Uzun zamandan beri hiçbir kıyafetin kendisine giydirilmesine izin vermeyen Wanda, Pietro'nun söylemesiyle beraber giyinmeyi kabul etmişti ve alelacele bulunan kırmızı bir gecelik ve siyah iskarpin getirilmişti hemen. Pietro giydirmişti Wanda'yı ve elinden tutarak, eksi kahramanların ortak kullandığı salona getirmişti.
Yuvarlak masaya oturmuş Wanda, önündeki çorba kasesine bakıyordu. Peter, Pietro'nun kız kardeşine yemek yedirişini izliyordu.
Wanda'yı öptüğünden beridir Peter düzgün düşünemiyordu. Wanda'yı öpmüş olmaktan dolayı afallamamıştı. Onu afallatan, kadını öptükten sonra zihninde canlanan ve hiç sıra beklemeden hep beraber kafasının içinde oluşup kayboluveren o imajlar silsilesiydi. Wanda'ya baktıkça tüm o imajlar sırasıyla genç adamın kafasında yeniden oluşuyor, alev gibi parlıyor ve alev gibi kayboluyordu.
Rhodes ve Gamora da Pietro ile Wanda'ya bakıyordu.
Sanki Wanda yıllardır çalışmayan pilli bir oyuncak bebekti de Pietro bir gün pil olarak yanına gelivermişti. Adam ne derse kız güç de olsa yapıyordu. Giyinmişti, masaya oturmuştu ve şimdi de ona uzatılan yemeği sorun çıkarmadan yiyordu.
Ancak Rhodes, Gamora ve Peter'ın kafasında yine soru işaretleri vardı. Pietro onları ve onlarla olan anılarını hatırlamamıştı. Hafızasının büyük bir kısmı soğuk tarafından alınıp götürülmüş olmalıydı. Geçmişe dair sadece Wanda'yı hatırlıyordu ama Wanda ile beraber dahil olduğu ekipteki arkadaşlarını, öğretmenlerini hatırlamıyordu. Rhodes, Pietro'nun onu tanımamasını ilk başta çocuğun şakacı mizacının bir ürünü sanmıştı. Cidden hatırlamadığını fark etmesi de uzun sürmemişti.
Wanda yemek yerken, Pietro'ya aşağı yukarı olan tüm her şeyi anlatmışlardı. Wanda'nın neden o durumda olduğunu ve o duruma nasıl geldiği yanı sıra vücuduna gömülü olan zihin taşından da bahsetmişlerdi. Pietro; Rhodes ve Gamora'nın paslaşarak anlattıklarını can kulağı ile dinlemişti ve sıra, Wanda'nın sonsuzluk taşını kendi vücudunu yararak gömmesine gelince göz yaşlarını zor tutmuştu genç adam.
Peter, Pietro'yu hatırlıyordu. En son gördüğünde adamın saçı bu kadar beyaz değildi, beyaz ve sarı karışımı bir tonundaydı. Bu kadar beyazlamasının nedeni soğuk mu, güçleri mi yoksa yaşlılık mı bilemedi, sormak da istemedi. Wanda'nın haricinde Stevelerin neden yolculuk ettiğini de anlatmışlardı. Pietro da onlarla karşılaşmasını anlatınca, şarkı mevzusu üzerine Rhodes sormuştu.
"Neden o şarkı peki?"
Kollarını masaya koymuş olan Pietro açıklamaya koyuldu. "Çocukken, Wanda ile doğaçlama şarkı oyununu oynardık. Sırayla birbirimize şarkılar söylerdik ama sözleri tamamen uydurma olurdu. Bir gün, o şarkıyı söyledi Wanda. Sonrasında benim de kafama takıldı ve ertesi gün dilimden atamadığımı fark ettim. Sonraki günlerde başka başka doğaçlama şarkılar söylesek de her oyunun sonunda o şarkıyı bir defa daha söylerdik. Neden bilmiyorum."
Pietro konuşmaya devam edecekti ki, Wanda kesti sözünü. "Pietro... biraz daha çorba var mı?"
Cevabı bilmeyen Pietro yanındaki üç kişiye baktı. Ancak o sırada üçü de Wanda'nın söylediği cümleye şaşırmaktaydı.
Uzun yıllar sonra kıyafet giymeyi kabul eden Wanda, uzun yıllar sonra ilk defa düzgün bir cümle kurabilmişti.
Üçünün de aklına aynı soru gelmişti: Pietro'nun bununla nasıl bir alakası olabilirdi?
***
Steve, gözlerini açmakta zorlanıyordu. Ortam zaten karanlık olduğu için gözleri açılmak istemiyordu sanki. Uyumak isteyen, üzerine gidildikçe yorganını inatla geri çeken çocuklar gibi direniyordu gözleri. Aynı şekilde vücudu da öyleydi. Ya yer çekimi kuvvetlenmişti ya yere tutkalla yapıştırılmıştı ya da vücudu uyanmak istemiyordu. Kendini yerden kaldırabilmek için avuçlarını soğuk zemin ile buluşturdu. Ellerinden yere doğru kuvvet uygulayarak kalkmaya çabaladı; başaramadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çığların Çığlıkları || Marvel
FanficYaşanan bir felaketin yarattığı bulutlar nedeniyle güneş ile dünyanın arasına bulutlardan bir perde çekilmişti. Yaşanan ve yaşanamayan bu soğuk kıyamette, insanlar tünellere kaçmak zorunda kalmıştı. Yıllar boyu kurtuluş için bir çare arayamayacak k...