Yüzbaşı ilk dansını kısa sürede etkilendiği adama lütfeder.
ꜱᴡᴀʏ ᴡɪᴛʜ ᴍᴇ / ꜱᴀᴡᴇᴇᴛɪᴇ & ɢᴀʟxᴀʀᴀ
Oy ve yorum atan elleriniz dert görmesin~Mr. Turp
❦
Esmer adam geceye özenle hazırlanmış, kravatından kol düğmelerine kadar dikkat etmişti. Düz, beyaz gömleğinin üzerine oldukça mat bir siyah ceket, altına da koyu tonlarda gezinen bir pantolon geçirmişti. Geriye doğru yatırdığı saçlarına inat alnından dökülen bir kaç tutam bukle dışında bir eksiği yoktu. Ki o ne kadar kusur olarak görse de, alnında sallanan bir kaç tutamın bile adamı daha da mükemmel yaptığı kaçınılmaz bir gerçekti.
Hermes marka parfümü limoni bir tat bırakmıştı boynunda ve daha bir çok yerinde. Kolundaki saatini ise es geçemezdik. İşte o, karmaşık ve kusursuz yapbozun son parçası gibiydi.
Tek seferde kafasına diktiği viskisini sarhoş olmamak için daha fazla içemeyeceğini belli ederek kenara bıraktı. Ayık olmak onun için daha iyi olurdu.
Konukların arasında memnun ifadesi ile ilerlerken arkasından gelen güçlü darbe ile istemeden bir kaç adım öne doğru gitti. Düşmekten son an da kurtulmuştu, kaç dolar ödediğini bilmediği pantolonu için mutluydu.
"Biraz daha dikkatli olursanız-" Derken karşısında güçlü bir beden görmeyi beklemiyordu. En azından bu kadarını. Biraz fazla değil miydi bu cüsse?
Askeri kıyafetleri, nizama uygun taranmış rengini güneşten alan sarı saçları, mavinin en koyu tonlarında gezinen gözleri, geniş omuzları, kendini oldukça belli eden kasları... Tanrım, bu sen misin? İçindeki sese engel olamadığında tanrının varlığına hangi ara inandığını sorguladı. Fakat adam adeta Yunan tanrılarını andırıyordu. Tony de haksız sayılmazdı.
"Ah, kusura bakmayın. İyisiniz değil mi?" Bakışları adamın omzuna dokunan eline doğru kaydı. Büyük bedenden gayet naif bir dokunuş gelmişti. Tabiri caizse içinden hayalet geçmiş gibiydi. Ürpermişti.
"Hayır, önemli değil- Ben sadece- Ah, ne saçmalıyorum ki?"
Steve zarif bir gülüş sunduğunda adamın terlemiş ve heyecanlanmış haline baktı. "Lütfen, telafi etmeme izin verin."
Tabiki de evet.
"Buna zorunlu hissetmenizi istemem." Düşündüklerinin aksine hareket eden diline hakaret etmemek için kendini zor tuttu. Eğer böyle bir adamı elinden kaçırırsa o dili kesedebilirdi.
"Hayır, bu benim için bir zevktir. Rica edersem bana katılır mısınız? İlerideki masada oturuyorum."
"Ricanızı kırmak istemem, Bay?" Soru soran bakışlarının ardından sarışın elini uzattı. "Rogers. Steve Rogers."