Cennet

1.1K 110 54
                                    

Nasıl bir rüyadayım yine merak ediyorum doğrusu...

Bilinçaltım yine benim için yeni bir dünya oluştururken sakince ruhumun zihnimin derinliklerinde kaybolmasını bekliyordum. Yine yepyeni bir dünyada olurdum belki ya da eski bir anıda. Her halükarda gidecektim. Şimdi düşünüyorum da hiç rüya görmediğim geceler olmuş muydu? Huzurla uyandığım sakin geceler?

Hayır. Hayır olmamıştı. Her gece sanki ruhum olması gereken yeri bilmiyormuş gibi başka yere gidiyorum. Hatta şu anda bile rüyadayım. Olmam gereken yerde değilim. Rüya içinde rüya görüyorum. Zihnimin bu kadar karmaşık olduğunu bilmiyordum. Rüya içinde rüya görmek...

Zihnim bazen dalga mı geçiyor anlayamıyorum. Belki de deli biriyimdir. Kim bilir...

Eskiden  rüyalarımı büyükbabama anlatırdım. O da her zaman bana inanır ve gülümserdi. Tatlı biriydi ve komikti. Bilgili, zeki, mantıklı biriydi ama yine de bana inanırdı.

Bazen onu o kadar çok özlüyorum ki...

Burada olsaydı eminim ne yapmam gerektiğini söylerdi. İç çektim ve sustum. Onu hatırlamak bana acı verirdi. Özlemi hatırlamak acı verirdi. Acıdan kaçmak için uyumaya çalıştım. Ne ironik... Zihnim hem bir cehennem hemde bir kaçış yeri.

Elimi alnıma koyup aklımda dönüp duran düşünceleri susturmaya çalıştım. Sonunda zihnim temiz ve sessiz olduğunda yavaşça bilincimin kapandığını hissettim.

Uzun süre gözlerimi açamadım. Sesler duyuyordum. Tuhaf sesler...

Yan tarafımda makina sesleri geliyordu. Kolumda ve  ağzımda rahatsız edici şeyler vardı. Ve nedense gözlerim kapalı olmasına rağmen tam tepemde rahatsız edici bir ışık vardı. Kafamı yana çevirmeye çalışırken bir sandalyenin mermerde yaptığı gıcırtıyı duydum. Birinin üstüme edildiğini hissettim. Gözlerim kapalı olsa da sıcak nefesini hissedebiliyordum. Ayrıca bir yerden hafif konuşma sesleri geliyordu.

Bana eğilen kişinin hafif hareket ettiğini hissettim. Sonra koşarak yanımdan ayrıldığını hissettim. Uzun bir süre gelmesini bekledim ama gelmedi. Şimdi yavaşça etrafımdaki şeylerin soyutlaştığını hissettim sanırım tekrar uyanıyordum. Buraya veda etmek üzereyken birini hissettim. Hafifçe parmak uçlarıma dokunmuş sonra da elimi tutmuştu. Başka birinin yanımda olduğunu hissettim. İnce bir kadın sesi adımı seslendi. Sesi o kadar yüksek gelmişti ki bir anda sessizliğin içinden yüksek bir ses duymak beni korkuttu. Kadın yavaşça gözlerime dokundu. Parmak uçları ile gözlerimi açtığını hissediyordum. Ama hiç bir şey göremediğimi bilmediğini düşünüyorum. Çünkü sanki onu görüyormuşum gibi konuşmaya çalışıyordu ama tek gördüğüm yoğun ışıktan başka bir şey değildi. Kadın hafifçe beni salladı. Ama çoktan uyanmak üzere olduğumu anlamıştım. Son bir kez kafamı döndürdüm belki nerede olduğumu anlarım diye ama zihnim benden önce davranmış ve kafamı çevirdiğim gibi yanımda oturan tehlikeli bücürü görmüştüm.

"Ne bakıyorsun öyle velet?" dedi. Ne gördüğümü hatırlamaya çalışırken sesi beni irkitmişti. Ona odaklandığımda gözlerimi devirip kafamı salladım. O ise sanki sorunlu olan benmişim gibi bir bakış atıp okuduğu kitaba geri döndü. Biraz yana dönerek sırt üstü uzandım. Saçlarım yüzümü örterken bir elim alnımda diğer elim ise kalbimde, az önce gördüğüm tuhaf rüyayı analiz etmeye çalışıyordum. Nedense orası bana çok tanıdık geliyordu. Orayı nereden anımsadığımı hatırlamaya çalışırken,cüce bana bakmadan konuşmaya başladı.

"Seni bu kadar dalgın yapan şey ne? Uzun bir süre sessiz durabildiğini bilmiyordum" dedi. Bir süre cevap veremedim. Ne olduğunu anlayamadan yanağımın ıslandığını hissettim. Levi başını kaldırıp sessizce ağladığımı görünce bocaladı. Elindeki fincanı bırakırken yatağın kenarına gelip oturdu.

"Ben sadece dalga geçiyorum velet. Ağlamana gerek yok." dedi ne yapacağını bilemeyerek. Zavallı cüce,eminim ilk defa böyle bir durum yaşıyordur.

Vücudum benden bağımsız bir kukla edasıyla doğruldu. Kolumu tutan görünmez ipler levi'nin boynuna sarılırken, vücudum ona yaslanmıştı. Dolu gözlerimle ve kırık sesimle konuştum.

"Çok korkuyorum. Bu rüyadan uyanamaktan korkuyorum. Burada kalmaktan korkuyorum ama.."

Sustum. Sadece sustum. Şu an sanki konuşan ben değildim. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sessiz kaldığımı görünce levi iki eli ile yüzümü tutup fısıldadı.

"Ama?"

"Ama... ama buraya bir daha gelememekten, seninle konuşamamaktan ve en önemlisi bir daha seninle olamamaktan korkuyorum. Gitmek istiyorum ama senin yanında da kalmak istiyorum. Çok korkuyorum." kendi ağzımla söylediğim bu sözlere ben bile anlam veremezken levi gülümsedi. Islak kirpiklerimle başımı kaldırıp ona baktım. Bana bakarak gülümsüyordu.

"Isabel'e çok benziyorsun" dedi.

Isabel...

Ona sarılan kollarımı anında geri çektim. Yatakta ondan uzaklaşırken , kafamı öne eğmiş ondan olabildiğince uzak durmaya çalışarak konuştum.

"Özür dilerim. Az önce bir rüya gördüm ve seni eski bir arkadaşıma benzettim. Hala rüya görüyorum sanıyordum. Isabel kim bilmiyorum. Üzgünüm." bunları söyledikten sonra yatakta duvara doğru dönerek uzandım. Arkamda şaşkın bir levi bıraktığımı iyi biliyorum fakat... Fakat şu an onunla konuşmak istemiyorum.

Bi kaç dakika sonra yatağın diğer ucunda oturan kişinin kalkıp kapıya yürüdüğünü duydum. Kapıyı açıp bir süre duraksadı. Sessiz bir nefes alışı ve kapının kapanma sesi...

Üzgünüm levi. Sana bunları neden dedim bilmiyorum. Bunları neden yaptım bilmiyorum. Ama bir kısmı doğru kabul ediyorum. Ben burada kalmaktan korkuyorum. Umarım en yakın zamanda geri dönerim. Sadece eve geri dönmek istiyorum.

Nyctophilia ~Levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin