☬54☬

990 137 773
                                    

Not: Kan hassasiyeti olanların okumaması veyahut belli sahneleri atlaması önerilir.

İkinci Not: Şarkıyla okumanız önemle rica edilir. (sizin için 20 dakikalık versiyon koydum uzun uzun okuyanınız vardır diye ehhehe)

Jungkook

Lalisa aramızda ölüm sessizliği bırakıp gittikten bir süre sonra da lavabodan çıkmadım. Bakışlarım yerdeydi, düşüncelere boğulmuştum. İşin açığı, Chaeyoung'a geç kavuşmuştum seha seçimleri gerçekleştiğinde de her şeyin daha iyi olacağını zannetmiyordum. Hazır şansımız varken birlikte olduğumuz anları doyasıya geçirmeye çalışıyordum.

Ancak bu zamanlarda her zaman düşündüğüm şeyler aklımdan uçup gidiyordu. Bu beni rahatlatma açısından iyi bir şeydi. Ama... ama beni kör ediyordu. Ben burada eğlenip hiçbir şey olmuyormuş gibi davranırken dışarıda kıyametler kopuyordu. Sıra sıra seha olma olasılığı olan kişilerin ayağı kaydırılıyordu. Sıradakinin Chaeyoung olmayacağından nasıl emin olabilirdim ki? Öyleyse ona göz kulak olmam gerekirdi. Oysaki ben hem onu hem kendimi tehlikeye atarak buraya geliyordum. Açığa çıkarsa onu korumaya bir kenara bırakayım, onu kendi elleriyle ateşe atan ben olurdum. Nasıl bu kadar aptal davranabilirdim?

"Jungkook..."

Chaeyoung'un sesini duyduğumda bakışlarımı kaldırdım. Endişeli görünüyordu. Lalisa'nın dediklerinden kötü etkilendiğimi düşünüyordu. Kurumuş dudağımı ıslattım ve lavabodan çıktım. "Gitmem gerek, Chaeyoung."

"Jungkook, biraz daha kal lütfen."

Direnmeye çalıştım. Ama onu böyle bırakmak istemiyordum. Duraksadığımı gördüğünde devam etti. "Lalisa'nın dediklerine bozulmadın, değil mi?"

Başımı olumsuz anlamda salladım. Mesele basit bir rakip meselesi değildi. Ayrıca ben daha önce bozulmuştum. Direkt olarak ona bozulmamıştım.

Sadece güvenilmez biri olmak beni üzüyordu. Onu suçlayamıyordum. Dengesizdim, kötü şeyler yapabiliyordum. Çevremi yok ediyordum. Neden bana güvenseydi ki zaten?

Umutsuzca mırıldandı. "Bir şey söyle." 

Dudaklarımı araladım ama dudaklarımdan bir şeyler dökülmedi. Dalgındım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Düşüncelere gömülmüştüm. Amacım onu üzmek ya da daha fazla endişelendirmek de değildi. Elimde değildi, odaklanamıyordum.

Birkaç hışırtı sesi duyduğumda bakışlarımı ona çevirdim. Üzerini giyinmiş ve ayaklanmıştı. İleri doğru bir adım attım. Onu yatağına geri yatıracaktım ki benden hızlı davranıp kollarını boynuma doladı ve sıkıca sarıldı. Ağlamaklı bir sesle konuştuğunda nefesimi tuttum. "Böyle yapma."

Boştaki ellerimden birini yanağına diğerini beline götürdüm. "Sana kırgın değilim. Sadece-"

Cümlem kapı sesiyle bölündü.

Ha siktir.

İkimiz de birbirimizden ayrılıp hızlıca bakışlarımızı kapıya yönelttik. Lalisa geri dönmüştü ve bizi görmüştü. Şaşkınca aralanmış dudakları eşliğinde elindeki kitap yere düştü. Chaeyoung gergin bir şekilde Lalisa'nın adını fısıldadı. 

İçgüdülerimin kontrolü eşliğinde Lalisa'ya doğru büyük bir adım attım. Son anda geri çekilmeye çalışmıştı ama kapıyı kapatıp onu yakalamayı başarmıştım.

"Jungkook dur!" Chaeyoung'un korku dolu sesi beni durdurmaya yetmedi. Lalisa'nın bileklerini bir elimle sıkıca tuttum ve diğer elimi boğazına götürdüm. Normal şartlar altında hafızasını silmeyi planlıyordum. Ancak zihnine girip hipnoz durumuna geçmesini sağladığımda kalbimde derin bir yoğunluk hissettim.

𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin