Holde yankılanan kömür siyahı botların sesi mi uyandırır içimdeki tüm şeytanları yoksa dönemeçten döndüğüm an duvarlardaki muhteşem fresklere deyecek kadar uzun ve kalın pelerin kumaşı mı? Yoksa elimde sıkı sıkıya tuttuğum ağır, içinde kimsenin tam anlamıyla çözemediği sırların dolu olduğu ve yıllarca nesilden nesile taşınan büyü kitabı mı? Belki.Ah size kendimi tanıtmayı unuttum, adım Neptune normal bir büyücüyüm işte, yani sanırım.Büyükbabam büyü konusunda aramızdaki en bilgili kişi ve birlikte yaşıyoruz ha bir de ben 6 yaşındayken kaybettiğim ailemle iletişime geçmemi sağlıyor, hayatımda büyük bir yeri olan iyi olduğuna inandığım tek büyücü.
Üzerimdeki bu aceleci tavrı bastırmaya çalışsam da engel olamıyor koşar adımlarla cupid heykelinin oraya doğru ilerliyordum, yaklaştığımda adımlarımı yavaşlatmış başımı sağa sola çevirerek tekrardan kontrol etmiştim, biraz olsun rahat bir nefes vermek adına ellerimi uzun saç tutamlarıma götürerek alnımdan çektim.Yapacağım şeyi biliyordum fakat içimde kapkaranlık bir nokta vardı bu sefer, bu tanımadığım nokta bana tamamen yabancı ve bir o kadar da ürkütücüydü.Sol elimi havaya doğru kaldırarak gözlerimi kapattım ve dudaklarımı kıpırdatarak ruhani sözleri fısıldadım, ardından gözlerimi aralayarak gözlerimi duvardan açılan küçük kapıya diktim, olduğumu sandığım kişi olmadığımdan şüphe edecek ne anlatmış olabilirdi ki bana? Ağır adımlarla içeriye girecekken aniden burnuma gelen kirli şeytani bir koku ile yüzümü buruşturdum, etrafta gezdirdim gözlerimi.Hiç bir silüet dahi görmüyordum, biraz daha ilerledim bu sefer çalışma masasına doğru, tuhaf ki masada eskisine tezat şu an hiç bir şey yoktu.Kaşlarım göz kapaklarıma baskı yaptığında dudaklarımı aralayarak seslendim.
παππούς!
Büyükbaba!
" Καλώς ήλθατε, Andromeda Arene."
" Hoş geldin, Andromeda Arene. "
Kulaklarımı dolduran boğuk ve kalın ses ile tüylerim diken diken olmuşçasına kaskatı kesilmiş yavaşça bedenimi diğer tarafa çevirerek korkak göz bebeklerimi endişeyle etrafımda gezdirmiştim, Andromeda da kim?
"Σε περίμενα και εγώ, η τελευταία πέτρα Casta: Sapphire."
" Ben de seni bekliyordum, geriye kalan son Casta: Safir taşı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Wizard
Fanfiction"Bu dev yaratıklardan sonuncusu olmak, sandığın kadar kolay olmayacak Jeongguk."