Taehyung'la olan bağrışmamızdan sonraki ölüm sessizliği içerisinde geçen birkaç dakikadan sonra, gözlerimin normale gelmesiyle Taehyung'a bir şey demeden odadan fırlayıp çıkmıştım. Merdivenleri hızlıca indim ve gömleğimin yakasını düzeltip saçlarıma da elimle şekil verdikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi diğer misafirlerin de bulunduğu en alt kata indim. Ben iner inmez, Chaeyoung'un bakışları bana kaymıştı. Belli ki yokluğumu fark etmişti.
Çatık kaşlarla bana bakan Yugyeom'a baktım. Az önce ayrıldığımız masada sinirli sinirli bana bakıyordu. Homurdanarak yanına gittim ve dolu kadehlerden birini kafama diktim. "Bir an ikinizi de ortada göremeyince birbirini kuytu köşelerde öldürmeye gittiğinizden şüphelendim. Ne kadar korkunçtu biliyor musun?!"
Bir cevap vermediğimde aceleci ve abartılı hareketlerle, elleriyle yüzümü ve yakamı kontrol etti. "Bir bakayım sana morluk falan var mı diye." Ciddi ciddi bakmasıyla şaşkınca kaşlarımı kaldırdım. Son olarak yakamı kontrol edip geriye çekildiğinde tek kaşımı kaldırdım. "Sen ciddi misin, Yugyeom?"
Başıyla hızlıca onayladı ve yine kaşlarını çattı. "Tabii ki de ciddiyim! Sanki daha önce hiç dövüşmediniz." Huysuz huysuz davranırken şaşkınlık katsayılarım gittikçe artıyordu. Sanki Yugyeom annemizdi ve biz de sürekli kavga eden, o anlaşamayan iki kardeş.
"Dövüşmedik zaten," dedim saçlarımı savurarak. Yarım ağız sırıttım. "Ben onu dövdüm." Yugyeom dilini şaklatıp huzursuzca etrafına baktı. "İkiniz de asla akıllanmayacaksınız, değil mi?"
Omzumu silktim. "Aklı başında olan benim, biliyorsun ki. Bu lafları edeceksen git Taehyung'a et."
Yugyeom omzuma bir tane indirdiğinde kaşlarımı çattım ve omzumu tuttum. "Yavaş vursana be," diye mırıldanırken diğer yandan omzumu sıvazlıyordum. Gözüm kısa bir süreliğine Chaeyoung'un masasına takıldığında kaşlarımı çattım. Yanında Lalisa, Jimin ve kırmızı pelerinin bir kız vardı. Chaeyoung'un neden Rubar Klanı'ndan bir arkadaşı olurdu ki? Telefonu elime aldım ve mesaj yazmaya başladım. Sohbet ederken sürekli kahkaha atıyordu ve keyfi yerindeydi ama sonuçta benimle mesajlaşması daha önemliydi.
nigerjeon:
kim o yanındaki kırmızı?
Sorgularcasına tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda telefonundan başını kaldırıp çatık kaşlarla bana baktı. Halbuki onu sinirlendirecek bir şey yazdığımı düşünmüyordum. Yoksa öyle miydi? Mesajı tekrar kontrol ettim ama sinirlendirici bir unsur göremedim. Çok geçmeden sinirlenme sebebini zaten kendi yazmıştı.
flavechae:
onun adı kırmızı değil
nigerjeon:
adını bilmediğim için kırmızı diyorum zaten
flavechae:
rubar klanı üyesi diye de bahsedebilirsin
nigerjeon:
üşendim çok uzun
flavechae:
bu kadar kaba olma
nigerjeon:
tanrı aşkına ben mi kabayım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘀𝗶𝘆𝗮𝗵 𝗽𝗲𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻'ʳᵒˢᵉᵏᵒᵒᵏ'
Fanfictionkaranlık sular titreşti, uzaklardan boğuk bir ses duyuldu, güneş parladı ve karanlıkla birleşti, iki zehirli ruh ölüm çukurunda salındı ve çukur yuttu seçtiği ruhu *** aksiyon, fantastik, gizem. ⌠ 𝓹𝓪𝓻𝓴 𝓬𝓱𝓪𝓮𝔂𝓸𝓾𝓷𝓰 ✾ 𝓳𝓮𝓸𝓷 𝓳𝓾𝓷𝓰𝓴𝓸�...