"Jungkook beni duyuyor musun?"
Israrla başımda elini sallayan kişiye gözlerimi kırpıştırarak baktım. "Evet," dedim hemen. Kaşlarını kaldırdı ve bir süre dümdüz yüzüme baktı. "Ben pek öyle olduğunu düşünmüyorum ama..."
Bir şey söylemedim. Tedavim biteli biraz olmuştu. Nedense bedenimde ve zihnimde kalıcı değişimler olduğunu hissediyordum. İşin kötü yanı, bunun nasıl bir değişim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Öyle ki bazen rüyalarımda kendim dışında bir şeye dönüşüyordum ve normalde asla yapmayacağım şeyler yapıyordum. Bu rüyalar zihnimden silinmek bilmiyor, net bir şekilde olmasa da günlük işlerimi yaparken zihnime saplanıyorlardı. Şimdi de o anlardan birisiydi.
Yugyeom bana önemli bir şey anlatırken -hepsini duysam da tek birine bile odaklanamamıştım- zihnimde onu vahşice öldürdüğüm ve bundan zevk aldığım sahneler durup duruyordu.
Hatta bazen ürküyor ve gerçekten böyle bir şey yapıp yapmadığımı anlayamıyordum. Birer halüsinasyon gibiydiler. Zihnimde kahkahalar atan bir sadist yatıyor desem, az söylemiş olmazdım.
Bunun varlığından uzun zamandır şüpheleniyordum ancak son zamanlarda dayanılmaz bir hal vardı. Çünkü eskiden sadece bana ait olmayan bir varlığın bedenimde yaşadığını hissediyordum. Ama şimdi... Şimdi o varlığın ben olduğunu düşünüyordum.
Yutkundum ve saçlarımı karıştırarak geriye attım. Yugyeom'u az çok dinlediğimden yola çıkarak konuştum. "Yani Jisoo ve Yoongi'nin işbirliği içinde olduğundan şüpheleniyorsun."
Kaşlarını çattı ve ikide bir yaptığı gibi yine hızlıca etrafına bakındı. "Şüphelenmiyorum, Jungkook. Buna eminim!"
İlgisiz bir tavırla tek kaşımı kaldırdım. "Bunu bana neden anlatıyorsun peki?"
Derin bir nefes aldı ve ilgisizliğime öfkeli bir şekilde sertçe dudaklarını bastırdı. Ardından sakince konuşmaya çalıştı. "Çünkü son zamanlarda Jisoo ile çok yakınsın." Başını dikleştirdi
Ortaya çıkan boynundaki damarını gördüğüm anda, şiddetle içinden akan kanın fışkırması nasıl bir görüntü yaratırdı diye hayal ettim.
Tanrı'm...
Kurumuş dudağımı ıslattım. "Ne var bunda?"
"Jungkook sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Kollarını göğsünde kavuşturdu ve hiddetle bana baktı.
"Yugyeom sadece neden bunu anlatma gereği duyduğunu anlamıyorum. Başka klandan biriyle görüşmem herhangi bir sohbet olamaz mı? Ayrıca o kadar çok da bir araya gelmiyoruz. Aynı şekilde Yoongi ve Jisoo da öyle bir araya gelmiş olabilir."
Kendini ispatlamaya çalışan sabırsız bir çocuk gibi sızlandı. "Sana onları konuşurken kaç kere gördüğümden bahsediyorum, Jungkook. Hala umurunda değil!"
Derin bir nefes aldım ve bakışlarımı yavaşça etrafta gezdirdim. "Çünkü yeterli değil."
Elleriyle yüzünü kapattı ve başını eğdi. Yugyeom oldu olası şüpheci biri olmuştu, bu yüzden dediklerini pek fazla ciddiye almak istemiyordum. Bunun nedeni Jisoo'ya müthiş bir şekilde güvenmem falan da değildi, sadece bu ittifakı bu kadar basit bir şekilde sonlandırmak istemiyordum. Birincisi Jisoo Yoongi ile konuşabilirdi, zaten ikisi irtibat halinde kişilerdi, sadece bu irtibatları olumlu yönde değildi. İkincisi Yugyeom'un şüphelendiği gibi bir durum olsa dahi o zaman ittifaksız olarak kalmış olurduk, zaten bu plan başta geçerliydi. Virma'nın Rubar ile ittifak yaparak bize zarar verme ihtimali yoktu çünkü Jisoo'ya aman aman bilgiler vermiyordum. Burnunu bir yerlere sokma meraklısı herkesin ya da algıları gelişmiş herkesin farkında olduğu şeylerdi söylediklerim. Zaten o da bunun farkındaydı. Yine de buna tezat bir şekilde bana daha nadir bulunur bilgiler söylüyordu. Muhtemelen güvenimi kazanmaya çalışıyordu ama ne söylerse söylesin bu geçerli olmayacaktı. Bunun farkında olarak başka bir amaç mı taşıyordu yoksa bunun farkında değildi de boşa kürek sallayarak güvenimi mi kazanmaya çalışıyordu, orasını bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'
Fanfictionkaranlık sular titreşti, uzaklardan boğuk bir ses duyuldu, güneş parladı ve karanlıkla birleşti, iki zehirli ruh ölüm çukurunda salındı ve çukur yuttu seçtiği ruhu *** aksiyon, fantastik, gizem. ⌠ 𝓹𝓪𝓻𝓴 𝓬𝓱𝓪𝓮𝔂𝓸𝓾𝓷𝓰 ✾ 𝓳𝓮𝓸𝓷 𝓳𝓾𝓷𝓰𝓴𝓸�...