XXXIII

3.6K 206 67
                                    

Bölümü şarkısı - Lorde /  Writer In The Dark (Ağlayarak dinledim🥲🥲)

Bölümü şarkısı - Lorde /  Writer In The Dark (Ağlayarak dinledim🥲🥲)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Eve girdiğinde, yüzükleri hızla çıkarıp şortunun cebine attı. Kalbi heyecanla atıyordu. Kelimelerini unutmuş gibiydi.

İlk defa konuşmaya çalışan biri gibi hissediyordu kendisini.
"Sakin ol." Kendi kendini telkin ederken dudaklarını ısırdı. Evin içi sessizdi. Arabadaki eşyaları daha sonra alacağı için hızla merdivenlere yöneldi.

"Buradayım." Titreyen oğlanın sesiyle duraksadı. Salona yöneldiğinde bedeni kaskatı geldi.
"Bizi beklettin oğlum." 
"B-baba?" Bedeni önüne dökülen görüntüyle dondu. 

Salonda  Araf yerde dizlerinin üzerinde, başı önde bekliyordu. Babası hemen çaprazında duran tekli koltukta oturuyordu. Odanın içerisinde iki kişi daha olsa da onları tanımadığını fark etti. Neler döndüğünü anlamaya çalıştı. Babasının yüzündeki gülümseme bedenini tedirginlikle titretti. Göğsündeki korku ve acıyla içeriye doğru bir adım attı.

"Doğrusu, seni beklemek biraz can sıkıcıydı. Bizde orospunla biraz oynadık." Araf'ı işaret etti. Başı yerde olan çocuğun sessizliği korkuttu onu. Ellerinin arkada bağladığını gördü.

"Neden buradasın?" Salona girdiğinde korkuyla Araf'a baktı. "Araf? Başını kaldır." Sesi titremişti. Hafif yutkundu. Kalbi acıyla çarpmaya başladı. Neden buradaydı bu adam?

Başını iki yana salladı. Siyah saçları dağılmıştı. Omuzlarının sarsıldığını görebiliyordu. "Araf!" Sesi sertleşti. Korkunun odanın içine sızdığını, nefesini omuzlarına bıraktığını hissetti.

Kuruyan dudaklarında gezdirdi dilini. "BAŞINI KALDIR!"

Babası ayağa kalktığında korkuyla gerildi bedeni. Her hareketini izledi. "Neden bakmıyorsun? Bak nasıl merak etmiş seni." Sesi alay doluydu. Araf'ın başında dikildiğinde saçlarından tuttu.

Öne atıldığında, onu tutan bedenden kurtulmak için savurduğu yumruğu boşluğa isabet etti. Bacaklarının arkasına aldığı sert darbe ile dizlerinin üzerine düştü. arkasında birinin dikildiğini fark etmemişti bile.

"Canını yakıyorsun. Yapma! Bırak lan onu!" Omuzlarına saplanan parmaklardan kurtulmak için çırpındı. "Bırak lan beni oropunun dölleri. Sikeceğim lan!" Başına dikilenlere öfkeyle bağırdı. Korkusunu hissettirmeyecekti.

"Şşş, babanla ne biçim konuşuyorsun sen!" Alayla homurdanmıştı.

Gözleri Araf'ın yüzünde dolaştı. Beyaz teni morluklarla dolmuş, dudağı ve kaşı patlamıştı. Acıyla dişlerini birbirine bastırdı. "Aç gözlerini. Araf, lütfen aç gözlerini." Kalbine saplanan acıyla gözleri kısıldı. Nasıl bir korkuydu bu böyle?

İçeri girdiği andan beri kaçındığı şeyi yaptı. Gözlerini araladı, gördüğü yüzle akmaya hazır yaşlar yanaklarından döküldü. "Özür di..."

"Siktiğim özrünü dileme! Sen bir şey yapmadın." Gözleri babasına döndü. Nefretle baktı adama.

"Haklı. Sen bir şey yapmadın." Tuttuğu saçları iğrenmeyle bıraktı. Araf bağlanmış ellerini açmak için çabaladı ama banttın derini kesmesinden başka işe yaramadı bu. Özgür'e baktı yeniden. Bal rengi gözlerdeki korku o kadar somuttu ki. Hafif gülümsedi oğlana ama Özgür bunu görememişti.

Özgür, gözlerini yumdu. Gözleri ıslanmıştı ama asla ağlamayacaktı. Bu zevki babasına yaşatmayacaktı.

"Sana ne değimi hatırlıyor musun? Bir mesaj göndermiştim hatta sana." Dizlerinin üzerine eğilip Araf'ın morlukla süslenmiş yüzüne baktı. Ardından oğluna döndü. Gözlerindeki ışık deliliğin izlerini taşıyordu.

"Sizi öldüreceğim." Gülümsedi. Dudaklarının kenarında keyifli bir kıvrımın izi oluştu. "Huyum kurusun verdiğim her sözü de tutarım." Beline yerleştirdiği bıçağı çıkardı. "Mutfağınızın bıçak dolu olması sizin için pek iyi olmadı." Bıçağa yansıyan yüzüne baktığında, gördüğü yüze katlanamadığını fark etti. Hızla kaçırdı gözlerini, o gözlerde şeytanı görüyordu.

"Sana hasta olduğunu söyledim. Siz hastalıklısınız." Gülümsedi. Karısını kaybetmişti ilk başta. Sonra kızını, şimdide oğlunu. Kimse oğlunu ondan alamazdı. "Seni iyileştireceğim. Hasta olduğunu sende anlayacaksın." Özgür'e bakerken gülümsedi. Gözlerindeki ışık Özgür'ü korkuttu. 

"Baba! Yapma" Gözyaşlarını tutamadı. Araf'ın orman yeşilleri halının desenlerini incelerken korkuyla baktı babasına "Lütfen."

"Seni kurtaracağım oğlum." Araf'a döndü. "Ama önce seni hastalıktan kurtarmalıyız."

"Dur! Ona zarar verme! Sakın baba!" Kurtulmak için çırpında ama bedenin her ayağa kalkmaya çalıştığında yeniden oturtuluyordu. Dizlerinin acısını, omuzlarına saplanan parmakları hissetmiyordu.

"Annene seni koruyacağımı söyledim. Bunca süre boyunca seni izledim. Sana şans verdim, ondan ayrılman için. Ama sen hep beni görmezden geldin." Öfkeyle baktı oğluna.

"Baba, kurtulmamı mı istiyorsun?" Daha ılımlı yaklaşmaya çalıştı. Babasının normal düşünmediğini anladı. Yumuşak olursa belki ikna ederdi. Nasıl bunca zaman babasının onlardan vazgeçtiğini düşünmüştü. Nasıl bu kadar aptal olabilmişti?

"Evet. Evet seni kurtaracağım." Hevesle salladı başını. Kurtuluşun onda olduğuna inanmıştı.
"Tamam, ona zarar vermene gerek yok. Ben gelirim seninle, söz." Hevesle baktı. Ardından ona bakan adama gülümsedi.

Gözlerini asla Araf'a değdirmedi. Adamın ona inanmasını istiyordu. "Gelecek misin?"

"Evet. Sen benim babamsın. Bana yardım edeceksin değil mi? O zaman onu bırak" Gülümsedi. Gözlerindeki acıya bir perde çekmeye çalıştı. Ama ne kadar başarılı olduğunu bilmiyordu. "Hadi bırak onu da gidelim. Annesi birazdan gelir, Yan komşuya geçti."

Araf'a dönen babasıyla saniyelik olarak ona baktı. Göz kırptı ve gülümsedi. Yeniden babasına döndüğünde adamın ona baktığını gördü. Yüzünün rengi attı. Gözleri büyüdü, dudakları aralandı. 

"Yalan söylüyorsun. Babana yalan söylüyorsun!" Gözleri karardı.

"Hayır, söylemiyorum. Söz veriyorum seninle geleceğim. İstediğin yere geleceğim." Hevesle atıldı. ağlaması artık hıçkırıklara dönmüştü. Bedeni sarsılıyordu. yeniden kalkmaya çalıştı ama her defasında olduğu gibi bu defa da başarısız oldu. 

"Gözlerinin annenden almışsın. Sende tıpkı onun gibi gözlerini saklayamıyorsun." Ayağa kalktı. Kendisi ile birlikte Araf'ı da kaldırdı. "Ama yalan söyleyemediğini biliyorum. Gideceğiz." Çocuğun ellerindeki banttı çözdü.

Oğluna döndü. Tam gözlerinin içine baktı. Oradaki şeytanlarını görmesini istiyordu. Orada yıllarca zihninde dönüp duran oyunları, nefreti görmesini istedi.

Ardından ise yanında gözleri parlayan orman gözlüye sapladı bıçağı. Korkmadı, tereddüt etmedi. Bembeyaz kesilmiş oğluna sadece gülümsedi.





Aklımda hep böyleydi, çok kızmayın bana 💜 Lütfen yorum yapmayı unutmayın. Öpüldünüz ❤️

𝐆𝐢𝐳𝐥𝐢 𝐒𝐚𝐤𝐥ı | 𝐁𝐱𝐁 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin