"Eğer ona bir şey yaparsanız-"
Rahatsız edici bir kahkahayla sözleri yarıda kalan genç, arkadaşının başının belada olmaması için dua ederken uzun beyaz sakallarını okşayarak konuşan klan liderinin sesiyle bakışlarını ona yöneltmişti.
"Ne yapabilirsin? Beni mi öldürürsün? Burada öldürme gücü olan biri varsa oda benim ve sen," yavaş adımlarla titreyen gencin yanına ulaşmış ve ağlamaktan ıslanan yüzünü umursamadan çenesini kavrayarak yüzünün hizasına getirip cümlesini tamamlamıştı.
".. çok sevdiğin o arkadaşının yaşamasını istiyorsan dediğim her şeyi yapmak zorundasın." duyduklarıyla içinde ki korku alev alan gencin o an için düşündüğü tek şey Xiao Zhan'ın tehlikede olmamasıydı. Sinir bozucu sırıtışıyla ona bakan klan liderine tereddüt etmeden cevap verdi.
"Tamam, Zhan'a zarar gelmemesi için ne istersen yaparım."
*******
Günün ilk ışıklarının ağaç yapraklarından süzülerek düştüğü topraktaki sıcaklık Xiao Zhan'ın dudaklarının kıvrılmasını sağlıyordu. Artık herkesten önce uyanıyor ve içinde bulunduğu mükemmel doğanın keyfini çıkarıyordu. İlk zamanlarda bir çok elf bu duruma şaşırsa da genç adamın çocuksu neşesine alışmış ve onu kendi haline bırakmışlardı.
Yağmurlu geçen gecenin ardından yapraklardan damlayan su damlaları bile birbiriyle uyumluymuş gibi geliyordu genç adama. Gözlerini kapatıp derince soluduğu hava ruhunu dinlendiriyor, tüm düşüncelerini uzaklaştırıyordu.
Aklına gelen görüntüler ile aniden açılan gözleri istemsizce etrafa bakınmıştı. O günden beri ne elf kralını ne de sarı kuş tüyünü görmüştü.
"Hayır yani madem bir kere bırakıyorsun tüyünü gel bir açıklama yap! Hah kuşu da kendisi gibi ikisi de sapık. Mükemmel bir vücudum varsa illa bakman mı lazım!"
Kendi kendine önündeki çalılığa doğru bağırarak konuşan Xiao Zhan bir anda neden bu kadar sinirlendiğini anlamasa da konuşmaya devam etti.
"Kralsın diye istediğin gibi her şeye bakabileceğini mi sanıyorsun be!?"
"Evet."
Günlerdir duymadığı sesi duyunca büyük bir hızla arkasını dönen genç adam ilk geldiği günden çok uzak bakışlarla onu izleyen elf kralına büyük bir şaşkınlık ile bakıyordu.
"Ne o çok mu özledin neden öyle bakıyorsun?"
Xiao Zhan elf kralının bu rahat hallerine oldukça şaşırsa da bir şekilde ona alıştığını hissediyordu. Aynı rahatlıkla karşılık vermeye karar vererek adımlarını elf kralına doğru yöneltti.
"O kadar çok özledim ki yokluğunda uykularım kaçtı, hatta bir ara dedim ki penceremi açayım nasıl olsa sever o gizli gizli izlemeyi gelirse kolaylık olsun."
İma barındıran ses tonuyla konuşarak yürürken ayakları neredeyse birbirine temas edecek konuma gelmişti. Xiao Zhan'ın oldukça cüretkâr çıkan sesi elf kralını gülümsetirken arada ki o küçük mesafeyi kapatarak hafifçe eğilmiş ve kendisinden kısa olan beden ile yüz yüze gelmişti.
"Dalga geçerek söylediğin bu cümlelerin gerçeğini söylemeni sağlayabilirim biliyorsun değil mi?"
Sen istemesen de çoktan gerçeği söylüyorum zaten.
Genç adam içinden geçirdiği cümleyi kelimelere dökmese de anında bakışları değişen elf kralı karşısında gözlerinin onu ele verdiğini anlayınca kendine gelmesi gerektiğini hatırlayarak boğazını temizlemiş ve sahte bir öksürüğün ardından konu değiştirerek oluşan atmosferi dağıtmaya çalışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aglon Geçidi [YiZhan]
FantasiAglon Geçidi geçilmesi güç, geçildiği taktirde de geri dönüşü olmayan bir yoldu. Tıpkı elf kralı Wang Yibo'nun kalbi gibi.