siyah pelerin'in dönüm noktasına hoş geldiniz, hepinize iyi okumalar dilerim<3
***
Duyduğum o garip şeyden sonra apar topar odadan çıkartılmış ve doğruca klandaki odama gönderilmiştim.
Bana söylemediği şeyler vardı. Bana her şeyi anlatmamıştı. Ve melez de neydi Tanrı aşkına?! İki klanın gücünü birden barındıranlar mı vardı? Bu varsa da neden bilmiyorduk ki? Nasıl fark etmemiştik? En önemlisi en başta herkes bu okula gelirken yönetim onu nasıl fark edememişti?
Ve melez nasıl ortaya çıkmıştı? Defalarca kez odamdan kaçma planları yapsam da kilitlenmişti. Burada kapana kısılmış bir halde onların yapacaklarını bekliyordum. Şuna emindim ki, herkes o dersi unutacaktı. Sadece ben hatırlayacaktım.
Ve Taehyung'u peşimden sürüklememiş olsaydım o da hatırlayacaktı.
Yine de bu, ona karşı olan katılığımı etkilemeyecekti. Basit şeylerden taviz vermeyi düşünmüyordum. Sonuçta benim için hala tamamen masum değildi. Peşimden gelmiş olsa bile...
Hava tamamen kararmak üzereydi. Bugün daha fazla bir hareketlilik olacağını sanmıyordum. O yüzden daha fazla kafa yormak yerine -tabii buna istemsizce aklıma gelen düşünceler dahil değildi- dinlenmeyi tercih ettim.
Sadece düşünerek bir yere gelemiyordum.
Tek bildiğim şey, bundan sonra herkese dikkat etmem gerektiğiydi.
***
Ertesi gün derslik sayısı daha azdı. Sabahın köründe kalkıp bir iki tane büyü dersine girmiştik, onda da samimi olduğum kimseyle aynı sınıfa düşmemiştim. Bu yüzden yine saçma düşüncelerimle baş başa kalmıştım.
Dünden beri melezin ne olabileceğini ve Chaeyoung'un gerçekten beni sevip sevmediğini düşünüyordum. Dalgın bir şekilde son dersimden çıktığımda beni binanın çıkışında durduran kişiyle birlikte kaşlarımı çattım.
Virma Klanı Temsilcisi Kim Jisoo'dan başkası değildi.
Sorgularcasına kaşlarımı kaldırdığımda ciddiyetle bana baktı. "Konuşmamız lazım."
"Neden?"
Etrafına hızlıca ve dikkat çekmeden bakındı. "Sanırım büyük bir kaos bizi bekliyor."
Sanırım bence de.
Başımı yana eğdim. "Bunu neden bana söylüyorsun?" Diğer yandan da şüpheci bir tavırla gözlerimi hafifçe kısmıştım. Sabırsızca dudaklarını sertçe birbirine bastırdı ve kolumdan tutarak hızlı adımlarla içeri taraflara yürümeye başladı.
Hızlıca fısıldadım. "Ders çıkış saati, her an birisi bizi görebilir. O yüzden bu kadar abartmamanı tavsiye ederim." Kolumu sertçe tutan eline bir bakış attığımda başını hafifçe iki yana salladı. "Ders biteli çok oldu, boş bir sınıfa gidip konuşacağız."
Çok mu oldu? Dalgınlığımdan fark etmemiş olmalıydım. O yüzden bu konu hakkında daha fazla konuşmadım.
Hızlı adımlarına eşlik ettim ve boş bir sınıf bulduğumuzda kolumu bırakmasıyla peşinden içeri girip kapıyı kapattım. Sınıfın ön kısmında stresli bir şekilde volta atarken kollarımı göğsümde bağladım ve ona baktım. Fazlasıyla gergin görünüyordu.
Uzun kahve saçlarını hızla geriye attı ve durup bana baktı. "Bazı duyumlar aldım."
Başımı yavaşça iki yana salladım. "Bunu bana neden anlattığını hala bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'
Fanfictionkaranlık sular titreşti, uzaklardan boğuk bir ses duyuldu, güneş parladı ve karanlıkla birleşti, iki zehirli ruh ölüm çukurunda salındı ve çukur yuttu seçtiği ruhu *** aksiyon, fantastik, gizem. ⌠ 𝓹𝓪𝓻𝓴 𝓬𝓱𝓪𝓮𝔂𝓸𝓾𝓷𝓰 ✾ 𝓳𝓮𝓸𝓷 𝓳𝓾𝓷𝓰𝓴𝓸�...