Yine tuhaf bir rüyanın başlangıcında ruhumun koptuğunu hissetmiştim. Uzun süredir bu hissi yaşamama rağmen alışamıyordum. Kapkaranlık olan rüyamda ki duvarlar, uçsuz bucaksız sonsuzluğa uzanıyordu. Her zaman yaptığım gibi gözlerimi kapatıp boşluğa düşmeye başladım. Yine ve yine ve yine...
Her seferinde aynı şeyi yaşamama rağmen neden bu duruma alışamıyordum. Her seferinde sanki ilk defa yaşamışım gibi kalbim yerinden çıkıyordu. Düşmeye devam ettikçe sesler duymaya başlıyorum. Sanki bir ormandayım ve ağaçların dalları yavaşça birbirine çarpıyor. Her gece... Her gece aynı şeyler oluyor. Ama kalbim sanki hep farklı bir şey olacakmış gibi göğüs kafesimden fırlayacakmış gibi çarpmaya başlıyor. Nedensizce nefesim kesiliyor. Ruhum sanki yanında birini arıyor...
İşte şimdi yere düşmek üzereyim biliyorum... Binlerce kez gördüğüm rüyanın sonuna yaklaşmak üzereyim. Derin bir nefes alıyorum. Sonunda bitmek üzere, yere değiceğim ve uyanacağım. Sessiz nefeslerimin arasında düşmeyi bekliyorum. Bu sefer nedense uzun sürdü. Hala uyanmayı ve bu kabustan kurtulmayı bekliyordum. Şahsen kalbimi sıkıştıran bu rüya benim için kabustu. Sanki nefes alamıyor gibiydim, ciğerlerime hava dolduramıyor , nefes almak için çırpınıyor gibiydim. Beni bu kabustan kurtarabilecek hiç bir şey yoktu. Sadece kabusun sonunda gözlerimi açıyor ve uyanıyordum. Aslında huzurlu bir yer olabilirdi ... Tabi kabusum olmasa.
Buraları fazla bilmiyorum ama her gece uyanmadan önce kısa bir süreliğine gözlerimi açıp etrafa bakma imkanı bulabiliyorum. Yemyeşil ağaçlarla dolu bir ormanda olduğumu düşünüyorum. Uzaktan at sesleri geliyor. Yanı başımda öten bir kuş sesi, yanaklarına yemiş sıkıştırmaya çalışan sincap ve onun minik ailesi... Bir araçtan düşen kozalak, hafif esen meltemde yanaklarımı okşayan hindibalar, beni ferahlatan lavantaların kokusu...
Bu cehennem gibi kabusa dayanabilmemin tek nedeni bunlar...
Farkediyorum da düşmem gerçekten uzun sürdü. Neden hala yere inemedim bilmiyorum...
Bir süre daha düştüm. Yavaşça sırtım yumuşak çimenlere değdiğinde gülümsedim. Eğer gözlerimi açmazsam biraz daha kalabilirdim. Ama bir farklılık vardı sanki hissediyordum. Nedense sanki biri daha var gibi hissediyordum. Belki de aklımın bana oynadığı bir oyundur diye düşündüm. Bir süre daha lavantaların kokusunu ciğerime çekerken, yanağımda hafif bir baskı hissettim. Sanki biri yanağıma dokunmuştu.
Hemen gözlerimi açtım. Karşımda birini görünce çığlık attım. Siyah saçlı biri üstüme eğilmiş bana bakıyordu. Çığlık atıp doğrulmaya çalışınca beni omuzlarımdan ittirerek kalkmama izin vermedi. Kollarına yumruk atıp kaçmaya çalıştım.
"Hey sakin ol velet!" diye bağırdı bana. Fazla yüksek sesle bağırdığı için kulaklarımı kapattım.
"Sağır mı var karşında geri zekalı" dediğimde kaşlarını çattı. Arkasına dönüp bağırmaya başladı.
"Erwin! Hey Erwin çabuk buraya gel!" diye bağırdı. Onun omzuma yaptığı baskıya daha fazla dayanamıyordum. Gerçekten çok sıkı tutuyordu. Ellerimle ittirmeye çalıştım.
"Bırak canımı yakıyorsun!" dedim. O ise sanki ona küfretmişim gibi bana baktı. Bir şey demeden arkasına bakmaya devam etti. Kollarını ittirmek yerine yanağına bir tokat attım.
"Geri zekalı bırak diyorum işte canımı yakıyorsun!" diye bağırdım. Artık gerçekten dayanamıyordum. Fazla naif bir kız değildim ama o çok güçlüydü. Yavaşça gözlerimin kapandığını hissettim. Sonunda... Sonunda kurtuluyorum...
-♪-
Merhaba arkadaşlar
Yeni bir kurgu ile daha karşınızdayım.
Siz bunu okurken bu muhtemelen 5-6 hafta
Taslakta kalacaktır çünkü canım ve keyfim öyle
Buyurdu spsmwks neyse oy verin ve yorum atın işte
Şu anlık bu kadar ♡♣♡