Ayrılamam part 1

2.5K 64 115
                                    

Bismillah deyip başlayalım, part 2 ya bu gün akşam ya da yarın gelir. İyi okumalar...

Ender Kaya ile uzun süre sonra yüz yüze görüşmenin ağırlığını yaşıyordu. Evinin merdivenlerinden inerken yaşadığı ağırlığı vücudunun her bir ince detayında hissediyordu. Son bir kaç basamağa geldiğinde telefonunun çalması ile hızlandı. Salon masasının üstünde çalan telefonu yorgunlukla eline aldı. Arayan kişi Kaya'ydı. Kayanın ismini göründe istemsizce gülümsemeye başlayan Ender heyecanla telefonu açtı. "A-alo?" Ender adeta liseli bir aşığa dönmüştü. Kaya derin bir nefes aldı, "Ender selam, bu gün konuştuklarımızı düşündüm" enderin kalbi göğüs kafesinden fırlayacak gibiydi. Azından sadece 've' çıkabildi. "Akşam bana gelir misin, merak etme Şahika evde olmayacak, yalnız olacağız" Ender sonunda emindi, içindeki barışma umudunun yıkılmayacağını biliyordu. "Tabi ki gelirim, saat kaç gibi orada olayım?" Kaya düşündü, "10:20" dedi. Ender tekrarladı "10:20". Kaya telefonu kapattı, Kaya bu sefer kendi kendine tekrarlıyordu "10:20 ha? 10:20" kayanın da yüzünde istemsizce bir tebessüm vardı, yavaş yavaş gamzeleri görünüyordu.

Ender telefonu kapattıktan sonra bir süre gülerek boşluğa baktı, sonra saate. '9:30' Ender hızla kalktı yerinden. Gardrobuna gitti ve en güzel elbiselerini çıkarıp yatağına koydu. Teker teker göz gezdirdi ama sadece bir tanesi öne çıkıyordu. Siyah parlak dekolteli elbise. Bu elbiseyi ona Kaya almıştı. "Dışarı çıkarken dekoltesini biraz kapatırsın artık hayatım" kayanın bu sözleri enderin kulaklarında yankılanıyordu. Çok güzel günlerdi.

Ender elbiseyi giydi, makyaj masasına yöneldi bir süre topuz mu yapsam diye düşündü ama kayanın topuz sevmediğini hatırlayınca hemen vaz geçti. Saçlarını açtı ve elleriyle düzeltti. Hafif bir makyaj yaptı. Enderin elleri telefonuna gözleri saate kaydı. '10:10' çantasını eline aldı, parfümünü sıktı ve bir an önce kendisini evden dışarı attı.

Ender özenle kullanıyordu arabasını. Her bir detaya dikkat ediyordu. Heyecanlanınca hızlanıyor, fark edip yavaşlıyordu. Sitenin önüne geldiğinde yavaşladı, boş bir yere park etti ve arabasından bütün asaletiyle çıktı.

Ayakları adeta kendisine kapıya çekiyordu. Evin kapısına kadar olan yolu yürürken kalbinde bir ağrı hissetti ender, kaya'yla buradan yürüyüşleri geldi aklına, kayanın yürürken ender'e yaklaşıp burnundan öpmesi, karısını özleyip kendini dışarı atıp ender'e bir kere daha sarılması geldi. Eski anıları düşünürken kapıya varmıştı.

Ömründe aldığı en derin nefeslerden birini aldı ve kapıyı çaldı. Zil sesini duyan Kaya'nın eli ayağı birbirine girmişti, liseli aşık olma sırası bu sefer ondaydı. Kaya Ender'in yaptığını yaptı, derin bir nefes aldı ve tek hamlede kapıyı açtı. Kapını açılması ile ender kafasını kaldırdı, kayaya bakakaldı. Kaya, Ender'in güzel olacağından emindi ama bu kadarını beklemiyordu. Ender Kaya'ya bakıyor, kaya da ender'i baştan aşağı süzüyordu. Saçlarından başladı, saçları açıktı. Makyajına baktı, sonra elbisesine, endere bakmaktan elbisesine bakamamıştı kaya. Onun aldığı elbiseyi giymişti. Gözleri dekolteye takılmıştı, Ender, Kaya'nın dekoltesine baktığını fark edince çok hoşuna gitti. Kaya bir anda silkildi ve kendine geldi. ''E-ender kusuruma bakma kapıda kaldın gibi oldu gel içeri'' ender gülümsedi, ''merak etme önemli değil. Belki biraz geç kal-'' enderin sözü kesilmişti ama kesen kaya değildi, salona adımını attığında gördüğü sofraydı. Sofra öyle güzel görünüyordu ki, tam ortaya konulmuş bir buket gül ve etrafını saran gül yaprakları vardı. Ender sofraya biraz daha dikkatli baktığında en sevdiği yemekleri gördü. ''Kaya, çok güzel olmuş, yani ne diyeceğimi bilemedim çok teşekk-'' bu sefer sözünü kesen kaya olmuştu, ender'e yaklaştı, ''teşekkür etme, senin için az''. Ender gülümsedi, kaya enderin sandalyesini çekti, ender oturdu. Kaya salondaki kasetçalara yöneldi ve en sevdikleri jazz müzikleri açtı. Sesini olabildiğince kıstı, sevdiği kadının sesi dışında başka bir şey duymak istemiyordu.

Kaya geri masaya döndü ve enderin karşısına oturdu. Yaklaşık bir saat masadan kahkahalar, gülüşmeler asla eksik olmadı. Ender'in yemeğini bitirdiğini gören kaya hızlıca ayağa kalktı ve enderin yanına gitti. Ender sandalyesinden yukarı baktı, kaya gözlerinin içine bakıyordu. Kaya elini uzattı, ''gel'' dedi. Ender sandalyesini bacakları ile geri itti ve masadan kalktı, kayanın elini tuttu. Beraber salona geçtiler.

Ender uzun koltuğun televizyona bakan tarafına oturdu. Kaya elindeki şarap şişesini bardağa dökerken arkadan gelen burun çekme sesi ile aniden ender'e baktı. Ender'in yüzü düşmüş, göz yaşları yuvarlanarak akıyordu güzel yüzünden. Bunu fark eden kaya elindeki şişeyi hızlıca masaya bıraktı. Ender'in yanına otururken sordu ''ender noluyor? Neyin var?'' Ender boynunu eğdi ama uzun sürmedi. Kaya tek eliyle enderin yüzünü kaldırdı. Birbirlerine bakıyorlardı. Sevdiği kadının yüzünden akan her damla Kaya'nın kalbine hançer gibi saplanıyordu. Ender'in yüzünü kaldırmak için kullandığı eli ile yüzünü kavradı, diğer eli de aynı konuma gelmişti. Enderin yüzü Kaya'nın avuçlarının arasındaydı. Yavaşça birbirlerine yaklaştılar ve birbirlerine alınlarını yasladılar. Nefes alıp verişleri birbirlerinin yüzünde hissediliyordu. Kaya cesaretini topladı, oldukları pozisyonu hiç değiştirmeden konuştu, ''özür dilerim Ender, her şey için özür dilerim''. Bu sözler Ender'i delik deşik etmişti. Kayanın da göz pınarları ıslandı, bir süre sonra göz yaşlarıyla birlikle dudakları bir oldu...

Mutlu SonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin