Uykulu göz kapaklarım, yorgunluk ve bir o kadar da dinlenmişlik arasında gidip gelirken, kulağımı dolduran hoş bir tını merakıma yenik düşmüştü. Islık gibi söylenen bu tını, bir nefes kadar yakınımdan geliyordu ve dinlendirici havası, bütün yorgunluğumu alıp götürmeye bile yeterdi.
Sanki bir annenin şefkatini hatırlatan, onun üzerindeki korumacı etkisini ve tavrını sürdüren, sımsıkı sarılmışçasına güzel bir sıcaklık veren bu ıslık, odanın duvarlarında yankılanıyordu.
Sesin sahibini tanıyordum.
Merakla gözlerim açtım ve net görebilmek için gözlerimi birkaç kez kırptım.
Marcos yatağımın baş ucundaki koltukta oturmuş, dışarıda yağan kara eşlik edercesine ıslık söylüyordu. Sanki bir şarapı andıran kıpkırmızı dudakları beni esiri altına almıştı. Saçlarının dağınıklığı ve bakışları bir süre daha gözlerimin onda oyalanmasına neden olurken içime yayılan sıcaklık nedense beni iyi ve huzurlu hissettiriyordu.
"Uyandın mı? "
Başını aniden benim tarafıma çevirmesi, utanmama neden olmuştu. Onu izliyor gibi gözükmek şu anda en son istediğim şeylerden birisiydi.
Sorusuna cevap vermeyerek uyandığım yatakta kollarımın yardımı ile doğrulmaya çalıştım. Marcos anında kalktığı koltuktan yanıma gelirken nefesimin tutulmasına içimden lanet etmiştim.
"Yardıma gerek yok. " desem de uyuduğum yastığı dik bir şekilde koyarak arkama yaslanmama yardımcı oldu.
Yatakta yanıma oturdu ve sakin bir sesle "Nasıl hissediyorsun?" diye sordu.
Sorusu üzerine bakışlarımı karşı dolaptaki aynaya çevirdim. Kan kırmızısına dönmüş olan gözümün çevreleri isyan etme derecesine gelmişlerdi. Saçlarımın kısa olmasına rağmen birbirine karışması ve yüzümün solgun görünmesi daha çok kötü hissetmeme neden olmuştu. Berbat bir haldeydim ve yapabileceğim hiçbir şey de yoktu.
Kısık ve dirençsiz bir sesle ağzımdan sadece "Kötü. " kelimesi çıkabilmişti.
Zaten dağınık olan saçlarını eliyle bir kez daha dağıttıktan sonra sıkıntılı nefesini dışarıya verdi ve "Anladım. " dedi.
Aramızda kısa bir sessizlik oluşunca bu durumun bozulması adına boğazımı temizledim ve "Susadım " diyerek yataktan çıkmaya çalıştım. Eliyle beni durdu ve " Ben getiririm. " diyerek yanımdan kalktı.
"Kendim de alabilirim. " diye her ne kadar arkasından seslensem de beni duymazlıktan geldi ve odanın kapısını açıp merdivenlere yöneldi.
Beni rahat ettirmeye çalıştığının farkındayım. Ama iki hafta boyunca birçok kişi tarafından istenmeyen bir yerde kapana kısılmıştım ve bu durum beni oldukça geriyordu. Her an başıma bir şey gelecek korkusuyla tetikte bekliyordum. Burada yalnızlığa karşı tek başıma çırpınmak oldukça zordu. Marcos ise Ty ve Karissa'nın aksine bana iyi davranıyor, bana iyi geliyordu. Bir an önce iyileşip gitmemi istediklerinin farkındayım ama bu bilinmezlik içerisinde eski hayatıma döndüğümde bile aklımda birçok soru işareti ile ortada kalacaktım.
Donuk bir şekilde baktığım boşluktan Marcos'un ayak seslerini duymam ile gözlerimi ayırdım. Düşüncelerim birbirine çelme takmış tökezlenirken, dışarıdaki rüzgarın gizli sesi yine ürpermeme neden olmuştu.
Yanıma geldi, yavaşça ve dikkatli bir şekilde su bardağını bana uzattı. Gülümsemeye çalışarak teşekkürlerimi ona gönderdim. Bardağı dudaklarıma götürmem ile Marcos tekrar yanıma oturarak beni izlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN
أدب المراهقينDişlerini tenimde hissetmemle ormana bıraktığım acı çığlık, az önceki eğlenceye son noktayı koymuştu. ~ 8 Eylül Salı 2020 ~