Haaaayyy!!! çocuklu bölümlere bu hikayeden sonra devam edeceğim, işin içine biraz aksiyon girsin dedim. sonuçta burası yasak elma her güzel geçen günün ardında bir entrika vardır. bir önceki bölüme göre biraz kısa olsu sorry. Eğer aksiyon konusunda ilerlememi veya aralara katmamı isterseniz yorumlarda belirtin neiğse bayyyy :))
''Üşüyor musun?'' Sıcak ellerini kendi ellerine kenetlenmiş bir şekilde buldu ender ''üşüyorum''.
Kaya yatağa yayılmış, dakikalar saatleri kovalarken Ender'in 'üşüyorum' demesini düşünüyordu. 'Üşüyorum', kendi kendine konuşmaya başladı ''verseydin ya ceketini! Aptal!'' Kapının açılması ile kaya sessizliğe büründü. ''Ne var Yıldız?'' Yıldız sinirli bir şekilde Kaya'nın odasına girdi. ''Kaya konuşmamız lazım'' kaya yataktan çıktı ''yıldız konuşacak halim yo-'' yıldız öfkeliydi ''yok! Yok ha öyle mi! Aylardır ender ortalarda yok, kadını bulamıyoruz, sen burada yayılmışsın kendi kendine mırıldanıyorsun ve benimle konuşacak halin yok mu?! Kaya kusuruma bakma ama burda senin karını senden daha fazla düşünüyorum. Kendine gel!'' Yıldızın ağzından çıkan her bir söz kaya'nın yüzüne tokat gibi çarpıyordu. ''Kaya bak seni bilmem ama ben Ender'i bulmaya gidiyorum'' yıldız tam odadan çıkacakken kaya yıldızın kolundan tuttu ve geri çevirdi ''nereye gidiyorsun''...''bilmiyorum! Bilmiyorum kaya gerçekten bilmiyorum! Sen nasıl bu kadar sakinsin ya! Dokuz buçuk aydır ender ortalıkta yok kadını en son gören kişi Halit, Halit de sonra öldü ona da soramıyoruz! Hiç mi merak etmiyorsun Ender'e ne olduğunu ha? Ya bu kadının çocukları var kendini geç onlara acı biraz! Bak kaya seni gerçekten anlamaya çalışıyorum ama yapamıyorum. Eğer bu güne kadar Ender'den bir şey öğrendiysem o da araştırma yapmaktır. Bu dokuz ay canla başla aradık ve bundan sonra senin ne yılmana ne de umudunu kaybetmene izin vermiyorum! Şimdi karını bulmaya benimle geliyor musun, gelmiyor musun?'' Uzun bir sessizlik oldu, kaya tek bir hamle ile gardrobuna yöneldi ve üstüne bir kazak geçirdi. Yıldızı kaya'nın onunla geldiğini bu sayede anlamıştı.
Yola koyuldular. ''Planın ne?'' kaya meraklıydı ''sıtkı.'' Kaya tekrarladı ''sıtkı?'' Yıldız yanıtladı ''evet sıtkı. Ender'in kaybolmasından sonra Sıtkı işten ayrıldı. O gün halitle Ender'in arasında ne yaşandığını tek sıtkı biliyor. Sıtkıyı bulmamız lazım'' kaya düşündü ''şehri terk edip etmediğini öğrenebilirim, bekle'' kaya arabayı sağa çekti, telefonunu eline aldı ve numarayı çevirdi ''alo...evet...bir ricam olacaktı..... Sıtkı Akpınar....ülkeyi veya şehri her hangi bir yoldan terk etmiş mi ona bakabilir misin....tamamdır bekliyorum'' Yıldız merakla Kaya'yı izliyoru ''ne oldu? Terk etmiş mi?'' Kaya telefonu yıldıza verdi ve arabayı kullanmaya başladı ''bakıyorlar şimdi, telefon sende kalsın mesaj gelirse bak'' yıldız olur anlamında başını salladı.
Bir kaç dakikanın geçmesi ile birlikte kaya'nın telefonuna mesaj gelmişti ''hayır, hala İstanbulda'' kaya şüpheli bir şekilde başını salladı ''o zaman nereye gideceğimizi biliyorum''.
Yol uzundu, araba gittikçe gidiyor, hiç durmuyordu ''kaya, nereye gideceğimi biliyorum dedin ok tamam da nereye gideceğimizi söylemedin'' kaya gülümsedi ''sıtkı ilk işe başladığında Halit dosyasını benimle paylaşmıştı, o zamanlar şirketin avukatlığını yapıyordum, evinin adresi yazıyordu oraya gidiyorum'' yıldız şaşırdı ''tamam evinin adresi yazıyor ama şu an hala o adreste olduğu ne malum?'' Kaya somurttu ''hiç yoktan iyidir yıldızcığım, sıtkı orada değilse de onu tanıyan birini elbet buluruz'' ''pekala öyle olsun''.
Uzun bir yol sonunda girintili çıkıntılı bir mahalleye girmişlerdi. Mahalle Kaya'ya da Yıldız'a da geçmişini hatırlatıyordu. ''Karşıdaki ev!'' Kaya arabayı evin önüne park etti. Zili çaldılar. Kapıyı 55-60 yaşlarında bir kadın açtı ''ah merhaba efendim rahatsız ediyorum kusuruma bakmayın'' kadın ilk Kaya'yı sonra yıldızı süzdü ''buyur yavrum'' kaya stresliydi ''şey...ben sıtkı'nın askerlik arkadaşıyım uzun zamandır görmüyorum, burada yaşadığını söylediler, özlemişim aslanı burada mı acaba?'' Yıldız kaya'nın bu söylediği yalan karşısında dona kalmıştı, kadın sıtkı'nın ismini duyduğunda yüzündeki sorgulayıcı ifade gitmiş, yerini masum bir gülümseme almıştı ''ya! Yavrum hoş geldin hoş geldin. Sıtkı'nın ablasıyım ben, o eskiden burada yaşıyordu sonra taşındı. Gelsenize içeri'' kaya ve yıldız birbirine bakakaldı ''iyi madem girelim öyleyse değil mi kayacığım?'' Kaya olur anlamında başını salladı, fazla şüpheci görünmemek için içeri girdiler. Küçük bir evdi, gece konduya çok benziyordu. ''Siz evli misiniz yavrum?'' Kaya da yıldız da gözlerini son noktasına kadar açmış şaşkın şaşkın birbirlerine bakıyordu. Kadın durdu. ''Anaaammmm yoksa kaçtınız mı hele siz!?'' yıldız paniklemişti ''yok! Yok ablacığım arkadaşız biz. (Fısıldayarak) kaya konuya gir artık'' kaya sırtını dikleştirdi ''eeee şey, sıtkı'nın şimdi yaşadığı yerin adresini öğrenebilir miyiz? Geç olmadan uğrayalım'' kadın durdu ''e iyi vereyim, dur kağıt kalem alayım''.
''Tamamdır çok teşekkür ederiz....tabi selam söyleriz....iyi günler....'' Yıldız ve kaya arabaya koştu. Binmeleri ile yola koyulmaları bir oldu. ''Sence başarabilecek miyiz?'' Yıldız korkuyordu ''ender'i almadan eve dönmek yok''. Adrese varmışlardı. Yıldız kapıyı çaldı. Zil sesi kulaklarında yankılanıyordu....
ehehehhe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutlu Son
RomanceVar olan enkay sahnelerinin görmediğimiz güzel yönleri... (+18 olacak baştan uyarayım)