüst yemek bile yiyemezken, günümü sinirli bi şekilde başa vuruyordum.
Son bir saat! Hayatım ya değişecek, ya da son bulacaktı!

Yavaştan hazırlanıp aşağı indim ve önceden çağırdığım taksiye binip gönderdiği konuma gittim.
Artık gözümü karartmıştım, bilinmezler den sonsuza dek kurtulacaktım.

Bir saatden fazla süren yolculuğun ardından boş bi alanda bulunan depo gibi yere gelmiştik.
Taksici etrafa göz atıp, buraların tekin yerlere benzemediğini söylese bile ona kulak asmayıp, ücreti ödeyip indim.

Etraf karanlık, yalnızca irelide bi ampül yanıyordu.
Ürkek adımlarla, korkudan titreyen vücudumu ireli gitmesi için baskı yapıyorken, duyduğum korkunç hayvan sesleri benim biraz daha korkmama neden oluyordu.

Giriş kapısının önünde durdum.
Içeride beni neler bekliyordu kim bilirdi ki, ama buna hazırdım, sonunda ölüm olsa bile. Her gün acı çekerek ölmektense, bir kez doğrulukla ölmek iyi.

Derinden nefes alıp verdikden sonra kapını ittim.
Biraz açılan kapıdan içeri girmek için adım attım.
Zifiri karanlık hüküm ediyordu içeride, telefonumu çıkarıp feneri yaktım, bu durum korkuma korku ekliyordu.
Cesur olmaya çalışıp ireliledim.

Bom boş bir depoya neden çağırdı ki beni?  Diye düşünüyordum, ta ki irelideki duvarı görünceye kadar.

Fotoğraflarla donanmış dı duvar.
Karanlık olduğu için tam görünmüyordu, ben de ireli gidip feneri duvarda gezdirmeye başladım.

Şahit olduğum görüntüler beni olduğum karanlıktan sürükleyerek, daha beter azaplara mahkûm ediyordu.

Bir-birine sarılmış aşk dolu gözlerle bakan iki insan.
Gelinlik ve damatlık içinde.
Mutlu, mesut görüntü.
Nikah masasında.
Sokakta, evde her yerde çekilmiş ikili fotoğraflarda gülüşlerinden mutluluk akan iki aşık insan.

Biri ben, biri Aslan.

Boynumu islatan yaşlara aldırış etmeden fotoları daha yakından inceliyordum.

Hakketen benmiydim o ?
Hakketen omuydu?
Evli'miydik?
Göründüğü gibi aşık mıydık?

Kafamın içinde uğultular git-gide büyürüyorlardı.
Fotonun birini elime aldım.
Yüzüm ellerinin içinde, ben gelinlikte, Aslan damatlıkta, gözüm gözünde.
Hatırlamadığım o anı ölümsüz eden fotoğraf.
Parmaklarım fotoğrafın üzerinde gezinirken, bi yandan da göz yaşlarımı siliyordum.
Gerçekten yaşadım mı o özel günü?
Kanıt ellerimdeydi ama ben ikna olamıyordum.

Bi türlü anlam veremediğim, Aslan'a karşı duyduğum bu hiss o zamandan kalmaymış meğerse.
Peki ya biz o kadar aşık idiysek, neden şimdi düşmanız?
Elimle ağzımı tutup, hıçkırarak ağlıyordum.

Bi anda karanlık depo ışıklarla aydınlandı.
Gözlerim ani işıktan kamaşırken, uzaktan gelen birileri dikkatimi çekti.
Tanımadığım beş kişi bana doğru yürüyordular.
Siyah takımlı hepsi ama önde gelen biri hariç.

Kıpırdamadan onlara dikmiştim bakışlarımı.
Az sonra biri benimle karşı karşıya durarken, diğer dört kişi iki adım arkasında durdular.
Gözüme öfke ile bakan genç bi adamdı. Ama öfkenin sebebi neydi bilmiyordum.

" Yağmur Kaya hoş geldin.
Beğendinmi eskilerini? "

" Sende kimsin? Ne istiyorsun?"

Gülerek fotoğraflara doğru gidip birini eline aldı.
Biraz bakıp tekrar güldü.
" Ne kadar da mutlu ve aşıklar
değil mi? Ama sen nerden bileceksin ki? Biliyormusun Yağmur?
O kadar acizsin ki acıyorum sana"

SONSUZLUĞA KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin