Yukarıdan mırıltılar gelmişti, oflayarak yukarı çıktım. Yorgana sarılmış Jungkook'u gördüm. Çok tatlı duruyordu, fakat artık uyanmalıydı. Yeni işine gideceği ilk günüydü sonuçta.
"Uyan Jungkook, hatırlamıyor musun? Bugün ilk iş günün"
Jungkook dediğim şeyi duyar duymaz yerinden fırladı ve tuvalete koştu. Kıkırdadım, Jungkook'la yaşamak gerçekten bir o kadar güzel, bir o kadarda komikti...
Yaklaşık 10 dakika sonra Kook aşağı indi. "Yemeğin soğuyacak, ye çabuk!" Gömleğini giymiş, kravatını takmaya çalışırken yemek yiyordu. "Sen yemeğini ye" dedim ve onun kravatını ben bağladım.
Gerçekten tam bir tavşan gibi yiyordu yemeğini. Birden bana döndü, sinirli bakmaya çalışıyordu ama daha çok tatlıydı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ne oldu Kookie?"
"Sen dün bana ne demiştin?"
"Ne demiştim?"
"Kuzenimle ilgili bir şey hani"
Aklıma geldiğinde "Ahh, evet" diyip gülmeye başladım. "Ne gülüyorsun?! O benden daha mı yakışıklı yani!"
"Yani senin kadar olmasa da gideri var" Onunla dalga geçmeye devam ediyordum. Daha çok sinirlenince "Şaka şaka, onda gözüm yok Jungkook merak etme" dedim. O da rahatlar gibi yapıp masadan kalktı.
"Ne oldu? Doydun mu?"
"Çok heyecanlıyım, yiyemiyorum ki"
"Haklısın, ama gerilme. Her şey güzel geçecek sonuçta"
"Teşekkürler Min-ie~"
'Min-ie' bana taktığı lakaplardan sadece bir tanesiydi, birbirimize böyle tatlı lakaplar takmayı seviyorduk. Bende bu ismi sevmiştim.
"Hadi git Jungkook, seni evde bekliyor olacağım. Hatta akşama en sevdiğin yemeği yapacağım"
"Gerçekten mi?!"
"Evet, söz"
Sevinçle bana sarıldı, yanağımı öptükten sonra da gitti. Onu çok seviyordum...
••••
Gençler bu bölüm onların günlük yaşantısını özetleyen bir bölümdü. Anlarsınız işte... Diğer bölüm önemli bir bölüm ;))
