"Dert ettiğin asıl konunun fazla kiloların olduğunu düşünmüyorum. Kaçmak için mi yapıyorsun?" Bunu bana çocukluktan beri söyleyen Charles, bir yıl önce imayla dile getiren Hades, iki hafta önce fark etmiş ama fark ettiğini dile getirmemiş Kelvin bana baktı. "Vayy, sen bayağı zekisin ha. Kimsenin aklına gelmezdi bu." Elimdeki çatal yere düşünce gözlerimi devirdim. "Yanında peçetesi olan var mı?" Hepsi takım elbiselerindeki peçeteye uzanınca elimi kaldırarak durdurdum. "Birazdan lazım olacak." Pastaya parmaklarımı daldırarak yemeye başladığımda hepsinin dudakları aralandı. "Aşçınız çok güzel yemek yapıyor." Hades arkama geçerek elini elbisemin iplerine uzattı ve biraz gevşetti. "Aşçıma yüz tane daha pasta yapmaya gitmesini söylemeli miyim?" Parmaklarımı yalarken kafamı olumsuz anlamda salladım. "İnanır mısın bilmiyorum ama çok doydum." Tabaktaki kremayı da yaladıktan sonra Kelvin'in cebindeki peçeteye uzandım. "Bir dahaki baloya pembe peçetelerle gelin. Böyle siyah peçete mi olur?" "İyi de o siyah değil ki." Peçetenin beyazlığına bakıp omuz silktim ve ağzımı sildikten sonra masaya koydum. "Ben örnek vermiştim zaten."