bölüm sekiz

1 0 0
                                    

                     ✨Garson✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                     ✨Garson✨

Çok klişe bir hayatım vardı. Değil mi?
İstenmeyen çocuk...
Herkese soğuk davranan ulaşılmaz kız...
Ama aslında klişe olmayan bir kaç şey vardı.
Mesela evden kovulmuştum.
Ve karşıma çıkan tanımadığım bir çocuğun sözüne güvenip evinde kalmıştım.
Benim sahte kimliğim vardı be!
Normal mi bu?
Bir türlü düzene oturtamadığım hayatım yine bir değişime girmişti.
Şimdi ne yapıyordum?
Doruğun evindeki boş odaya eşyalarımı yerleştiriyordum.
Sanırım bir süre de burda kalacaktım.
Bu oda basit bir misafir odasıydı.
Doruğun evinde olduğum için daha rahat olacaktım.
Ama dedemin öğrenmesinden korkuyordum.
Bu defa doruğunda başı belaya girerdi.
Bunu istemezdim.
Odamın kapısı sessizce çalındı.
Ve içeri doruk girdi.
"Yerleştin mi?"
"Evet, teşekkürler."
"Etmene gerek yok. Gel hadi yemek yiyelim. Pizza sipariş ettim."
"Bana iyi bakamayacaksın sanırım."
Güldü.
"Yemek yapamıyorum. O yüzden idare et."
Odadan çıkıp mutfağa ilerledim. O da geliyordu.
"Yemek yapamadığını biliyorum. İnan bana, senin yemek yapman en son isteyeceğim şey olur."
Birlikte yemek yemiş ve her şey normalmış gibi davranmıştık.
Hiç bir şey olmamış gibi...
İki arkadaş, abi kardeş gibi
Tüm günde böyle geçmişti.
Bütün stresin kaybolmuş, biraz da olsa normal hissedebilmiştim.
Doruk sayesindeydi. O hep yanımdaydı ve hiç bir zaman onun gözünde değersiz olmamıştım.
.
.
.
Yaklaşık bir haftadır doruğun evindeydim. Bir buçuk hafta sonra okula dönmesi gerekiyordu.
Ben de burda kalacaktım.
Şimdi ise doruk beni bir iş görüşmesine götürüyordu.
Canlı müzik olan bir kafede garson olarak çalışacaktım.
İşi alma olasılığım yüksekti. İşlek bir kafeydi ve acil eleman arıyorlardı.
Renkli kafenin önünde durduk.
İç açıcı bir yerdi.
Şu an bile bir çok müşteri vardı.
Dorukla içeri girdik.
Ve ben doğrudan kasa arkasına geçtim.
Kafenin sahibi orada bekliyordu.
Kasa arkası da kafenin içi gibi çok güzeldi.
Neden bu kadar işlek anlaşılıyordu.
Kafenin sahibi olan serhat abi beni gülerek karşıladı.
"Sen güneş misin?"
Başımı salladım.
Kafenin ismi çiçek bahçesiydi.
Serhat abinin karısının ismi de çiçekti.
Sanırım bu yüzden kafenin ismi buydu...
Bana oturmam için yanındaki sandalyeyi gösterdi.
"Merhaba güneşcim. Başvurmana çok sevindim. Burayı karım ile birlikte işletiyoruz. Tanışmıştın onunla. Bir buçuk yıl oluyor burayı açalı.
Hiç ihtiyaç duymamıştık ayrı bır çalışana. Kızım bize yardım ediyordu.
Ama o da üniversiteye başladı. Artı k ikimiz yetişemiyoruz."
Anlayışla başımı salladım.
"Kaç yaşındasın?"
"18."
"Liseye gidiyorsun? Sen de kızım gibi üniversite sınavı için işten ayrılmasın değil mi?"
Gülümsedim.
"Ben mezun oldum. Üniversiteye gitmeyi düşünmüyorum."
Yalanlarr
"Aah, anladım."
Biraz daha sohbet edip, resmi kısma gelmiştik.
Bir kaç form doldurup, iş saatleri hakkında konuşmuştuk.
Sonunda el sıkışıp yarın işe gelmemde karar kıldık.
Doruğun yanında soluğu aldım.
"Sonuç?"
Elimi uzattım. "Artik karşında bir garson var."
Güldü. "Havalara bak! Sanki oxforda kabul edildi."
Gülüp göz devirdim. Birlikte arabaya ilerledik.
Kapıyı açıp içeri girdim.
Doruğunda girmesini beklerken cama eğilip konuştu.
"Güzelim ben markete gidiyorum."
Başımı salladım.
Arabadan uzaklaşalı bir kaç dakika olmuştu ki aniden sürücü kapısı açıldı.
Hemen gelmesine şaşkınca baktım.
Fakat dorukla değil, akselle karşı karşıya geldim.
Aceleyle yarı açık kapıdan içeri girmiş etrafa bakınarak koltuğa oturmuştu.
Sonunda ela gözleri beni bulmuştu.
İyide, ne işi vardı burada?
"Aksel... Burda ne yapıyorsun?"
Gözleri her uzvumda dolaşıyordu. Her hareketi çok aceleciydi.
"Nasıl olduğunu merak ettim. Aramayınca gelip göreyim dedim."
Aniden yanımdaki cam tıklatıldığında korkuyla yanima döndüm.
Selim cama eğilmiş sırıtarak bakıyordu. Şaşkınlığım gittikçe artıyordu.
Aksele döndüm. "İyiyim. Burda olduğumu nerden bildin?"
Gözlerini kaçırdı.
"Önemli değil. Verdiğim numarayı ara lütfen sık sık."
Cevap vermeme izin vermeden arabadan çıktı.
"Beni takip mi ettin!"
Arkasından bağırmam işe yaramamıştı çünkü ikiside anında gözden kaybolmuştu.
Aklım karışmıştı.
Beni takip etmiş olmaları ihtimalini düşünmek istemediğimden bunun sadece bir tesadüf olması ihtimaline inanmayı seçtim.
Ciğerlerime derin bir nefesi çekmiş ve arkama yaslanmıştım.
Düşünecek çok fazla şey vardı. Burun kemiğim sızladı.
İki parmağımla sızlayan bölgeyi sıktım.
Bu sırada kapı açılmış, doruğun belirgin parfümü arabayı doldurmuştu.
Elindeki poşetleri arkaya bıraktı ve bana döndü.
"Bir sorun mu var?"
Ona döndüm.
Gülümsemeye çalıştım. "Biraz başım ağrıdı. Sorun yok."
Pek inanmış gibi görünmüyordu.
Ama irdelemedi.
Arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladı.
Ben de başımı yaslayıp geçip giden binaları seyrettim.
🌼🖤🌼🖤🌼🖤🌼🖤🌼🖤🌼🖤🌼🖤

Çok uzun süre sonra yeni bölüm atiyirum ama bu bölüm kısa oldu ve olaylı bir bölüm değildi. O yüzden yazmak biraz sıkıcıydı.
Yine de üzgünüm 🙄🌼✨


~ZİHNİMDEKİ OKYANUS~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin